Ey insanlık!.. Vicdanınız varsa susmayın!..
SABRİ GÜLTEKİN
Geçmişten hiç ders almadık. Oynanan oyunları kollarımızı birbirine kavuşturarak seyrettik. Çevremizde olup bitenlere duyarsız kaldık. Batı'nın, Müslümanlara reva gördüğü vahşeti hep susarak izledik.
Sustuk, sustuk, sustuk...
Dün Bosna'da Sırpların; 200 binden fazla Boşnak'ı, gözümüzün içine baka baka katletmesine seyirci kalarak, sustuk.
ABD'nin, 11 Eylül saldırılarını bahane ederek, Afganistan'ı işgal etmesine, sustuk.
Irak'ın, Saddam'ın Ortadoğu'yu tehdit eden kimyasal silahlarından arındırılma(!), halkı özgürleştirme(!) teraneleriyle talanına, sustuk.
Bölgede, işgal güçlerinin başarısı için Şii ve Sünnu00eelerin mezhep kavgasına tutuşturulmasına, Musul'da, Kerkük'te Türkmenlerin yurtlarından edilmesine ve binlerce masum insanın katledilmesine, sustuk.
Refik Hariri suikastini planlayıp uygulayanların; çirkefliklere başvurarak, bölgeyi güvenlikten yoksun bırakmak için Suriye'yi, Lübnan'dan sessiz sedasız çıkarmalarına, sustuk.
Filistin, siyonist İsrail'in kanun tanımaz hezeyanlarıyla inim inim inletilirken, sustuk.
Gazze ve Beyrut, insanlığı yok etmek üzere geliştirilen kimyasal silahlarla hedef tahtası haline getirilirken, sustuk.
İsrail'in, Lübnan'da Hizbullah'ı çökertmek(!) için giriştiği "insanlık suçu"na seyirci kalarak, sustuk.
Moskova'daki G-8 Zirvesi'nde "bölgeyi paylaşım planları" yapanların siyonist İsrail'i kollayarak, olup bitenlerden İran'ı, Suriye'yi sorumlu tutmasına, Hamas ve Hizbullah'a kan şerbetinin reva görülmesine, sustuk.
Önceki gün Bosna'da, Çeçenistan'da, Afganistan'da, Irak'ta, Filistin'de olduğu gibi dün de Lübnan'da; Seca'ların, Hüda Galya'ların, Ali Şaita'ların, Ahmet Ali'lerin kulakları sağır eden feryatlarına vicdanımızı ve gözlerimizi kapayarak, sustuk.
İnsan Hakları savunucuları sustu, NATO sustu, Birleşmiş Milletler sustu, bir avuç siyonisti alt etmekten aciz 200 milyon nüfuslu Arap dünyası sustu, yıllardır Batı'nın teşviklerinden yemlenenler sustu, en çok da bu coğrafyanın hamisi olarak bilinen "İslam Konferansı Örgütü" sustu.
"Dinlerarası Diyalog"hayalleri peşinde koşanlar, mustazaflara reva görülen vahşet karşısında; "İstediğimiz neticeyi alamadık. Verilen mesajlar kapalı kapılar arkasında kaldı" demekle yetindi ve sustu.
Bu sessizlikleri bozan İran, nükleer enerji ısrarında bir kez daha haklı çıktı. Mısır ve bazı Körfez ülkelerine ders verircesine.
Ve Türkiye. Bizim suskunluğumuzu ise Kuzey Irak'tan sızan PKK'nın terörist eylemleri bozdu. Ortadoğu'daki olaylara karşı suskunluğumuzu bozmaya hazırlandığımız bir dönemde, PKK saldırılarıyla kendi derdimize düşmek zorunda bırakıldık. Lübnan'da sıkılan kurşunlar Bitlis'te ve Siirt'te yankılanmaya başladı. Türkiye, bölgede olup bitenleri görmemesi için PKK terörüyle "ikaz" edilmiş oldu, siyonistler tarafından. Böylece, iki ateş arasında kalan masum Müslümanları, Türk halkının manevi korumasından mahrum bırakmanın sinyalleri verildi. Ve siyonistler, kuyrukları sıkıştığında hep bunu yaptı!..
Bu satırlar kaleme alındığında tarihler 27 Temmuz 2006'yı gösteriyordu.Müslüman coğrafya; insanlıktan yoksun İsrail'in, topyekün imha seferberliği karşısında çaresizlik içinde evlatlarına ağlıyordu. Havadan ve karadan yapılan saldırılar sonucu Filistin 140 (28 Haziran itibariyle), Lübnan ise 600'e (12 Temmuz itibariyle) yakın evladını kaybetmişti. Lübnan; onca vahşet ve çaresizliğe inat, "Bağdatlaşmamak" için direniyordu. İnsan kalabilmenin nöbetini tutarcasına...
***
Yukarıda bahsettiğimiz olaylar silsilesinin üzerinden tam 2 yıl 5 ay 5 gün geçti. Fakat hiçbir şey değişmedi! Zalimler kinini kustu, mazlumlar sustu.
Susmayanlar da vardı... Onlar da, çığlıklar arasında kendilerini insanlığa feda etti. Irak'ta, Pakistan'da, Gürcistan'da, Türkistan'da, Somali'de, Sudan'da... hunharca katledilerek şehadet şerbeti içti.
İnsanlık yine susmaya devam etti. Sanki, "şarktaki bir mü'minin ayağına diken batsa garbdaki mü'min bu acıyı hissetmezse kamil manada iman etmiş sayılmaz"a biattan vazgeçildi!..
Ey insanlık!..
Gökyüzü sarardı soldu, dünya dul kalmış kadınlar gibi matem elbisesi giydi, zalimler hariç her şey sessizliğe büründü...
Gazze'de insanlık diri diri toprağa gömülüyor...
Kör müsünüz!?
Gazze'de bombalar masumların üzerine yağdırılıyor...
Sağır mısınız!?
Gazze'de çığlıklar yükseliyor, kan gövdeyi götürüyor...
Kalpsiz misiniz!?
Ey ölümü unutup lafını bile etmeyenler... Dünya malını semirerek sarhoş olanlar... Başkalarına faydası dokunmayan, yaşayan ölüler!.. Çığlıkların geldiği yöne bir bakın!..
Hala şaşırmaz mısınız!?
Gazze'de söz değil, insanlık bitti.
Ey insanlıktan nasibini almamış insanlık(!), kokuşmuş kalplerinizle neden hala zalimlere uşaklık peşindesiniz...
Allah'tan korkmaz mısınız!?..
Ey insanlık, ölüyü gören hiç kimse diri kalmadı, siz de bir gün öleceksiniz.
Buna rağmen hala susacak mısınız?
Çığlıklara, "biz varız ve yanınızdayız" deyip, "insanlık suçu" işleyenlerin şeytanu00ee damarlarını kesmeyecek misiniz?
Yeter, ses verin artık!...
***
İkinci babda yer alan olayların üzerinden tam 5 yıl 6 ay 12 gün geçti. Fakat hiçbir şey değişmedi! Ateş topuna dönen İslam coğrafyalarında zalimler hala kinini kusuyor, mazlumlar çaresizlik içerisinde susuyor.
Suriye 3 yıldır yanıyor... (160 bin kişi öldü, 660 bin kişi yaralandı, 200 binden fazla kişi kayboldu, 6.8 milyon kişi evsiz kaldı, 2,5 milyon kişi ise çevre ülkelere sığındı.)
Mısır'da Firavunlar, Suriye ve Irak'ta Yezidler, Filistin'de Ebreheler önlerine çıkanlara dünyayı cehennem ediyor...
***
Irmağın başından suyu bulandıran İsrail; 12 Haziran'da Batı Şeria'da kaybolan 3 Yahudinin ölü bulunması üzerine, 2 Temmuz'da Filistinli Muhammed Ebu Hudayr'i kaçırıp diri diri yakarak öldürdü. Ardından da geçtiğimiz Pazartesi günü "Koruyucu Hat" adı altında başlatılan operasyonda Gazze'nin 1163 candamarı vuruldu. Gazze'ye 1402'si havadan, 333'u karadan, 329'u denizden 2064 füze saldırısı düzenleyen İsrail, Gazze'yi bir kez daha adeta ölüm tarlasına çevirdi. Dün itibariyle başlatılan operasyon sonucu Gazze'de 163 kişi can verirken, 1085 kişi yaralandı.
Barbar siyonistler Filistin'in can damarlarını keserek havadan, karadan ve denizden saldırıyor. Her Ramazan olduğu gibi, bu Ramazan'da da Gazzelilerin üzerine füze yağdırıyor. Evler, camiler, beşikler, seccadeler ateş toplarıyla kana bulanıyor. SADECE GAZZE DEĞİL, İNSANLIK ÖLÜYOR.
Ey insanlık!..
Yeter, ses verin artık!..
***
Ey Kahhar, Cebbar, Darr, Ğafur, Kadir olan Allahım!.. Sevdiklerinin hatırına, arşı başımıza geçirme!..