Evrensel Temel Gelir ile İtaatkâr Toplum
Bizim komedyenler televizyonlarda aşı reklamı yaparken, Jimmy Dore, 3 Ağustos 2022 tarihli "The Jimmy Dore Show" bölümünde şöyle diyordu;
“Covid hakkında yalan söylediler! Aşılar hakkında yalan söylediler! Sürü bağışıklığı hakkında yalan söylediler! Doğal bağışıklık hakkında yalan söylediler! Maskeler hakkında yalan söylediler!
Çocuklar hakkında yalan söylediler. Her şey hakkında yalan söylediler! Hükümetin ve Big Pharma'nın bize yalan söyleyeceğini kim bilebilirdi?”
Sadece covid hakkında değil iklim ve kıtlık konusunda da yalan söylüyorlar. Buğday tarlalarını ve dünyanın en büyük gıda pazarlarını yakarak bunu iklim krizine bağlamayı düşünüyorlar.
Düşünün, geçtiğimiz 2,5 yıl içinde covid karantinaları sırasında küçük işletmeler ve girişimciler hedef alındı. Birçoğu işini kaybetti. Tedarik zinciri krizi yaşandı.
Ardından Ukrayna-Rusya çatışması nedeniyle, enerji maliyetleri tavan yaptı. Bu tabii ki tüketicilere de yansıdı ve gıda fiyatları arttı. Enflasyon dizginlenemiyor. Ve yakın zamanda büyük finansal krizin çıkması bekleniyor.
Kısacası karantinalar
ve pandemi aldatmacasından sonra şimdi de kıtlık, iklim ve savaş
propagandalarıyla toplumlar “sürdürülebilir kalkınma hedefleri” doğrultusunda bambaşka
bir dünyaya doğru sürükleniyor.
İnsanların kendi paralarını kazanmalarını veya başkalarını
çalıştırmalarını istemiyorlar. Herkesin
küresel hükümetin emriyle evrensel bir temel gelire bağımlı olmasını
istiyorlar.
Dijitalleşme ve nakitsiz toplum…
Yani hedefte artık herkesin tüm hayatı var.
Bir vakit sonra hepimize, dünyaya karşı bir sorumluluğumuz olduğu için yaşam standardımızı feda etmemiz gerektiği söylenecek.
Bu sebeple kişisel karbon ayak izimizi sınırlandırmamız gerekecek zira kirliliğe neden olduğumuz için her türlü olumsuzluktan biz sorumlu tutulacağız.
Geçenlerde WEF’in resmi sitesinde “Benim Karbonum: Kapsayıcı ve sürdürülebilir şehirler için bir yaklaşım” başlıklı yayınlanan bir yazıda, milyarlarca insanın covid kısıtlamalarına uyduğu övülüyor ve karbon emisyonlarını azaltma kisvesi altında da aynı şeyi yapacaklarını öne sürüyordu.
Şimdi asıl konumuza gelelim, Papa Francis bile “pandeminin pek çok insan için para
kazanmayı imkânsızlaştırdığı gerekçesiyle "Evrensel Temel Gelir konusunu
yeniden düşünmenin vaktidir" demişti.
Evrensel temel geliri işsizlik maaşı ile karıştırmayınız. Her vatandaşa tüm hayatı boyunca, hiçbir şart koşulmadan, yalnızca temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar yapılan bir ödeme modeli düşünülüyor.
Evrensel temel gelir ile ilgili birçok ülkede deneyler yapılıyor. Türkiye’de henüz duymadım.
Örneğin 2017 itibariyle, Finlandiya 20.000 işsiz kişiye ayda 560 dolar ödedi. ABD, Hindistan ve İspanya da dahil olmak üzere birçok ülke de aynı şekilde yoksullara nakit ödeme yaptı. Ve sonuçlarını gözlemledi.
Kimi uzmanlar bu uygulamanın çok maliyetli olacağını söylüyor ancak küreselciler için bu sorun değil ki? Onlar çok farklı bir amacın peşinde koşuyor.
Pandemi sürecinde aşı
kartı uygulamasını biliyorsunuz. Yani kafelere, restoranlara vb. yerlere girebilmek
için aşıların ve aşı kartlarının kullanıldığını gördük, yaşadık. Aynısı
evrensel temel gelir için de kullanılabilir.
Aşınızı yaptırmazsanız geliriniz kesilebilir mesela. Yani evrensel temel gelir, dijital kimliğinize bağlanacak ve bu da sosyal kredi puanınıza bağlanacaktır.
Sivil özgürlükleriniz
ve haklarınız sosyal puanınızla bağlantılı olacaktır. Hükümeti eleştirirseniz,
dijital para birimi şeklinde verilen evrensel temel geliri alamazsınız. Banka
hesabınız bir düğmeyle kapatılabilir. (Kanada hükümeti kamyonculara yapmıştı.)
Kısacası hayatınız hükümet standartlarını karşılamıyorsa, örneğin büyük bir karbon ayak iziniz varsa, çok fazla et yiyorsanız veya iki de bir özgürlük diyorsanız fişinizin çekilme ihtimali yükselmiştir.