Dolar (USD)
32.49
Euro (EUR)
34.59
Gram Altın
2478.07
BIST 100
9565.69
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Kasım 2021

"Evlilik için ehliyet, ruhsat Lütfen!"

Duydunuz mu?

Evlenmek isteyenler ehliyet alacaklarmış, ilgili Meclis Komisyonu’na böyle bir “öneri” gelmiş.

Aslında mevzuatta var.

Medeni Kanun’un 133’ncü Maddesi, “Akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbî sakınca bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler.” diyor.

Daha ne desin!..

Yok, bu da yetmiyormuş!..

*

Bilirsiniz…

İstanbul Sözleşmesi’nin “Kadına Şiddeti Önlemeyi” hedeflediği çok söylendi ama ayrıntılarda “başka, başka şeylerin, nice nice tuzakların” olduğu bizim gibi az sayıdaki vatan evlâdının ısrarla vurgulamasından dolayı anlaşıldı!..

O günlerde, bize gerçeklerin altlarını çizdiğimiz için sataşanlardan bazıları, Sayın Erdoğan “iptal” talimatı verince, çark etti.

“Şey, aslında ben de demiştim!” filan...

Çevir kazı yanmasın!..

*

Şimdi de bu mevzu, “Evlilik için ehliyet!”

“Ehliyet, ruhsat lütfen!”

*

Yeni düzenlemeyle, evlenmek isteyenlerden

"psikolojik rapor, sabıka kaydı filan" talep edilecekmiş…

Bildik hukukçulara sordum, “sabıkası olana evlenme yasağı” diye bir uygulama olmaz, diyorlar!..

“Aile Uzmanları”na da sordum.

Onlar da, “Bu tür uygulamalar nikahsız birliktelikleri teşvik eder!” diyorlar.

Bir de şunu ekliyorlar:

“Birçok haberde, sevgilisi tarafından şiddete uğrayanları görüyoruz! Meseleyi, evlilik meselesi olarak görmek ne kadar yanlış! Şiddete maruz kalan kadınların daha çok ‘hangi ortamlarda’ şiddete maruz kaldıklarını biliyoruz!”

*

Efendim…

Şöyle devam edelim:

“Mesele kadına şiddeti önlemek” mi?

Elbette!..

Kime yöneldiğine ve kimden geldiğine bakmaksızın her türlü şiddete aynı şiddetle karşı çıkalım mı?

Ne dersiniz?

Bu işin kadını, erkeği, çocuğu mu olur?.

Yok kadına şiddet, yok erkeğe şiddet, yok buna şiddet, gibi ayrımcılıklar yapılmamalı, şiddete bir bütün olarak bakılmalıdır.

“Mağdura ve mağdureye kimlik sorulmaz!”

Öyle değil mi?

Efendim, “Kadına şiddet daha fazla!”

Kime fazlaysa fazla, olmamalı!..

Bu işler de temelden ele alınmalı.

Hani hep, “Ömerler istiyoruz!” denir ya…

Hz. Ömer ruhlular nerelerde, nasıl yetişir?

Hazret-i Ömerler, Hazret-i Ebubekirler, Hazret-i Ayşeler arıyoruz!..

*

Her erkeğin, her kadının annesi ve babası var.

Aydan gelmiyorlar ki…

Erkekler ve kadınlar şiddete eğilimliyse, burada hepimizin sorumluluğu var.

Bilirsiniz, insanın yetişmesi üzerindeki “Anne” etkisi ne kadar!..

*

Evet…

Şiddete eğilimli insanlar yetiştirmeyelim!

Olmaz mı?

Bunun için de yapılması gereken nice iş, atılması gereken nice adım var.

Öyle değil mi?

RTÜK’ü iyice harekete geçirelim, mesela!..

Sabah, akşam şiddeti özendiren programları engelleyelim!..

Bir kişiye 40 kere deli derseniz, deli olurmuş!..

Bir topluma da, gece gündüz “şiddeti” gösterirseniz, şiddet kanıksanır!.

Hadi bakalım, malûm kanalların üzerine gidelim.

“Şiddeti kanıksatan” programların üzerine gidelim!..

Şiddeti özendiren dizilerin üzerine gidelim.

Şiddeti kanıksatan yayınlara karşı eldeki mekanizmaları çalıştıralım!..

Mevzuattaki cezaları çatır çatır keselim, cezalar yetmiyorsa arttıralım!

Başka neler neler var, yapılması gereken…

Okullarımızda, ‘Medeniyetimiz”in, İslam’ın “aile mensupları arasındaki saygı ve sevgiye verdiği önemi” ortaya koyan güzel misallerini çocuklarımıza ve gençlerimize hakkıyla anlatmanın yollarını arayalım.

Ağaç yaşken eğilir, değil mi?

Bizler, “Eğitimde istediğimiz başarıyı maalesef elde edemedik!” deme noktasında olmamalıyız.

Eğitimde ve elbette manevi eğitimde, “başarılı” olmakla, çocuklarımıza dünümüzü, bugünümüzü ve yarın tasavvurumuzu en güzel şekilde anlatmakla, onların yüreklerine “güzellikleri” yerleştirmekle mükellef değil miyiz?

Buna mecbur değil miyiz?

Bunları hakkıyla yaptığımızda, görün bakın şiddet nasıl azalıyor!..

“Aile Mutluluğu”na giden yolları, baba ocağında ve anne kucağında iken hakkıyla anlattığımızda, görün bakın şiddet nasıl azalıyor!..

Süresiz nafaka gibi, milyonlarca kadının ve milyonlarca erkeğin şikayetçi olduğu bir “acayiplik” hâlâ yürürlükteyken, “aile huzuru” nasıl temin edilecek?..

Birçok vatan evlâdı, bu yüzden “Neme lazım arkadaş!” diyerek, evlenmiyor!..

Boşanmalar niçin artıyor, evlenmeler niçin azalıyor?

Bunların sebeplerine inmeyecek miyiz?

Bunları ortaya koyan çok geniş kapsamlı ilmi toplantılara öncülük etmeyecek miyiz?

“Sevişirim evlenmem!” pankartları açan femifaşist zihniyetin tuzaklarına dikkat çekmeyecek miyiz?

***

ŞİDDETLE MÜCADELEDE… KİME YÖNELİRSE YÖNELSİN, KİMDEN GELİRSE GELSİN!

Kadına şiddet, erkeğe şiddet, çocuğa şiddet, hayvana şiddet, tabiata şiddet!..

Hepsiyle ayrımsız mücadeleye sonuna kadar evet!..

Bunun için de, “Mutlu Ailelerin” sayısını arttıracaksınız!..

Evlenmelerin azaldığı, boşanmaların arttığı, kadının “cinsel meta” olarak görüldüğü toplumlar mutlu olamaz!..

Huzurlu olamaz!..

“Sözde” sanatçıların gayri meşru ilişkilerinin “Çapkın sanatçı sevgilisiyle böyle görüntülendi!”, “Güzel Manken sevgilisiyle objektiflere böyle takıldı!” lâflarıyla alabildiğine övüldüğü toplumlar mutlu ve huzurlu olamaz!..

Hedonizmin teşvik edildiği toplumlar, mutlu ve huzurlu olamaz!..

*

Şimdi aklıma geldi:

Geçenlerde bir tanıdığımız, “Çalışan kadın daha kolay koca buluyor!” demişti de, ne kadar üzülmüştüm!..

Ne biçim ortam bu!

Buyurunuz efendim;

Gecelerini gündüzlerine katarak, aileleri için “çalışan” ev hanımlarının “emeklilik sosyal güvencesine” sahip olmaları için gerekli adımları atalım!..

Bu arada şiddeti engellemek için gerekli kanuni tedbirleri de hakkıyla alalım.

Yapanın yaptığı yanına kâr kalmasın!

Mesela, sokakta insanların kafalarını sopalarla parçalayanların adli kontrol şartı ile serbest bırakılmalarına engel olacak kanuni düzenlemeler getirilsin!..

Hatta...

Vahşice, canavarca hisle, tasarlayarak cinayet işleyenler için idam getirilsin!

Yapılacak çok şey var.

Bunun için de...

“Ehliyet ve liyakat sahibi insanların, yani münevverlerin birikimlerinden istifade etmek gerekiyor!”

Aile meselesi, beka meselesi değil mi?

Boşanmalar hızla artıyor, evlenmeler hızla azalıyor!” diyorum…

Alooo!..

Boşluktaki insanımız, algı operasyonlarından gittikçe daha fazla etkileniyor, diyorum…
Aloooo!

Ekranlarda her türlü rezillik rahatça sergileniyor, diyorum…

Alooo!..

Ben bunları söylerken, bir “ses”geliyor:

“Ehliyet ve ruhsat lütfen!”

*

“Buyurunuz memur bey!”