Ey Muhacirler 'Akıllı Olun'!
Bir yangını söndürmek istiyorsanız yapacağınız şey bellidir. İtfaiyeye haber verirsiniz. İtfaiye gelinceye kadar eldeki imkanlarla o yangını söndürmeye çalışırsınız. Asla başvurmamanız gereken yöntem; yangına körükle gitmek, ateşe benzin dökmektir. Böyle bir tutum alevlerin başka yerlere sıçramasından, yangının büyümesinden başka bir işe yaramaz. Ortada söndürülmesi gereken bir ateş, söndürmeye çalışan itfaiye ekipleri var. O halde sen o benzini, bu ateşe niye döktün?
***
Yaklaşık iki yıldır yan apartmanda oturan Suriyeli aileler var. Bazen o ailelerin çocuklarını sokakta oyun oynarlarken görüyorum. O hüzünlü duruşlarını nasıl anlatsam, o masumiyetlerini hangi kelimelere yüklesem, bilmiyorum. Bildiğim şey onca zaman burada olmalarına rağmen yaşadıkları yabancılık hissi.
Geçenlerde Fatih Saraçhane Parkı'ndan geçerken bir kovalamacaya şahit olmuştum. Kovalamaca dediğime bakmayın, on saniye bile sürmemişti. Yüzlerce kişi (abartı değil), 18 yaşlarında bir gencin başına üşüşmüş, tekme tokat dövüyorlardı.
Bizzat şahit olduğum onlarca olay anlatabilirim ama gerek yok. Benzer olayların birçok kez tekrar edildiğini haber bültenlerinde izliyor, gazetelerden okuyoruz zaten. Sebep ister kültür farklılığı olsun, ister ekonomik olsun, ister başka nedenleri olsun bu durumun kabul edilebilir bir yanı yok.
***
Şimdi bu saldırıları gerçekleştirenlerin yerine kendinizi koyun lütfen! Urfa'daki işçilerin, Antep'teki magandaların, İstanbul'un göbeğindeki o topluluğun yerine kendinizi koyun. Ümmeti merkeze aldığı iddiasıyla yola çıkmış bir gazetede "Akıllı Olun" başlığıyla yayınlanan o haberi okuduğunuzda kapılacağınız düşünce ne olur? Kesinkes haklı olduğunuza kanaat getirirsiniz.
Kardeşim; sen Sözcü gibi, Hürriyet gibi, Birgün gibi Zaman ve Taraf gibi manşet atamazsın. Manşeti, spotu ve fotoğrafıyla, her satırı yanlış olan o dışlayıcı, ötekileştirici, aşağılayıcı dili kullanamazsın. Böyle hassas bir konuda haber yapacaksan bin düşünüp bir yazmalısın. Haberde titiz davranmadın, bari özür mahiyetinde yayınladığın açıklamada titiz davransaydın. Ama o da yok.
Bu kabalık, bu özensizlik karşısında Ensar-Muhacir kardeşliğini hatırlatmaya gerek var mı? Çocukların yabancılık hissini ortadan kaldıramadığımız, o ailelere karşı hunharca davrandığımız bu iklimde Ensar demek, Muhacir demek -affedersiniz- ama gevezelikten başka ne anlama gelir ki!
***
Gazetem adına üzgünüm. Yazı İşleri'nde imkansızlıklar içinde çaba harcayan arkadaşlarım adına üzgünüm. Geçmişte gazetede çalışmış, yazmış bütün dostlarım adına, gazete için gecesini gündüzüne katan Yazı İşleri Müdürü Ahmet Zeki Gayberi ve Milat'ın tüm yükünü omuzlayan Ali (Adakoğlu) Abi için üzgünüm. Bu kadar insanın emeğine olan saygımdan dolayı Milat'ı sigaya çekiyorum. Ve Milat yazarı olarak o manşet için tüm okuyucularımızdan özür diliyorum...