'EVET' Yolundaki Yaman tuzaklar!
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, dünkü grup toplantısında, fabrikatör ve diğer hayırcılardansa, Recep Tayyip Erdoğan'a "evet" dediklerini söyledi.
Konuşmasının bir başka yerinde de "15 Temmuz milattır." dedi.
Sayın Bahçeli'nin "yeni bir darbe girişimi"nden endişe ettiği açık.
Türkiye, "Evet" demezse, siyasi istikrarsızlık kapıda.
Sayın Bahçeli'nin " fabrikatör Takımı"na dikkat çekmesi boşuna değil.
Bu takımın medya organlarına baktığınızda, Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığında FETÖ takımının gerisinde kalmadıklarını, FETÖ ile mücadeleden istifade "hakimiyeti" ele geçirmek niyetinde olduklarını görüyorsunuz.
Çok açık;
TGRT Haber'de karşı karşıya geldiğimiz Fabrikatör'ün adamlarından birine "Bütün darbelere karşımısınız, 1960 darbecileri dahil bütün darbecilerin birer hain olduğunu kabul ediyor musunuz?" diye sordum.
"Hayır" karşılığını verdi:
"1960 ihtilali ve ihtilalcileri için bunu söyleyemem" dedi.
O darbeyi savundu!
FETÖ'NÜN İŞBİRLİĞİ ARAYIŞLARI
FETÖ her türlü işbirliğine açık bir yapı.
Recep Tayyip Erdoğan'ı yıkabilmek için yapmayacakları yok.
Araları uzun yıllardır bozuk gibi görünse de, "düşmanlık" ettikleri bir Dünya Lideri'ne karşı Doğu Perinçek takımı ile işbirliği arayışına girmekten çekinmeyecektir.
Şu anda zaten bir "hayır" yönlü ortaklıkları var.
FETÖ'nün omurgası yok, fabrikatör takımı da, "düşmanımın düşmanı dostumdur!" diyerek FETÖ ile kavgasını öteleyebilir.
Bu takım, seçimlerde varlık gösterebilmiş değil ama devletin "zinde" yapıları içinde çok derin uzantılarının olduğunu bu işlere kafa yoran herkes görüyor.
"Ergenekon" davalarının FETÖ tarafından görünen amacından saptırıldığı ve pekçok masumun kumpaslarla mahku00fbm ettirildiği malu00fbm.
Bununla birlikte, o süreçte bir "İttihatçı Darbe" gerçekleştirmeyi planlayanlar da oldu.
Bu hep oldu.
Milletin tercihlerini hiçe sayan bir "jakoben zihniyet" her vakit iş başında oldu.
FETÖ'nün yaptığı, bir olguyu kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktı.
Bu ihanet şebekesi Sayın Erdoğan'a "darbeyi engelliyoruz!" diyerek yaklaşırken, diğer tarafı da Erdoğan'a karşı kışkırttı.
Ortada kışkırtılmaya hazır yapılar vardı, Kenan Evren ruhu ayaktaydı ve FETÖ bunu kullandı.
Bu ruhun ortadan kalktığına, iki yüzyıllık ittihatçı zihniyetin bir anda "demokrasi aşığı" kesildiğine inanmak için sebep yok.
Köklü "ittihatçı" geleneğinin menfur amaçlarına ulaşamamasının yolu, siyasi istikrardan geçiyor.
Bu sistem, günün birinde mutlaka "1960 darbesini" hala destekleyen takıma aradığı fırsatı sunar.
İktidar kimde olursa olsun, millet iradesine dayanmalıdır.
Bunun da yolu, Cumhurbaşkanı'nın ilk defa doğrudan millet oyuyla seçilmesinden sonra "fiili" olarak uygulanmakta olan "Başkanlık Sistemi"nin hukuki hale gelmesidir.
Meseleyi Recep Tayyip Erdoğan'ın kişisel hırslarına bağlayanların söylediklerinin gerçekle en uzaktan yakından alakası yoktur.
Bunu Kemal Kılıçdaroğlu da farkında olmadan ifade etmektedir.
"Ey Recep Tayyip Erdoğan, bu sistemde ne istiyorsun da yapamıyorsun, Cumhurbaşkanlığı'ndan kaynaklanan yetkiler sende, hükümet çoğunluğu sende, istediğin kanunu çıkartabiliyorsun!" diyen bir adam, Sayın Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ni kendisi için istemediğini kabul ediyor demektir.
Öyle ya, madem istediğini yapabiliyor sistem değişikliğini niçin istesin?
Demek ki, mesele kişisel değil, mesele ülke meselesi, millet meselesi, beka meselesi!
FETÖ TAKTİKLERİNE DİKKAT!
Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nde milletin yüzde 50'sinden fazlasının desteğini alamayan aday başa gelemiyor.
AK Parti bile yüzde 50'nin üzerinde oy almayı garanti göremez.
CHP ve diğer partilerin oy destekleri bunun çok çok altında.
Demek oluyor ki, hangi siyasi görüş olursa olsun diğer kesimlerin de desteğini almak zorunda.
Bunun yolu da, "en iyi adayı" bulmaktan geçiyor.
"Her kesimden oy alabilecek" bir aday.
Bu sistem, kamplaşmaya mı yoksa uzlaşmaya mı hizmet eder?
Bunun böyle olduğunu bilen FETÖ ve FETÖ ile paralel hareket eden çevreler, millet iradesinin tecellisine, Türkiye'nin özlenen birlik, beraberlik ve uzlaşma havasına kavuşmasına mani olmak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar, koymayacaklardır.
Bugünlerde yaptıklarını bakın.
Kirli taktiklerine.
Bir yandan "İttihatçı takımı"yla paralel hareket ederken diğer yandan da kontrol ettikleri sosyal medya hesapları üzerinden "Kamudaki boşlukları birileri dolduruyor!" diyerek algı yönetiyorlar.
Rahmetli Erbakan Hoca'nın Başbakanlık'tan indirilmesi için darbecilerle işbirliği yapan bu takımın, Rahmetli Erbakan'ı istismarda da sınır tanımadığını görüyoruz.
Belki en fazla ülkücüleri mağdur eden FETÖ'cüler. Bunların büyük dava adamı Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun aziz hatırasını da alabildiğine istismar ettiklerini görüyoruz.
Bir de sosyal medya hesaplarından "Evet"çi kisvesiyle "Hayır"cılara hakaret edenleri görüyoruz.
Bunu yapıyorlar ki, "hayır"cılar gaza gelsin ve iyice bilensin.,
Bunların referandumdan istedikleri sonucu alamayacaklarını tam olarak gördüklerinde, "siyasi cinayetler" dahil her türlü melaneti yapabileceklerini söylemek, fazla iddialı bir değerlendirme olmaz.
Onun içinu2026
Bizu2026
"Yüzde yüz emin olmadığımız" çevrelerin söylemlerine asla itibar etmeyeceğiz.
"Bizim medya"ya sızmalar olabilir, oralarda yazanların, çizenlerin söylediklerini de akıl süzgecinden geçirerek değerlendireceğiz.
"Kışkırtıcı" yayınlarda bulunanları "ikaz" edeceğiz.
"Hayır"cılara topyekün "hain" damgasını vurmak, onların önde gelenlerinden bazılarına "hakaret etmek" amaca hizmet etmez.
Dikkatleri katlayalım.