Europa Versus Eu
Avrupa Birliği, 18 yıl arayla Avrupa’da
yaşanan ve 100 milyon insanın katledildiği 2 büyük savaşın kalıntılarından doğmuştu.
Bu yıkımdan sonra Schuman Deklarasyonu ile birlikte Avrupalılar;
1951’de Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu,
1957’de Avrupa Ekonomik Topluluğu ve nihayet Avrupa Birliği dedikleri yeni bir
dünya kurdular.
Doğrusu gıpta ile seyrettiğimiz bu “zoraki”
birliğin uzun ömürlü olmayacağını biliyorduk.
Gecikmedi hatta Covid-19 bu dağılmayı erkene
aldı diyebiliriz zira geçen yıl baş gösteren pandemide Türkiye Avrupalılara
tıbbi malzemeleri ücretsiz gönderirken, modern ve medeni Avrupalılar
birbirinden maske, dezenfektan, battaniye çalıyor, sonra bu çalıntı malzemeleri
kullanılmış olanları ile birlikte birbirlerine satıyorlardı.
Dedik ya;
Avrupa Birliği korku üzerine bina edilmiş,
birbirine düşman, birbirini tehdit gören devletlerin kurduğu bir birlikti. Bu
endişelerle kurulan birliğin yine aynı endişelerden dolayı dağılmasını
yadırgamamak gerek.
Avrupa aslına mı rücu ediyor?
Son günlerde İtalyan kadın siyasetçinin
konuşmasını dinlemişsiniz:
“Bize ders vermeye kalkışma Macron!” diye inletmişti salonu.
Aslında o konuşma yeni değil, 2019 yılına ait.
Başbakan Yardımcısı Luigi Di Maio da İtalya
Temsilciler Meclisi Üyesi Giorgia Meloni de Fransa Cumhurbaşkanı Macron'a
seslenmişlerdi: “Bugün bazı insanlar Afrika'dan göç ederek ayrılıyorsa bunun
nedeni başta Fransa olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinin onlarca Afrika ülkesini
sürekli sömürmesidir... Fransa'nın nükleer reaktörleri için kullandığı
uranyumun yüzde 30'unu Nijer'den çıkarıyor ve hal böyleyken Nijer nüfusunun
yüzde 90'ı elektriksiz. Bize ders vermeye kalkma Macron!"
Olayın öncesini hatırlamaz isek İtalyanların
son çıkışlarının nedenini anlayamayız.
Meselenin evveliyatı var. Gelin sadece üç yıl
geriden alalım.
Öncelikle Macron’un, siyaseti bırakan Alman
Şansölyesi Merkel’den boşalacak AB liderliğine hazırlanması İtalya’da iktidar
olan sağcı koalisyonu rahatsız ediyor. Zira Fransa ve bazı AB ülkeleri “Avrupacılık”
karşıtı bu popülist sağcı ortakların İtalya’da iktidar olmalarını istemiyordu. Ayrıca;
Libya sorununda Fransa ile karşı karşıya
gelen İtalya, ulusal bütçesinin AB içinde kriz sebebi olmasını da Fransa’nın
İtalya karşıtı hasmane tutumuna bağlıyor.
İki ülke yöneticileri önceleri üstü kapalı
açıklamalar yaparken Fransa Cumhurbaşkanı E. Macron, “Avrupa'da popülist
siyaset yapanlar var ve bunlar cüzzamlılar gibi yayılıyor, tekrar ortaya
çıkmalarının imkansız olarak görüldüğü ülkelerde bile…" demişti.
Bu açıklamanın kendilerine yönelik olduğunu
anlayan İtalyan bakanlar derhal karşılık verdi, ortalık gerildi ve Fransa 2.
Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez İtalya’da görevli Büyükelçisini geri çağırdı.
“Macron’un kendisidir cüzzamlı” karşılığından sonra İtalya Başbakan
Yardımcısı Salvini, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ülkesine
yönelik eleştirilerine cevap vererek, "Macron’dan hukuk ve insanlık
üzerine ders almayacağız. Geçen aylarda kendisi İtalya ile sınırı kapatarak 50
binden fazla göçmeni, en önemlisi de kadın ve çocukları geri çevirdi.”
dedi.
İtalya Başbakanı Conte ise tartışmayı farklı
ve can alıcı bir yerden sürdürdü: "Fransa'nın BM Güvenlik Konseyindeki
koltuğu AB'ye verilmeli. Eğer Fransa BM Güvenlik Konseyindeki yerini
kullanılabilir bir hale getirmek istiyorsa bunu konuşalım ve Avrupa bağlamında
yapalım." demişti.
Ortalık toz-duman olmuş, herkes Fransa’nın
vereceği cevabı merak ediyordu. Bekleyiş fazla sürmedi. Macron, gittiği
Mısır’da, "İtalyanlar çok büyük bir halk ve bizim dostumuz. Onlar
tarihine yakışan liderler hak ediyor." diyerek, alenen İtalyan hükûmet yetkililerinin “liyakatsiz ve çapsız”
olduklarını söylemişti.
Bitmedi,
İtalyanlara bir cevap da Fransa'nın Avrupa
Birliği Bakanı Nathalie Loiseau’dan gelmişti: "Anlamsız açıklamalar.
'Kim daha aptal' diye yarışma yapmak istemiyoruz. İtalya ile yapacak çok işimiz
var ve bunları yapmaya devam etmek istiyoruz."
Şimdilik durum böyle ama krizin devam edeceğini
bekliyoruz;
Sportif faaliyetlere yansıyan ayrışmalara dikkat etmek lazım çünkü bu adım yeni bir Avrupa’nın hazırlığıdır. Fransa ve Almanya’nın İngiltere, İtalya ve İspanya’dan farklı kulvarda yer almalarını da “Önemli notlar!” arasına almak lazım.