Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3008.76
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Ekim 2021

Faiz indirimi neden isteniyor?

Ekonomik meseleler tartışılmaya tüm hızıyla devam ediyor.

Bilindiği üzere geçen hafta Merkez Bankası yönetiminde görev değişiklikleri oldu. Bu görev değişiklikleri bir anda ekonomi gündeminde ilk sıraya oturdu.

Görev değişikliği sonrası döviz kurunda yükseliş yaşanırken bu konuyla ilgili birçok platformda tartışmalar yapılmaya başladı.

En çok yapılan yorumlardan biri de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Merkez Bankası’nın faiz indirmesi yönündeki söylemlerine karşı çıktıkları için görevden alındıkları yönünde oldu. Ancak Merkez Bankası başkanı bu yöndeki iddiaların doğru olmadığını yaptığı basın açıklamasında ifade etti.

Doğru olsa da, olmasa da piyasadaki algı bu şekilde…

Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan neden faiz indirilmesi gerektiğini ifade ediyor?

Özellikle son dönemde Avrupa ülkelerinden ülkemize ciddi bir talep artışı var. TL’de yaşanan değer kaybı, pandemi sebebiyle tedarik zincirinin kırılması, Türk mallarının kalitesi ve standartları, Türkiye’nin coğrafik konumu, Türkiye’nin son dönemde yaptığı alt yapı yatırımları gibi nedenlerle Türk mallarına olan talep ciddi oranda artmış durumda.

Nitekim TÜİK verilerine göre Ağustos ayında ihracat miktar endeksi %38,2 oranında artış göstermiştir.

Bu konuda Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Türkiye’nin 1974'te bir yılda, 1990’da bir ayda 15 Ekim günü ise bir günde 1,5 milyar $ ihracat yapıldığını ifade etti.

Bununla beraber sanayi üretim endeksi ağustos ayında bir önceki aya göre %5,4; bir önceki yılın aynı ayına göre de %13,8 oranında artış gösterdi.

Ancak sahadan edindiğim bilgiler göre gerek yurt içinden, gerekse yurt dışından alınan talep bu artışın çok daha üzerinde olduğu yönünde. Üretim artışı talep artışını karşılayamadığı için enflasyonun yükseldiğini görebiliyoruz.

Gelelim neden faiz indirilmesi gerektiği konusuna.

Üretimin artması için yeni yatırımlar yapılması gerekiyor. Yatırımların artması için ise yatırım finansmanı maliyetlerinin yani faizin düşmesi gerekiyor. Bu nedenle Cumhurbaşkanı yatırımların artması, buna bağlı olarak istihdamın artması ve işsizliğin azalması için ve neticede Türkiye ekonomisinin daha hızlı büyümesi için faiz oranlarının düşmesi gerektiğini savunuyor.

İhracata dayalı büyüme, Türkiye ekonomisinin daha hızlı ve nitelikli büyümesini destekleyecek en önemli unsurlardan biridir.

Faizlerin düşmesinin yan etkileri de olmaktadır ve olacaktır. Türkiye gibi yüksek enflasyonun olduğu ülkelerde faiz oranları ülkeye sıcak para giriş miktarını da etkiler. Politika faizi ile enflasyon oranı arasındaki fark reel faizi gösterir. Türkiye’de politika faizinin %18 olduğunu ve enflasyon oranının da %19,58 olduğunu düşünürsek %1,58 yıllık negatif reel faiz vardır. Bu konuyla ilgili Merkez Bankası çekirdek enflasyon oranını işaret ediyor. Çekirdek enflasyona bakıldığında ise yıllık %18,63 oranında olduğunu görüyoruz. Yani yine %0,63 oranında negatif reel faiz görülmektedir. Çekirdek enflasyon merkez bankası tarafından doğrudan kontrol edilemeyen kalemleri içinde barındırır. Yani İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç olarak hesaplanır. Negatif reel faiz durumunda ise kısa vadeli kâr etmek isteyen yatırımcılar piyasadan çekilir ve döviz kuru yükselmeye başlar. Bu durum ise ithal malların maliyetlerini artırırken enflasyonu artırıcı etki yapar.

Faiz indirimi sebebiyle ülkeyi terk eden sıcak para bir anlamda dolaylı yatırımlardır. Faiz indirimi nedeniyle yükselen döviz kuru ve alt yapı, coğrafi konum, nitelikli insan kaynağı gibi diğer faktörlerin de etkisiyle doğrudan yatırımlar da ülkeye giriş yapmaktadır. Türk girişimciler 2021 yılının ilk 9 ayında 1,4 milyar dolar seviyesinde yatırım aldı. Bunun yanında son dönemde ülkemize doğru yoğun talep artışı varken çeşitli pazarlarda daha fazla yer edinmek ve üretimin artırılması için faiz oranlarının indirilmesi önemli bir etken olacaktır.

Faiz indiriminin döviz kurunun yükselmesi ve enflasyon gibi olumsuz etkileri olduğu gibi olumlu etkiler de yaşanmaktadır. Olumlu etkileri orta ve uzun vadede vatandaş tarafından hissedilecek olup olumsuz etkileri ise kısa vadede hâlihazırda vatandaşlar tarafından hissediliyor.

Her politika bir tercihtir. İktidarın önceliklerine göre değişir. Güvenlik öncelendiği zaman ekonomik refahtan vazgeçilir. Ekonomik refah seçilirse uluslararası birçok taviz vererek güvenlikten vazgeçilir. Kısa, orta ve uzun vadeli tercihlere göre politika belirlenir. Tercih edilen kararların değerlendirmesini de vatandaşlar yapar...

Güvenlik mi, kısa vadeli ekonomik refah mı?