Dolar (USD)
35.34
Euro (EUR)
36.43
Gram Altın
3019.32
BIST 100
9890.76
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Mart 2020

Evde kalmak, ölmekten kolay!

Econix araştırma şirketinin analizine göre;

Türkiye;

1-Sıkı davranırsa: Nisan sonunda artışları durdurulabilirse, Türkiye'de 30 Haziran 2020 tarihine kadar 52 bin 614 kişi hastalığa yakalanacak ve 2 bin 616 kişi ölecek.

2-Gevşek davranırsa: Mayıs sonunda artışlar durdurulabilirse, Haziran ayı sonuna kadar 183 bin 922 kişi hastalığa yakalanacak ve 9 bin 143 ölecek.

3-Gevşekten de öte gider, su koyarsak: Haziran sonuna kadar artışları durduramazsak, 30 Haziran 2020 tarihine kadar 3 milyon 705 bin 555 kişi hastalanacak, 184 bin 213 kişi ölecek.

Karar sizin.

Tercih sizin!

Haydi, nisan sonunda artışları durduralım.

Sabredelim, evde kalalım.

Evde kalmak, ölmekten kolay!

Kendinizi sokağa atmayın!

Hindistan'ın nüfusu 1850’lerde 250 milyon idi. İngilizler, Hindistan'ı sadece 20 bin İngiliz ile yönetiyorlardı.

İngilizlerin avantajı organize olmaları, tek yumruk olmuş olmalarıydı.

Düzenli olanlar yönetir.

Kuru kalabalıklar yönetilir.

Korona’ya karşı organize olabilirsek, kazanacağız.

Bu şu demek:

Her kafadan bir ses çıkmayacak.

Devlet evde oturun diyor.

Oturacağız!

Hatta devlete bunu söyletmeden, oturacağız.

Aklın yolu bir!

Salgın; evde gönüllü oturursak 2 haftada...

Kendimizi ısrarla sokağa atarsak, 12 haftada bitecek.

Başıbozukluk yaparsak 3 ay evde kalacağız.

Dükkanlar, çarşılar, pazarlar, tarlalar, işyerleri, 2 haftaya katlanamazken, 12 hafta kapalı kalacak.

Hem de asker zoruyla, dipçikle...

Şu ana kadar çok iyi götürdük.

Fransa, ABD ve İspanya’dan daha başarılıyız.

İtalya perişan.

Sabır, sebat, zafer!

İleri toplumlar kurallıdır, kurallarını kendileri koyar, hem de uyarlar.

Geri toplumlar kuralsızdırlar, dağınıktırlar.

Ey iman edenler! Sabredin. Sabırda düşmanlarınızı geçin.(Âli İmrân Suresi 2009)

“Din”ler, “Alternatif Tıp” değillerdir

Dindar insanların yüzük ve küpeleri ile kurulmuş bir TV kanalının dış haberler müdürü; “Korona dogmaları, yani dinleri darmadağın etti” diyor, özellikle İslam’a gönderme yapıyordu.

Kendince “Bilimin yüceliğine, dinlerin değersizliğine” birkaç gönderme yaptı.

O TV kanalı da, böyle insanlarla çalışarak, ilkesizliğe gönderme yapmış oluyordu.

Öncelikle; İslam dogma değildir.

Gece güneşi görmüyor oluşumuz, güneşi dogma yapmaz.

Güneş vardır.

İkinci olarak; dinler “Alternatif Tıp” değillerdir, salgın için sınanamazlar!

Semavi dinlerin böyle bir iddiaları da yoktur.

Dinlere “Tıp” görevi yükleyip, sonra da itham etmek, demagoji ve ajitasyon amaçlıdır.

Balıktan ağaca çıkmasını isteyemezsiniz.

Türk eğitim sistemine, Tanzimat döneminden itibaren pozitivizm, materyalizm virüsü bulaşmış, hâla da temizlenememiştir.

Eğitim sistemimiz, çoğumuza, bilim ve İslam’ı zıt kutuplar olarak algılatmaktadır.

Bu algı, biz farkında olmadan subliminal olarak biteviye beynimize yükleniyor.

Türk insanı farkında dahi olmadan, bu algının, bu operasyonun hedefi, kurbanı oluyor.

Tam aksine; İslam, bilimin havası ve suyu gibidir.

Bilim tarihine damga vuran, Harizmi, Biruni, Rüşd, Cabir, Hazm, Razi, Yakubi, Arabi, İbn Sina, Yakuti, Heysem, Taberi, Zahravi gibi bilim yıdızlarını, “İslam”, bilim dünyasına kazandırmıştır.

Günümüz Müslümanlarının durumu mu?

İslam’ı bağlamaz.