Etnisite tutmadı mezhep ayrımcılığı verelim!
Berkin Elvan'ın ailesinin son açıklaması meselenin kısa bir özeti. Kurulan tezgahı işin başında göremeyen aile, çocukları üzerinden oluşturulan kan akıtma şehvetini, arka plandaki derin kurguyu yeni fark etmiş görünüyor:
"Tertemiz duygularıyla ayrım gözetmeksizin insanların acılarını sahiplenenler, destek olanlar, adaletsizliğe, hukuksuzluğa tertemiz duygularıyla karşı çıkan dostların her zaman başımızın üstünde yeri vardır. bunun dışında kalanların görüşüne saygı duymuyoruz artık...
Saygı duymadıklarımız için Berkin, Ceylan, Uğur, Nihat, Burak, Yasin, Mehmet Kiraz, Bahtiyar, Şafak sadece bir sonraki ölüm olana kadar geçerli gündem ve siyaset malzemesidir. Yeni ölümler, yeni gündemler... İsimler ölüp gider. Onlar için önemli olan sadece ölenin siyasi kimliği, o yoksa etnik kimliği, o da tutmazsa mezhebi..."
Elvan ailesinin bu sözleri, ülkemizin içerisine çekilmek istendiği kaosun, oluşturulmak istenen bölünmenin nasıl bir iştiha ile memleket evlatlarının kanlarıyla beslendiğinin -tecrübeyle sınanmış- irfan haliyle ifadesi aslında...
İç ve dış mihrakların kurduğu "kolektif işbirlik platformu" seçimle gelmiş iktidarın zerrelerine cebren ve hile ile sirayet etmiş post/dostmodern darbeseverlerin hevesleri kursaklarında kaldığından beridir taarruzunu artırmış durumda.
Gezi kalkışmasıyla, 17-25 Aralık darbe girişimiyle somutlaştırılan girişim ve karşılaşılan başarısızlık, yenilen güreşçinin hevesine benzer saldırıları da bereberinde getiriyor. 7 Haziran seçimleri sürecinde yeni bir atraksiyona geçen iç ve dış mihrakların tezgahları ülkede huzuru bozma, kaos oluşturma, birlik ve beraberliği bozma amaçları üzerinden seçim sonuçlarına dahletmeye çalışıyor.
Savcının şehit edildiği gün tüm ülkede elektriklerin kesilmesi, şöhretli bir zat lehine masonluk belgeleri, devlet vesikalarının yayınlanmasına ara verdirmesi kadar ilintili! KPSS'de kopya soruşturmasının zirvede olduğu bir dönem yapılan bu resetlemenin birçoğumuz için anlamlı bulunacağına da şüphemiz yok!
Gezi olaylarında sokaklarda terör estiren kanlı bir örgütün hiçbir yaptırıma maruz kalmaması ünlemimizi bir kenarda tutalım; savcının şehit edilmesi sonrası harekete geçen polisin yaptığı operasyonlardan ilginç sonuçlar çıkıyor. Aslında buna ilginç değil tahmin edilen demek daha mantıklı olacaktır ya neyse...
Kanlı terör örgütü DHKP-C'ye yönelik Okmeydanı'ndaki İdil Kültür Merkezi'ne yapılan operasyonda aralarında bir de İngiliz'in bulunduğu 30 kişi gözaltına alındı. Bunun Almanya doğumlu Polonya kökenli İngiliz vatandaşı Stephan Shak Kacynski olduğu öğrenildi. İstihbarat birimleri tarafından takip edilen ve Alman Gizli Servisi BND ile irtibatlı olduğu ortaya çıkan Kacynski'nin serbest gazetecilik yaptığı(!) bildirildi. Kacynski'nin ayrıca Çağlayan saldırısını planlayan isim olduğu belirlendi.
Alman istihbaratı için çalışan bu İngiliz'in yıllardır söz konusu örgütün eylemlerini planladığı ve bu kanlı terör eylemini İngiliz-Alman ortaklığıyla uyguladığı ifade edildi. Emniyet ve MİT'e göre Alman ajanı, DHKP-C üzerinden yapılacak terör eylemleri ile halkta panik oluşturarak seçim sonuçlarını etkileme talimatını getirdi.
Barış sürecinin sonuca doğru ilerlemesiyle birlikte bazı odakların devreye soktukları bu örgütün Suriye'de bir silahlı eğitim kampı kurmak için PYD ve Barzani ile görüştüğü belirtiliyor. Örgütün, atılım yılı ilan ettiği 2013'den bu yana bol miktarda mühimmet ve silah aldığı da biliniyor.
Barış sürecinde radikal ilerlemeler sağlanması, sürecin kararlılıkla ilerlemesi sonrası ülkede kaos oluşturma ve bundan siyasi, politik, stratejik rant elde etme kurgusu yapan iç ve dış odakların yeni piyon olarak bu örgütü kullanmaya çalıştıklarına şüphe yok. Bu şüphede tek sanığın dış kaynaklar olmadığı bunun iç lobi/merkezlerin ittifakıyla palazlandığı da aşikar.
Ülke üzerinde bilumum odaklar aracılığıyla oynanmak istenen senaryonun ana figürünün Alevi-Sünni çatışması olduğu hiç kimse için gizli değil. Konu uzmanlarının görsel ve yazılı basında bu konuya defaatle dikkat çekmelerine rağmen çözüm ve senaryonun engellenmesi açısından somut önerileri sunamamaları büyük bir eksiklik.
Halk soğukkanlılığını koruyarak, oyunlara/tezgaha gelmeden böyle bir ayrım senaryosunun oyuncağı olmamalı. Duyarlı ve bilinçli vatandaşlarımızın ülkemiz üzerindeki büyük oyunu görüp akıl ve sağduyu ile yaklaşmaları kötü emelli oyun kurucuların bombalarını ellerinde patlatacaktır. Geçmişteki kötü tecrübelerimiz mezhep ve etnisite üzerinden temellendirilmeye çalışılan kötü senaryoların bozulmasına yetecek kadar argümanla dolu değil midir zaten?