Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Temmuz 2021

Evin Danaları!

Bizim çocuklar, yani bizim evin danaları deyince biraz durup düşünmek gerek. Zira bunlar zaten her zaman “elde var bir” hükmündedirler. Çok çalışırlar, çok çalıştırılırlar, gecelerini gündüzlerine katarlar, mücadele ederler ama kıymet-i harbiyeleri pek yoktur. Her türlü zorluğa göğüs germelerine, her türlü yükü sırtlanmalarına rağmen kendilerine yeterince değer verilmez. Külfet paylaşmaya gelince herkes bunları arar sorar ama nimet paylaşmaya gelince adları sanları nedense bir anda ortadan kaybolur. Külfet evin danalarına, nimet yan bahçenin sığırlarına bölüştürülür.

Bu biraz da uyanıklarla avanaklar arasındaki ilişkiyle alakalıdır. Bir avuç uyanık ortaya çıkar, din, millet, dava, vatan, kutsal gibi değerler üzerinden ajitasyon yaparak insanları etrafına toplar, şahsi menfaatlerini gerçekleştirmek için bu değerleri baş tacı eder. Bu uyanıklar dava, beka gibi kavramlar üzerinden “avanakları” konsolide etmek suretiyle kendi emellerini gerçekleştirmenin keyfini çıkarırken olan evin danalarına ya da bizim çocuklara olur. Uyanıklar avanaklara galebe çalar ve film uyanıkların muzafferiyeti ile sonuçlanır.

Evin danaları has çocuklardır aslında. İyidirler, hoşturlar. Akılları puştluğa çalışmaz. Saf ve masumdurlar. Böyle oldukları için de ancak omuzlarına basılıp yukarıya tırmanılacak birer merdiven hükmündedirler. Gizli kapaklı, kirli/alengirli işler bunlarla tutulmaz. Ama her türlü fedakarlığı yapmaya teşne olduklarından “harcanacak adam” olarak senaryodaki yerlerini alırlar. İş adam harcamaya gelince uyanıklar bir anda ortadan kaybolurlar. Olan yine bizim çocuklara olur.

Uyanıklar her devirde işlerini görürler, gördürürler, her devirde gemilerini yüzdürürler. Eyyamcıdırlar, günü kurtarmak onlar için yeterlidir. Kiminle iş tuttuklarının bir önemi yoktur, önemli olan hedefe ulaşmaktır. Hedefe ulaşmak için ise her yol mubahtır. Bunların kitabında dalkavukluk sevgi, rüşvet hediye, riyakarlık samimiyettir. Değerler ansiklopedilerinde “ilke”, “adalet” ve “hakperestlik” gibi maddeler bulunmaz.

Bizim evin danaları nimet paylaşımından istisna tutulmuşlardır. Uyanıklar nimet paylaşımı söz konusu olduğunda önce kendi kasalarını sonra da kendilerini büyütecek başka kasaları kollarlar. Evin danalarına dönüp bakmazlar. İş külfet paylaşmaya gelince her türlü külfet danaların sırtına sarılır. Ne de olsa bizim çocuklar bu kapıdan ayrılmazlar, bu “dava”nın yılmaz bekçileri olarak tekkeyi beklerler. E ne de olsa tekkeyi bekleyen çorbayı içer. Kebaplar ise uyanıkların masasına söylenmiştir. Her zaman olduğu gibi…

Uyanıklar bir tehlike sezdiklerinde pılı pırtıyı toplayıp sıvışırken, avanaklar bir anda kahraman kesilip kendilerini meydana atarlar. Dünyayı kurtaran adamların oğulları olarak aslanlar gibi çarpışırlar. Yardan, candan, serden ve her şeyden kolayca vazgeçen evin danaları bin bir türlü zorlukla zafer kazandıklarında meydanda hiç gözükmeyen uyanıklar bir anda ortaya çıkarlar ve zafere hem liderlik hem de önderlik ederler. Zaferi kazanmış olmanın verdiği gururla(!) büyük büyük nutuklar atarak kalabalıklara kahramanlık marşları söyletirler. Ama mikrofon her zaman olduğu gibi uyanıkların elindedir. Kalabalıklar büyük bir kakafoni içerisinde sadece bağırıp çağırırlar.

Büyük yükü sırtında taşıyan evin danaları için küçük iyilikler de düşünülmez değildir. Mesela kandillerde “kandil” simidi, bayramlarda “bayram şekeri” gibi büyük hatırlanmalar her zaman muteber gönül alma yöntemleridir. Öyle ya büyük yükleri omuzlamışlar ve büyük kahramanlıklar göstererek adlarını adeta tarihe yazdırmışlardır. Hatırlanmalarında yarar vardır. Hatırlanmasalar kendilerine ayıp edilmiş olur. Ha bizim evin danaları bir de cenazelerinde hatırlanırlar. Yasak savuşturmak kabilinden siyah takım elbiseli adamlar devasa siyah arabalarıyla cami önlerine teşrif buyururlar. Gözlerinde siyah güneş gözlükleri, ellerinde mikrofonlarla merhumun arkasından büyük büyük nutuklar atarak “davaya adanmışlığın ve dava insanı olmanın faziletlerinden bahsederler! Ne de olsa dava bir erini daha kaybetmiştir. Bu davaya bir değil bin er feda olsun. Devlet, millet var olsun, yaşasın uyanıkların iktidarı!