Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.13
Gram Altın
2966.43
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Ekim 2022

​Ev hanımlarına emeklilik… Beka meselesi!

“Aile” Bakanı Derya Yanık yakın zamanlarda bir “tehlike”ye dikkat çekmişti, “Kıta Avrupası’ndan bile dört, beş kat hızlı yaşlanıyoruz!” diyerek.

S.O.S.!

Hani nüfusumuzun genç olmasıyla övünüp dururuz ya…

Hızla yaşlanan Kıta Avrupası’ndan bile hızlı, hem de öyle böyle değil; dört, beş kat hızlı yaşlandığımıza göre, bu büyük gücümüz çok yakında elimizden çıkacak demektir.

Sayın “Aile” Bakanı öyle diyor;

Avrupa'nın 100-120 yılda yaşadığı yaşlanma hızını Türkiye'nin 20-25 yılda tamamlayacağına” vurgu yapmak suretiyle.

Bir de, “Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘en az 3 çocuk’ tavsiyesinin arkasında çok ciddi bir araştırma var.” hatırlatmasında bulunuyor Sayın “Aile” Bakanı.

(Kaynak:Anadolu Ajansı)

*

Tehlike büyük yani, çok büyük!

Nüfusumuzun Kıta Avrupası’ndan bile dört, beş kat hızlı yaşlanması az buz tehlike midir Allah aşkına?

Sıkıntı çok büyük, çok!

Peki ne yapmak lâzım?

Sayın “Aile” Bakanı onu da söylemiş.

Çare” faslındaki cümlesi aynen şöyle:

“Huzurevlerine, yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezlerine daha çok ihtiyacımız olacak.” !

Bir de şu cümlesini unutmamak lâzım Sayın “Aile” Bakanı’nın:

“Bu konuda (nüfusun büyük bir hızla yaşlanması konusunda)

geri döndürülemez ölçeği geçtik!”

*

Yani, bu iş bitmiş oluyor; nüfusumuz baş döndürücü bir hızla yaşlanmaya devam edecek.

Ne yapacağız bu durumda?

Huzur evlerinin, yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezlerinin sayısını hızla arttıracağız!

Çare bu!

Ne bileyim, epeyce yaşlandım ya….

Bende de “Ey Serdar, sen de huzur evine bırakılmaya şimdiden hazırlan!” duygusunu oluşturuyor, Sayın “Aile” Bakanı’nın bu söylemi.

*

İşte, burada oturmuş, “Ailemiz nasıl kurtulur?” üzerine kafa patlatıyoruz.

Katıldığımız televizyon programlarında, meseleyi bir şekilde “Anadolu Ailesi”ne getiriyor, “Boşanmalar artıyor, evlenmeler azalıyor, Anadolu Ailesi hızla tükeniyor!” diyoruz…

Ah, “En az 3 çocuk” meselesi.

Evlenme çağına gelmiş gençlere soruyorum; “En az 3 çocuk Allah’ın izniyle” diyenlerin oranı ihmal edilebilecek kadar düşük.

“Evlenip de başıma dert mi alayım!” diyenlerin oranı ise, maalesef hayli yüksek!..

Geçim endişesi var, güven bunalımı var, “Ya süresiz nafaka derdi çıkarsa başıma?” korkusu var…

Var oğlu var!

Çevremde, birçok “boşanmış” ya da “boşanmakta olan” aile görüyorum.

Hani, hep “beka meselesi” diyoruz ya, gayet haklı ve isabetli olarak…

Aile meselesi, beka meselesi değil mi?

Nüfusumuz Kıta Avrupası’ndan bile 4-5 kat hızlı yaşlanıyorsa, boşanma sayıları hızla artıyorsa ve evliliği “başa dert” olarak görenlerin oranı da, böyle, hızla artıyorsa nasıl çıkacağız bu işin içinden?

Daha çok “huzur evi” yaparak mı?

*

Ben “İş bitti arkadaş, bu kadar çok olumsuzluk ve bu kadar çok saldırı varken Anadolu Ailesi’nin bitişini engelleyemeyiz!” yollu lâflara asla katılmıyorum.

Yani, bunu kabullenmeye asla razı olmuyorum.

Bir şeyler yapmak gerekiyor; Batı’dan alınma yuva yıkıcı mevzuat maddelerine son verilmesi için çok daha fazla kamuoyu baskısı meydana getirmek…

Yuva yıkıcı “sözde kadın programları” ile daha fazla mücadele etmek…

İmkânı olanları daha fazla çocuk sahibi olmaya teşvik etmek…

“Köye dönüş”ün önünü tıkayan uygulamalara son verilmesi ve köye dönüşlerin teşvik edilmesi için kamuoyu oluşturmak…

Okullarda, “Anadolu Ailesi”ni çok daha fazla anlatmak, “Anadolu Ailesi”nin güzelliklerini sık sık vurgulamak…

Femi-faşizm ile çok daha fazla mücadele etmek…

Eşcinsellik propagandalarına çok daha fazla karşı çıkmak…

Kadın ile erkeği birbirlerine karşı silahlandıran; kadın ve erkeği bir elmanın iki yarısı gibi değil de, “birbirlerine düşman gibi” gören zihniyete karşı çıkmak…

Gibi gibi….

Bir şeyler yapmamız gerekiyor, çok daha fazla şeyler!..

***

Ev Hanımlarına Emeklilik

Israrla üzerinde durduğum “Ev Hanımına Emeklilik Hakkı” teklifi, “Anadolu Ailesi”ndeki erimeyi bir nebze olsun durdurmaya matuf….

Hayli vakittir diyorum ki, evlilikte 25 yılı doldurmuş ev hanımlarına “Emeklilik İmkânı” getirilsin.

Düşük gelirli hanelerde her ay sigorta primi ödeme imkânı bulunmadığı için sigortalı olamayan nice ev hanımı var.

Bu hanımefendiler, ücreti mukabili bir yerde çalışmıyorlar.

“Emek vermek” ise…

Bu ülkeye, bu topluma, Memleket’in temeli olan Anadolu Ailesi’ne hepimizden fazla “emek” veriyorlar.

“Saçımı süpürge ettim!” diyor ya bazıları, çok doğru.

Bir işte maaşlı olarak çalışanların tatilleri, izinleri oluyor ama bu hanımefendiler 365 gün 6 saat emek veriyor yuvalarına, çocuklarına…

Onların o müşfik elleri, evi “yuva” yapıyor, huzura kavuşturuyor.

Anne sevgi ve ilgisiyle büyütülen çocuklardan oluşan “huzurlu toplum”un temellerini atıyor Ev Hanımları.

Elbette isteyen hanımefendi maaşlı olarak bir işte çalışabilir, üstelik bazı alanlarda kadın emeği olmazsa olmaz..

Burası böyle diye…

“Her hanımefendi eve para getirmeye mecbur” mu edilmeli!..

Sabahın köründe yanlarında çocuklar sokaklarda yürüyen hanımefendileri görüyorum.

Bizim buralarda da var.

Çocukları okullarına bırakıp işe yetişiyorlarmış…

Tıklım tıklım otobüslerde, gidiş dönüş yol çilesi…

Akşam yorgun argın eve gel, ev işleriyle ilgilen, çoluk çocukla ilgilen…

Artık ne kadar ilgilenebilirsen!..

Büyük bir bölümü, “Hem evin geçimine katkım olsun, hem de prim günüm, yaşım dolsun da emekli olayım.” diye çalışıyor Hanımefendilerin.

Ve kazandıklarının çoğu da giyim-kuşama gidiyor!..

*

Ben diyorum ki,

İsteyen ücret mukabili bir işte çalışsın…

İstemeyen buna mecbur edilmesin!

Erkeklerin büyük bir bölümü hem ev geçindirmekle hem de “eşleri için sigorta primi yatırmakla” başa çıkamaz...

Devlet, evlilikte 25 yılı dolduran ev hanımlarına “emeklilik imkânı” getirsin.

İşte size uzun evlilikleri teşvik etmenin yollarından biri!

Yaş sınırı olarak da, “50” dersiniz, erken emeklilik meselesi de ortadan kalkar!

Verilecek olan asgari ücretin altındaki bir emekli maaşı, talep edilen...

Hanımefendi o maaşı götürüp Paris’te harcayacak değil…

Yine evin ihtiyaçları için kullanacak ve emekli maaşı Türkiye'de kalacak.

*

Bu konuda farklı siyasi gruplardan teklifler vardı.

Son olarak HÜDA-PAR gündemine aldı bu yöndeki bir teklifi.

Genel Başkan Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu kamuoyuna açıkladı, çok da iyi yaptı.

*

Biz de tekrar tekrar gündeme taşıyoruz işte, “Anadolu Ailesi” bitmesin diye!