Eylül'de kulluk başkadır
Bugün bir cenaze kaldırdım. Bırakıp gitmeye içim elvermedi, yolumdan geri döndüm. Yere düşmüş, içe doğru kıvrılmış. Eğilip kaldırmasaydım çiğnenecekti, belki bir araba üzerinden geçecekti. Eylül'de yaprakla beraber yüreğe hüzün düşer, Sararmıştır canı çekilmiştir, dala tutunamaz. Dal kabullenir ayrılığı, tüm yaprakların gidişini bağrına bastığı gibi, son yaprakta hüzün bırakır dala ayrılır ve düşer. Rüzgar istemez yere düşmüş yaprağın çiğnenmesini, o yapraklarda sanatkarın esması tecelli etmiştir. Cenaze telaşı ile eser; savurur köşelere kenarlara. Yağmur alır götürür denizin bağrına, ya da çamurlaşmış toprağa gömülür. Gelişi çok önemlidir, gidişi dikkat çekmez. Oysa o gidişte muhteşem gelmelerin, muhteşem nimetlerin müjdesi vardır. Büyük müjdecidir gitmeler var oluşlara, dirilişlere. Eylül yaprakların veda ayıdır. Eylül hesap kitap yaptırır, ihtiyatlı davranmayı öğretir. Eylül yazdaki saltanatın geçici ve bizim ezeli bir güneşe ihtiyacımızın olduğunu hatırlatır. Yağmur, toprağı bir sonraki mahsuller için yıkayacak. İhtiyaç olan yerlerde toprak ayazdan korunsun diye, yüklükten dürülü beyaz yorgan indirilip, üzerine serilecek ve tekrar Allah ölüden diriyi çıkaracak.
Yaprak; baş tacı ettiği meyvenin kanatlı meleğidir, yelpazesidir, çokluğu kıymetindendin. Sadece rüzgarın merasimi ile savrulur gider. Meyve ise insan vücuduyla şereflenir. Yaprak, giden meyvenin hatırasını dalda son ana kadar yaşar ve sonu hüzünlü bir düşüştür. "Meyveleri yediniz rabbinize teşekkürü unutmayınız. İşte bir ayrılık vakti, vazifemi yaptım gidiyorum. Ben nasıl sizin hafızalarınızda ebedileştim ise, sizde vazifenizi yapın, size bu nimetleri verene teşekkür ederek, gidişinizden sonra, ebedi nimetlere ve sanatkarına ebedi buluşma yaşayın." Der gibi. Her düşen yaprak, çok şey anlatır: Ya ebet olmasaydı, kainat ağacının meyvesi olan insan daldan düşüp, yok olup gidecekti. Boşuna dünyanın çilesini çek, bir netice görmeden yok ol git. Yerden yaprakları itina ile bir yere toplayan rüzgar, insanların ebet için toplanacağını, hesaptan geçeceğini hatırlatır, başın daha bir titizlikle secdeye gitmesini sağlar.
Eylül'de kulluk başkadır. Tüm gidişlerdeki hüzün, ebedi olanı hatırlatır; Vacibül Vücudu mutlak var olanı hatırlatır. Tüm hüzünler kamçılayarak Allah'ın şefkatine iter, yakınlaştırır. Yürekteki hüzün Allaha baş eğdirir. Neticesi Yüce Allaha yaklaşmak olan her hüzün, ne güzel hüzündür. Bahar bir diriliştir, yaz rehavet verir, Eylül hesap kitap yaptırır. Yapraklar ölümü, dünya ağacından, ebet alemine düşüşü hatırlatır. İnsana ayrılıktan sonraki büyük bir vuslatı, ölümün ölümle öldüğünü, bir sonraki baharda yaprağı çiçeği tekrar var ettiğini gözlerimiz görürken, en değerli varlık olan insanın asla ve asla unutulmayacağını hatırlatır.
Eylül yeniden başlamaktır; öğrenme başlar, öğretme başlar. Ahlak ve edeple donatılmış öğrenci okula sade ve sadece eğitim için gittiğini unutmaz. Sorumluluk bilinci olan öğretmen ve hoca, sade ve sadece doğruları, tertemiz bilgileri öğretir. Eylül İlk gurbete çıkış olur, ilk yalnızlığın tokadından Allahın şefkatine sığınılır, O'nun en büyük sahip olduğu hatırlanır. İlk kez uzun saatler anneden ayrılır kuzusu. İlkler öğrenilir. Üniversite sıralarından biri koluna girer, hayatın anlamını gayesini anlatan kitapların okunduğu yere ilk kez götürülür. İlk kez kalınan dershanelerde, evlerde namazı ciddiye alanlar görülür, o kulluk heyecanına istekle iştirak edilir. İlk kez Anne baba kıymeti bu ilk gurbette çıkışta anlaşılır, ömürlerine dua edilir ve bu da bir kulluk olur. Eylülde üniversite için evden ayrılan genci, küfrün ve başka tuzakların kucağına düşmesine fırsat vermemek için, onları derse götürmek, ne güzel kulluktur. Tüm taraftarlıkları, marka hayranlığını arkalarda bırakarak, Allah'a kulluk taraftarlığını ve öğrenme, gelecekte memlekete hizmet etme taraftarlığını seçenlere helal olsun.
Tüm kardeşlerimizin eğitimlerinde başarılı olmalarını Yüce Mevla'dan dilerim.