Evet ABD, Türkiye’yi vurma hazırlığında
Geçen haftalarda yazdığım yazıda da belirtmiştim:
ABD, bizi vurmak için fırsat kolluyor. Bu söz üzerine, “NATO üyesiyiz, stratejik ortağız” ya da “ABD bizi neden vursun?” gibi içgüdü kaynaklı değerlendirmelerle yapacağınız itirazınızı anlıyorum, lâkin iddiamızın arkasındayız.
Yeni bir dünya kuruluyor; yaşanan gerginlikler, karşılıklı restleşmeler, sakin gibi görünse de sinir harbine dönüşen hamleler, kısacası olan biten ne varsa kurulacak bu yeni dünya ile ilgilidir.
NATO kendi üye ülkesini (Türkiye), onun kurucu liderini (M. Kemal Atatürk), o ülkenin mevcut liderini (Recep Tayyip Erdoğan) tatbikatta hedef ülke, hedef lider olarak gösteriyor. Bunlar, birilerinin sandığı gibi “sakarlık” ya da “bireysel hatalar” değildir. Yapılan densizlikler Türkiye’ye, “Yanımızdan ayrılmayı aklından geçirme, yoksa olanları görüyorsun” tehdididir.
Sadece NATO mu?
ABD Deniz Kuvvetleri hazırladığı kitapta Türkiye düşman ülke saflarında gösteriliyor. Ayrıca; ABD, terör örgütlerini üstümüze saldı hem de her türlü desteği bu terör örgütlerine vererek. Ancak bunun bir işe yaramadığını gördükten sonra nihai çare olarak bizzat kendisinin havadan Türkiye’ye caydırıcı, yeniden Türkiye’yi mandalığa razı edeceği bir saldırı hazırlığında olduğunu görmemek için kunduz olmak gerek.
ABD bizi mektuplarla tehdit ediyor:
“S-400’leri alma” diyor. ABD Başkan Yardımcısı, "NATO müttefikleri Doğu'dan silah alırken, ABD buna seyirci kalamaz" derken, bir başka yetkili, “Türkiye’nin S-400 alması halinde yaptırımlarımız F-35 ile sınırlı olmayacak” diyor.
Parasını verdiğimiz SİHA’ları vermiyor ABD
Patriot istiyoruz vermiyor,
Ruslar’ın S-400’leri hem kalite hem de imkanlar konusunda daha yararlı olduğu halde biz önce ABD’den Patriotları istedik onlar vermeye yanaşmadı.
Bu ABD bize, S-400 de alma, ben de Patriot vermeyeceğim, gökyüzünüz bomboş kalsın diyor.
Diyarbakırlıların deyişiyle;
Ma niye xeyrdir?
ABD tehdit ediyor
Bakınız, ABD Savunma Bakan Yardımcısı, Türkiye Milli Savunma Bakanlığına bir mektup göndererek Türkiye’yi S-400’leri almaması için adeta tehdit etti. Diplomatik geleneğe aykırı bir şekilde basına sızdırılan söz konusu mektup nezaket kurallarından uzak ve tehditlerle dolu.
60 yıllık müttefikine, stratejik ortağına parasını aldığı silahları vermeyen ABD bize “Başka yerden de silah alma yoksa…” diyor.
Yoksa ne?
İşte o yoksa sözcüğünün sonundaki üç noktanın yerine, “seni vururuz” yazıyor.
ABD ile yaşamakta olduğumuz kriz 1964-1974 krizlerine benzemez, o dönem Türkiye ABD için, ABD de Türkiye için olmazsa olmaz idi. Ancak her iki ülke için de o dönemin “zorunlu” şartları artık yoktur. Türkiye’nin Rusya tehdidi, iktisadi zorluklar ortadan kalkmıştır. Ama ABD Türkiye’yi kaybetmek istemez. Çünkü ABD tarafından kaybedilen Türkiye’nin bölgesinde ABD’nin manevra alanını daraltacak ittifaklar oluşturacağını çok iyi biliyor.
Dolayısıyla ABD, Türkiye’yi 60 yıl önceki teslimiyetçi konumuna getirmek için zorluyor. Tam bağımsızlık mücadelesi veren Türkiye de bu onursuz “teklife” direniyor. S-400’ler üzerinden ete kemiğe bürünen sorunun ana kaynağı, ABD Türkiye’nin Çin ile Rusya ile İran ile Asya hatta Avrasya ittifakına girmesini engelleme isteğidir.
Yeni paktlar kurulacak
5 yıl önce yazdığım gibi; yeniden kurulacak dünyada yeni paktlar, yeni ittifaklar kurulacak. Kartlar yeniden karılmaya başlandı ve bundan geri dönüş olmaz. ABD’yi tehditlere başvurmaya zorlayan durum işte budur.
Türkiye’yi kaybedecek bir ABD, Atlantik kıyılarında sörf yapmak zorunda kalacağını bildiği için Başkan Erdoğan’ın iktidardan düşmesini istiyor. Bunu başaramayacağını gören ABD son çare olarak tepemize bombalar yağdırmanın hazırlıklarını, planlarını yapıyor.
S-400’leri bunun için almalıyız.
Demiyorum aldık.
Evet, Başkan Erdoğan’ın üstüne basa basa, “Bakınız S-400’leri alacağız demiyorum, biz S-400’leri aldık” diyor.
Yani?
Yani ey ABD! sana karşı önlemlerimizi aldık, almaya devam ediyoruz.