Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Aralık 2022

EYT tamam, sıra emeklilerde...

Türkiye 2022’ye mâtem havasında girdi, bayram havasında çıkıyor.

Allah kem gözlerden esirgesin.

Mâtem havasının sebebi; 2020’nin başından beri 101 bin 492 canımıza kast eden Koronavirüs hastalığı (COVID-19) ve “enflasyon canavarı”ydı.

Bayram havasının sebebi ise son günlerde peş peşe açıklanan;

* Asgari ücretin 5 bin 500,35’den 8 bin 506 Türk Lirası’na yükseltilmesi...

* Karadeniz’de bulunan doğal gaz rezervine ilave yatakların bulunmasıyla birlikte doğal gaz keşfinin 710 milyar metreküpe ulaşarak 1 trilyon dolarlık enerji müjdesinin verilmesi...

*8 Eylül 1999 tarihinde 4447 sayılı yasanın yürürlüğe girmesiyle drama dönüşen Emeklilikte Yaşa Takılan (EYT) 2 milyon 250 bin emekçinin emeklilik haklarına kavuşturulması...

* 11 yıl aradan sonra Suriye ile ilk resmi temasın kurulması...

* Şimdi sıra 3 Ocak’ta açıklanacak enflasyon rakamlarından sonra 16 milyon 150 bin emekliye verilecek müjdede...

*

AK Parti Hükümeti 1999’dan beri çığ gibi büyüyen Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ın (EYT) problemini çözdü. Dünün tek sevindirici gelişmesi bu değildi. 11 yıl aradan sonra Suriye ile ilk resmi temas Moskova’da gerçekleştirildi.

Bu önemli gelişmelerin öncesine satırbaşlarıyla şöyle bir göz atalım...

İşçi temsilcileri uzun süren asgari ücret müzakerelerde istediğini elde edemeyince masadan kalktı. Bunun üzerine hükümet ve işverenler tarafın belirlenen fevkaladenin fevkinde (yüzde 54.66) 8 bin 506 liralık asgari ücret bütün emekçileri memnun etti. Fakat yeni ücret daha işçinin cebine girmeden fırsatçıların beslediği “enflasyon canavarı” tarafından lüplendi.

Avrupa’da asgari ücretli oranı yüzde 5’i bile bulmazken, Türkiye’de yüzde 64,7 düzeyinde. Bu ne demek?.. Yaklaşık yüzde 71’i ücretli çalışandan oluşan Türkiye’nin dengesini bozmak, istikrarsızlığa zemin hazırlamak demek.

Tabi bunun bir de 13 milyon 900 bin emekliyi ilgilendiren tarafı var. Bu sayı 2 milyon 250 bin EYT’linin (yeni düzenlemenin Ocak ayında Meclis’te kabul edilip yasalaşmasıyla) sisteme eklenmesiyle 16 milyon 150 bin kişiye ulaşacak. Dile kolay; 16 milyon 150 bin emekli. Bu Türkiye’nin ciddi mânâda ihtiyarlayarak, işgücünde fire verdiğinin resmidir. Genç nüfusla öğünen Türkiye, tedbir alınmazsa bir kozunu daha kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.

*

Gözler şimdi 3 Ocak 2023’te açıklanacak Aralık ayı enflasyon verilerinde. Açıklanacak oran ne olursa olsun emekliler sadece bugünün değil, uzun yıllar göz ardı edilmişliğin sıkıntısını yaşıyor. Hükümetin iyileştirmelerine rağmen, emekliler enflasyonun önlenemeyen yükselişi karşısında travmalı günler geçiriyor.

Asgari ücretin 8 bin 506 lira olduğu bir ortamda, en düşük emekli aylığının 3 bin 500 Türk Lirası olması (Birleşik Kamu-İş, 4 kişilik bir ailenin aylık gıda harcamasını kapsayan açlık sınırının 9 bin 59 Türk Lirası olarak açıkladı) hiçbir şeyle tevîl edilemez; hükümet en radikal kararından birini daha hayata geçirerek en düşük emekli maaşını 8 bin 506 seviyesine çıkarmalı. Pandemi döneminde nefesi tükenme noktasına gelen emekli kesimine can suyu desteği verilmeli.

***

SÖZÜN ÖZÜ...

Artan kira artışları ve barınma problemi ancak “mülteci kampı”na evrilen ülkemizdeki sığınmacıların ülkelerine dönmesiyle çözülebilir. Geçici koruma kimlik kartlı 3 milyon 733 bin 982 sığınmacıyla başı çeken Suriye ile 11 yıl aradan sonra ilk resmi temas dün kuruldu.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan, Rusya Federasyonu Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Suriye Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas ile Rusya Federasyonu ve Suriye istihbarat başkanlar ile Moskova'da bir araya geldi. Yapılan üçlü toplantıda, Suriye krizi, mülteci problemi ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alındı.

Umut verici...

*

Son yıllarda yabancıları cezbeden fiyatlar nedeniyle mülk satışının zirveye ulaştı. Tâli bir sebep olarak görülse de barınma sıkıntısını tetikleyen bu faktör nedeniyle yabancılara mülk satışı dondurulmalı. (Kanada hükümeti, 1 Ocak 2023’ten itibaren yabancılara 2 yıl boyunca konut satışını yasakladı. Bu karar, aşırı artan fiyatlar ve Kanada vatandaşlarının konut almakta zorlanması nedeniyle alındı.)

Diğer taraftan gıda enflasyonunun önünün alınması için ön tedbir olarak arz talep dengesini bozan temel gıda ihracatında frene basılmalı. Bu yıl tarım ürünlerinde yaklaşık 30 milyar dolarlık ihracat yapılmış, âlâ. Amma velâkin şöyle ağız tadıyla meyve sebze yiyemedikten sonra ihracat rakamlarının hiçbir kıymet-i hakikiyesi yok. Önce can, sonra canan!..

Tamam, yıllardır sanayimizin çarklarının hızlı dönmesine paralel paramızın pul olmasının da etkisiyle ihracatta rekor üzerine rekor kırıyoruz. Fakat, çok dillendirilmese de ithalatta da rekor kırıyoruz.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye ekonomisi 2021’de yüzde 11,4 büyüdü. Türkiye, bu performansıyla 2021 yılında verisi açıklanan G-20, OECD ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında en yüksek büyümeyi sağlayan ülke oldu. İhracat 2021’de yıllık bazda yüzde 32,85 artarak 225 milyar 368 milyon dolara ulaştı. Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde de yeni ihracat rekorlarına imza attı.

Elhak, büyüyoruz...

Madem büyüyoruz; bir gün önce marketlerden aldığımız ürünleri bir gün sonra aynı fiyattan alamıyoruz!.. 2018’den beri fırsatçıları doyuramadık!.. Aynı Tevfik Fikret’in dediği gibi, “Yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin; / Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!..” dedikçe, sülük gibi kanımızı emip, iliğimizi kemiğimizi kuruttular.

Temizlik ürünlerine zam!..

Temel gıda ürünlerine zam!..

Suya zam!..

Ekmeğe zam!..

Ulaşıma zam!..

Liste buraya sımaz; iğneden ipliğe zam!..

Fahiş fiyat artışıyla enflasyonu azdıran zincir marketlere kesilen cezalar hiçbir işe yaramadı. Maliye ceza kesti, marketler etiket değiştirerek cezayı vatandaştan çıkardı. Olan yine dar gelirliye, evine ekmek götürmekte olan fakire fukaraya oldu. TÜİK’in verilerine göre enflasyon yüzde 84,39’u buldu.

Artık vatandaşın canı burnuna geldi. “temel gıdada sabit fiyat olağanüstü hâli” başka bir deyişle “ekonomik sıkıyönetim”in devreye sokulmadan bu işin çözümü mümkün olmadığı açık seçik ortada. Enflasyondaki bu tehlikeli tırmanış durdurulamaz, vatandaş geçim kaygısından kurtulamazsa Türkiye hem siyasal, hem sosyal, hem de ekonomik olarak büyük bir cenderenin içine düşer. Çünkü kaynamayan kazanın nelere mal olduğunu çok görüldü; bir daha görmeye tahammül yok. Ne yapıp edip, “enflasyon canavarı”nın belini kırarak, refah seviyesini 2017 öncesine getirmek gerek.

Boş tencere hükümet devirir mi?!..

Tedbir şart!..

Darlanan halk “6’lı Ganyan”da şansını denemeye zorlanıyor!.. Hizmete değil, iktidara susamış “benzemezler topluluğu” kurdukları masada krizi fırsata çevirmeye çabalıyor!..

Tıpkı Ankara’da olduğu gibi...

Tıpkı İstanbul’da olduğu gibi...

Şimdi “enflasyon canavarı”ndan bunalan halk Türkiye genelinde şansını deneyecek...

Mevzu bu kadar derin, bu kadar hassas!.. İşi şansa bırakmamak lâzım!..

Türkiye Yüzyılı” vizyonuna ket vurulmak istenmiyorsa, herkes elini taşın altına koymalı. Başka çare yok...

Unutulmamalı ki, zalim üzerine düşeni yerine getirmeyendir.