Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.31
Gram Altın
2920.24
BIST 100
9659.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Kasım 2014

EZİDİLER CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYINDA

Paranoyalar paramparça...

Cumhuriyetin kuruluşuyla beraber Kürtlerin varlığı CHP tarafından inkar edildi. CHP diyorum, çünkü devlet her kademesiyle CHP idi.

1923'ten 1946'ya kadar tek parti CHP, 1923'ten 1950'ye kadar 27 yıl boyunca da tek parti iktidarı CHP'nin idi. Parlamento CHP, hükümet CHP, savcı, hakim, vali, belediye başkanı CHP'dendi. Tek parti ile yönetilen herhangi bir ülkede olduğu gibi Türkiye'de de tek parti olduğu içinher şeyde CHP'nin imzası vardı.

Önceleri Kürt yoktu, sonra (gayrı resmi) dağda yaşayan, eşkıyalık yapan ucube bir güruh olarak varlıkları kabul edildi Kürtlerin. 1960'lı yılların sonlarına doğru Kürt en çok "kuyruğu" ile beraber anılır oldu ülkemizde.

Kürtler şimdi birinci sınıf vatandaş, buna karşı çıkanlar yine Kürtleri yok sayan CHP.

Bitmedi,

1923'ten sonra Aleviler Dersim hadisesinde olduğu gibi olmasa da pek çok kez zulme uğradı. Hepsinde de CHP iktidarları vardı.

Dersim hadisesinde fare zehiri ile onbinlerce Alevi öldürülürken yine tek parti, yani CHP iktidardaydı. Sonradan CHP genel başkanı da olan İnönü'nün imzası vardı Dersim katliamında.

Buna rağmen anlayamadığımız sebeplerden dolayı Aleviler seçimlerde daima CHP'ye oy verdiler. Bu "Stokholm sendromu" ya da "tecavüzcüsüne aşık olan kız" esprisinden öte bir şey olsa gerek. Konumuz bu değil, konumuz onbinlerce Alevi'yi de katleden seküler, laikçi, dinlere eşit mesafeli değil, din düşmanlığı yapan parinin CHP olması. Alevilerin daima CHP'yi desteklemelerine rağmen tek parti dönemlerinde bile dini öğretim veren kurumlar, kitaplar Alevilikten söz etmiyordu.

Yani,

CHP Kürtleri yok saydığı gibi Aleviliği de yok saymıştı, çıtını çıkardığında da katletmişlerdi Alevileri.

Bitmedi,

u00cazidiler, Süryaniler bu ülkenin vatandaşlarıydı, başta İstanbul ve Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan bu iki dini unsur hiç tanınmadı.

Varlar mı yoklar mı denilmeden "öteki"leştirildi bütünüyle.

Hani öteki olanların da "öteki hakları" vardı, ama hiçbiri tanınmadı 'seküler güçler' tarafından. Bırakın haklarını vatandaşlıkları kabul edilmedi. Kaçanlar kurtuldu, diğerleri öldürülüp sürüldüler.

En son Menderes'e kumpası da hedefleyen 1955 6-7 Eylül olaylarıyla önce İstanbul'da yaşayan "ötekiler" vatanlarını terk etmek zorunda kaldı. 1960 darbesi sonrası ise yine CHP ve İsmet İnönü döneminde Doğu illerinde yaşayan Süryani, Ermeni ve u00cazidiler Avrupa'ya, Suriye ve Irak'a sığınmak mecburiyetinde kaldılar.

Kısacası,

Türkiye'de yaşayan bütün etnik ve dini unsurlar zulüm gördü, katledildi, varlıkları inkar edildi, hep de "seküler güç"olan CHP döneminde oldu.

Kürtleri, Alevileri, Sünni dindarları, u00cazidi ve Süryanileri inim inim inletenler Aysel Tuğluk'un "gelin 'çanlar' bir olalım, AKP'yi darbeyle yıkalım" diye imdade çağırdığı SEKÜLER GÜÇLER idi.

Şimdi de duyduk ki bugün Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan u00cazidileri Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda kabul ediyor.

Önce Kürt kardeşleri ile daha sağlam ve essah kardeşliğe adım atan, çözüm sürecini bütün bu yaşananlara rağmen sürdürme kararlığı gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Alevilerin on yıllarca yok sayılmasına, varlığı kabul edilmesinden sonra ise potansiyel tehlike olarak görülmelerine son veriyor.

Başbakan Ahmet Davutoğlu bugüne kadar hiçbir başbakanın düşünmediği, cesaret edemediği yaklaşımla önceki başbakanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bıraktığı yerden Alevilerin sorununa çare olmayı hedefliyor.

Ne demek mi istiyorum?

Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde kurulan Ak Parti iktidarı döneminde "Allah'ın farz kıldığı" muhterem eşlerinin, kızlarının ve öteki başörtülülerin başörtüsü sorunundan önce yine her dil gibi "Allah'ın ayetlerinden olan" Türkçe dışındaki ve özellikle Kürt dili sorununa el attı ve bu haksızlığı giderdi.

Alevi vatandaşlarının sorunu yine Ak Parti iktidarı çözmeye başladı ve inşaallah yakın gelecekte bu sorun da çözülmüş olacak Alevi genel başkanına sahip CHP'ye rağmen.

IŞİD'den kaçarak ülkemize sığınan ve aynı zamanda Kürt olan u00cazidilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Saray'da ağırlanması 90 yıllık bütün üretilmiş/hayali korkuların yerle yeksan olması demek.

Demek ki,

"Seküler güçler" değil, milletin gücü sorunlarımızı çözebilir.

Çözüm sürecini sürdürenler, bu konuda kararlılık beyan edenler milletin temsilcileri ve essah güçlerdir.

Bilineu2026

@ahmetay_