Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.89
Gram Altın
2446.64
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Mart 2023

Ey dert! Benim Rabbim var

Yirminci Yüzyıl’da doruk seviyesine çıkan dindışılık, insanoğlunun olaylara kimi zaman nihilist-pesimist yaklaşımlar sergilemesini beraberinde getirdi. Koca evrende yapayalnız ve katı nedensellikle kuşatıldığına inanan bir insanın tavrı kaçınılmaz olarak bu minvalde gelişirdi ve öyle de oldu.

Her şeyin anlamsız ve değersiz olduğunu kabul eden nihilist yaklaşım ile kötümserlik olan pesist yaklaşım, Batılı filozofların içine düştükleri çıkmazı görmemiz için yeterliydi: Gerçeklik yok, varlık dediğin nedir ki? Ya da geceden sonra bir daha asla sabah olmaz, diyen bir zihin insanlık ailesine ne verebilirdi ki?

Veremediler zaten.

Batı bundan sadece 73 yıl önce 120 milyon Avrupalı insanı “Benim daha çok olsun” diye katlederken dindışı olan ama dini istismar eden “oportünist meşruiyet”ten destek alıyordu. Makyavel (Machiavelli) öncülüğünde yürüyen Batı, kiliseden aldığı fetvalarla Afrika’dan köle edinmek için getirdikleri siyahiler sayesinde zenginleşti. Bu zenginlik gözü doymaz bir Avrupa yarattı ve nihayet 1900’lü yılların ilk yarısında Batılılar dindaşlarını da katletmekten geri durmadılar.

İnsanın sorası geliyor:

Neden?

Her şey “hiç” ise, aslında “varlık bile yok” ise neden ve ne uğruna bu katliamlar?

Olayı basitleştirdiğimin farkındayım. Ancak dini dışladığınız mahallede taş üstüne taş koysanız da, taş üstünde taş bırakmazsınız çünkü fesadın başladığı an çıkar için dinin araçsallaştırıldığı andır.

Asrımızda insanoğlu kendisini çok yalnız hissediyor. İnsanlar, bir yandan neden-sonuç ilişkisini tartışmasız kabul etmekle -ki bir nevi determinizmdir- çaresiz kalırken, bir yandan da âlemlere kanununu veren ve bu kanuna hükmeden ve dahi bu kanunla sınırlanamayan Mutlak Güç Sahibi Allah’ı dünyasından “silmekle” yapayalnız kaldı. Bu aslında büyük bir yabancılaşmadır: kendisine, dünyasına, evrene yabancılaşma.

İnsanoğlunun içine düştüğü yabancılaşmada sorunlar devasa hale gelir: az biraz zorlukla karşılaştığında dünyanın sonuymuş gibi bir ruhsal çöküntüye hasıl olur. Oysa zorlukların üstesinden gelemediği zaman zoru kolay kılabilen bir gücün varlığına inanmak onun direncini canlı tutabilirdi. Bu direnç ile üzerine düşeni yapar insan. Üzerine düşeni yerine getirdiğinde başka kapıların açıldığını görebilir ama önce vazifesine okadklanmalı insan.

Meşhur hikâyedir. Bir ormanda ceylanlar, aslanlar ve diğer hayvanlar beraber yaşarlarmış. Tabiatı gereği hayvanlardan bazıları zayıf hayvanları yiyerek hayatta kalabiliyorlar. Bir gün hamile bir ceylan doğumunun yaklaşmasından dolayı ormanın uzak bir yerine gider.

Ceylan nehrin kenarında doğumu için uygun bir yer seçer. Tam o sırada gök gürler, şimşek çakar ve şimşek ormanda büyük bir yangının çıkmasına sebebiyet verir. Ceylan ürker, sağına soluna bakar ki ne görsün? Tam karşısında kendisine ok atmak için bekleyen bir avcı! Sağa kaçmak ister avlanmak için kendisine yaklaşan bir aslan görür.

Bu gidişle ceylan ya aslan tarafından parçalanıp yenecek ya da yangının sardığı ormanda yanıp kül olmaktan başka çaresi kalmayacak çünkü nehre atlasa bu sefer coşkun akan bu nehirde boğulacak. İçinde bulunduğu korkunç durumu anlayan ceylan üzerine düşeni yapmaya karar verir.

Çevrelendiği tehditlere rağmen ceylan üzerine düşeni, yapabileceği şeyi yapmaya koyulur ve doğumuna odaklanır. Bunu gören avcı oku ceylana doğrultup nişan alır. Aslan saldırıya geçer. Buna rağmen ceylan doğumu gerçekleştirmekten başka hiçbir şeyi düşünmez ve doğumu bekler.

Aslan ceylana yetişmek üzereyken şimşek çakar ve avcının görüşünü bozar. Avcının ceylana tuttuğu ok araya giren aslana isabet eder ve aslan oracıkta ölür. Kovadan boşanırcasına yağan yağmur da ormandaki yangını söndürür.

Hal böyle iken ortam sakinleşir, bunun üzerine ceylan doğumunu bitirir ve bu sefer de kurtulur.

Demem o ki bitti demeyin!

O cc bitti dememişse bitmez.

O cc yettim demişse hiç kimse, hiçbir şey size güç yetiremez.

En zor anlarınızda üzerinize düşeni yaparak:

Ey derdim! Benim Rabbim var! deyin.

Medet ya İlahi! deyin.

Her derde deva, her çaresizliğin çaresi O’nda var hemi de sınırsız.