Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.15
Gram Altın
2976.72
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Mart 2021

Eylem Planı değil, bir devrim

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsan Hakları Eylem Planının” ayrıntılarını ve hedeflerini kamuoyuna açıkladı. Emin olun açıklamayı dinlerken kendimi yeniden hukuk fakültesi yıllarımdaki öğrencilik dönemlerimde buldum. Sanki bir hukuk hocasından Anayasa ve insan hakları evrensel bildirgesini dinliyordum gibiydi. Müthiş güzellikler ve reformlar vardı. Güzel bir ders gibiydi, heyecanlı ve takdire şayandı. “İnsan haklarının, demokrasinin, hukuk devletinin oturtulmasına ilişkin” bu tür girişimlerin desteklenmesi gerekir. Bir hukukçu olarak başta bizim gibilerin ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın da bir gereğidir bu husus. İnsan onurunu ön plana çıkaran maddelerdi. Tarihi bir ana tanıklık ettik. Türkiye’de yeni bir dönem başlıyor.

****

Sayın Cumhurbaşkanımızın bu alandaki konuşması aynı zamanda iktidara geldikleri tarihten günümüze kadar ki icraatlarına ilişkin bir tablonun çıkarılması, çıkan bu tablodaki birtakım eksikliklerin, aksaklıkların altının çizilmesi ve bu eksiklikleri giderme iradesi de çok önemliydi. Demokrasi açısından da “yönetenlerin, yönetilenlere hesap verebilmesi” açısından da önemli husustu. Abartısız bir şekilde bir hukukçu olarak ifade edebilirim ki eylem planı adeta bir manifestoydu, beklediğimden daha kapsamlı ve daha ileriydi. Her maddesi de başlı başına manşetlikti. Kadınlardan tutun da çocuklara kadar tüm kırılgan grupları hatta hayvan haklarını kapsayan, sokaktaki herkesi ilgilendiren ve dokunan bir plandı. Bunların tamamı değil de yarısı dahi yürürlüğe girse emin olun reform değil devrim niteliğini kazanır.

****

İki yıllık bir gerçekleştirme süresi azami olarak öngörülmüş. Okullarda dahi insan hakları dersleri çocuklarımıza verilecek. Adalete erişimi kolaylaştırıcı mekanizmaların güçlendirilmesini çok önemli buldum. Bunlar hayata geçerse yepyeni bir Türkiye karşımıza çıkar. Çok değerli bir metin karşımıza çıktı. AK Parti ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan açısından pozitif bir gündem oldu. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın talimatlarıyla bu işe öncülük eden ve büyük emek veren Adalet Bakanımız Abdulhamit Gül’ün çabaları, gayretleri ve çalışmalarının önemi Başkan Erdoğan tarafından da konuşmasının başında teşekkürle takdir edildi. Sadece bu plan çerçevesinde değil göreve geldiği günden itibaren yargı ve reformlarla ilgili yine buna benzer kapsamı geniş paket ve hazırlıkların faaliyetleri içerisinde oldu Sayın Gül. Bu eylem planı kesinlikle buyurgan değil müzakereci bir anlayışla hazırlanmış. İşin erbabından uygulamadaki sorunlar bizzat öğrenilmiş. Bakan Gül bunu yaparken en geniş istişare mekanizmasını işleterek yani herkesten görüş alarak hareket etti. Hayattaki bütün adalet bakanlarıyla görüştü. Onlardan görüş alarak bir yol haritası çizdi. Gazeteciler ve STK’lardan da görüş aldı. Bu mükemmel metnin arka planındaki temel gerçekler işte bu istişarelerdir. Metne değer katan budur.

****

Dile kolay “yaklaşık iki yıllık bir hazırlık, 2380 saatlik bir çalışma, 1570 kişinin katılımıyla 5 çalıştay” yapıldı. Şu hususun altını çizmek lazım. Açıklanan ilkelerin kimileri Anayasamızda ve yasalarımızda zaten var. Sorun kanunlardan ziyade kimi uygulamalarda. Anayasamızda zaten yazıyor “ tüm mahkeme kararları gerekçeli olacak.” Ama gel gör ki kimi mahkemeler karar verirken bu hükme gerektiği gibi hassasiyet göstermiyor. Kimi mahkeme kararları okunurken yazılan gerekçeler yeterli ve tatmin edici olmuyor. Yargı bizim en son sığınacağımız ve popülist yaklaşımların olmaması gerektiği bir limandır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bunu bu şekilde anlaması, anlatması ve kabulü bu açıdan çok önemliydi. Bu hususu bizi hukuk devletinin kurumsallaşması açısından rahatlattı. Özellikle AİHM ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarının önemine yaptığı vurgu, hakim, savcı ve avukat adaylarına orada staj zorunluluğu getirilmesi birçok tartışmaya da nokta koydu.

****

Dediğimiz gibi insan haklarından tutun da tutuklamaların şartlarına kadar birçok önemli başlık vardı. Türkiye’de mesai saatleri dışında, sabahın 3-5’inde çağırsanız gelecek insanları gidip evlerinden almak, onları komşuları önünde teşhir etmek, kelepçelemek büyük tepki çekiyordu. Bunlar AİHM nezdinde de başımızı ağırtıyordu. Bunların yasak olduğunun açıkça kanunlara yazılması sanki daha uygun olacak gibi. Ülkem açısından sevindim ve mutlu oldum. İnsan haklarına hassasiyet gösterecek kamu görevlilerinin de ödüllendirileceği düzenlemesi de çok hoşuma giden maddeden ziyade bir anlayıştı. Bakan Abdulhamit GÜL’ün dediği gibi hukuk ve demokrasi ekmek, su ve hava gibi zorunlu biri ihtiyaçtır. Demokrasi artarsa sofradaki ekmek de artar.