Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Aralık 2016

Ey ABD Ey Avrupa! Size Söylüyoruz Size

Türkiye'nin 53 yıllık AB üyelik süreci, 1963 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu ile imzalanan ortaklık anlaşmasıyla başladı. 1995 yılında Gümrük Birliğine giren, 1999 yılında AB üyeleri tarafından aday olarak kabul edilen Türkiye, 2005 yılında tam üyelik müzakerelerine başladı. Özellikle Güney Kıbrıs'ın fasılların açılmasını engellemesi nedeniyle durağanlaşan ilişkiler geçtiğimiz ay AP'nin aldığı "müzakereler askıya alınsın" kararı ile başka bir boyuta doğru evrildi.

VİZYONSUZ VE ÇİFTE STANDARTLI BİR KARAR

Aşırı sağ, yabancı düşmanlığı ve milliyetçi rüzgarların hakim olduğu Avusturya'nın tümden müzakerelerin durması yönünde oy kullanacağı, zaten Türkiye aleyhine aldığı komik, işlevsiz ve ciddiyetsiz silah ambargosu kararıyla deklare edilmiş bir görüş idi. Ancak "Türkiye ile ilişkilerin devam etmesi zorunludur" diyen bir Merkel'li Almanya ile AB'den ayrılma kararı almış İngiltere ve Fransa'nın müzakerelerin durması kararına sıcak bakmayacağı da çok yüksek bir beklentidir. İngiltere'nin ayrılma kararı aldığı, İtalya'nın da ayrılma sinyali verdiği, "yaşlılık ve yorgunlukla gerileme dönemine giren bir AB'nin" Türkiye aleyhine aldığı müzakereleri durdurma kararı AB'nin ne kadar "öngörüsüz, vizyonsuz ve çifte standartlı" olduğunu gösteren bir karardır. AP'nin bu çifte standartlı ve vizyonsuz kararı, batıyı saran "aşırı sağcılığın, yabancı düşmanlığının ve islamofobyanın " AB ülkelerine bir yansıması ve başta Avusturya, Almanya, Fransa gibi AB ülkelerinde seçimler öncesi siyasi malzeme olarak iç kamuoyunda kullanımıdır.

GÖZLER ŞİMDİ BRÜKSEL'DE, LİDERLERDE

Avrupa Parlamentosu'nun "Türkiye ile yapılan müzakerelerin geçici durdurulması" şeklindeki bağlayıcı olmayan tavsiye kararı sonrası gözler AB liderlerinin bu hafta toplanacağı Brüksel'de. Türkiye ile müzakerelerin durdurulması kararını sadece AB liderleri verebiliyor. AB liderlerinin bu hafta Brüksel'de gerçekleştireceği zirvede, Türkiye'yi tamamen dışlayacak, başka bir eksene kaydıracak bir karar vermesini açıkçası beklemiyorum. Hatta bir ihtimal dahi olsa gündeme bile alınmayabilir. Ancak liderlerin AP'nin kararını da tümden göz ardı edip, yok saymayacakları, bazı konularda daha dikkatli bir dil ile Türkiye'ye ikazlarda bulunabilecekleri de gelen bilgiler arasında.

CHARLİE HEBDO OLANLAR ÖMER HALİSDEMİR OLMADILAR

NATO ve BM üyesi olup, AB'ye aday olan Türkiye, 15 Temmuz'da dünyanın görmediği bir hain darbe girişimiyle, bir işgal hareketiyle karşı karşıya kaldı. NATO, BM ve Avrupa ülkeleri güçlü bir şekilde Türkiye'nin yanında da yer almadıkları gibi kayda değer bir destek de vermediler. Aksine Fetö üyelerine koruma sağlayıp onlara kalkan oldular. Türkiye karşıtı olan tüm yapılara kol kanat gerdiler. Fransa'da Charlie Hebdo saldırı sonrası bütün dünya liderleri kol kola girip Charlie oldular ancak Türkiye'de Ömer HALİSDEMİR olmadılar, olamadılar.

Geçtiğimiz Cumartesi acımasız PKK terörü yine bizi can evimizden, kalbimizden vurdu, 44 vatan evladımızı şehit etti. "Başın sağolsun Türkiye'm, sen çok yaşayasın, hep dik olasın, hiç diz çökmeyesin namerde." Tetikçiyi de biliyoruz, azmettireni deu2026Vuran da belli vurduran da.. Ey Avrupa, Ey ABD! Size söylüyoruz size; "artık yeter! Yüzümüze gülüp, arkamızdan vurmayın, altımızı oymayın, çekin terör elinizi bizden, bize destek değil teröre silah vermeyin yeter. Ülkemdeki Teröre karşı kol kola girmediniz, Ömer Halisdemir olmadınız, İstanbul olmadınız, bize silah ve mermi olmayın yeter!"

TAM BAĞIMSIZ, HEP BAĞIMSIZ TÜRKİYE

Müzakereleri durdurma kararı Türkiye'den çok yaşlılıkla ve yorgunlukla parçalanma sürecine giren AB'ye zarar verecektir. Ancak AB olmadı diye muhakkak başka bir tercihimiz, başka bir topluluk hedefimiz olacak şeklinde bir anlayış için de çok acele edilmemelidir. Kartların yeniden karıldığı bu dönemlerde ve gelecekte tek hedef " tam bağımsız ve kendi ayakları üzerinde duran bir Türkiye" olmalıdır.

Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üyelik meselesi kanımca AB'ye bir siyasi tepki olarak gündeme getirilen bir meseledir. Türkiye ve Şanghay İşbirliği Örgütü belli bir yörüngeye kadar gidebilir ancak Türkiye'nin Avrupa Birliğinden siyasi ilişkileriyle beraber çok yüksek rakamlardaki ticari hacminden tümden vazgeçip, istikametini değiştirip, Şanghay'a doğru tam bir dönüş yapması haklı olarak yakın ve orta vadede beklenme ihtimali oldukça düşük olacaktır.

Brüksel'deki AB liderler zirvesinden bu hafta sonuç ne karar çıkarsa çıksın, Türkiye adalet ve kalkınma çizgisinden sapmamalı, evrensel insan hakları ve demokrasi değerlerinden uzaklaşmamalı, Kopenhag kriterleri olmasa da yola Ankara kriterleri olarak tam bağımsız ve başı dik bir şekilde yürümeye devam etmelidir. Halihazırda demokratik ve ekonomik standartları birçok AB ülkesinden daha yüksek olan çoğu ülke, AB üyesi değil aynen Norveç, İsviçre gibi. Türkiye de pekala akılcı ve sağduyulu adımlarla, çok çalışarak, içine kapanmadan, soğukkanlılıkla, ortak aklı bularak ve en önemlisi de "terörize edilmeyecek" iç barışını sağlayarak bu yönde ilerleyebilir.

Başın Sağolsun Türkiye'mu2026 Sen çok yaşayasın Türkiye'mu2026