Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 Eylül 2022

​Etlik Şehir Hastanesi

Hastaneleri çok iyi bilirim, zira ömrümün büyük bölümü oralarda geçti.

Bizi büyüten merhume yaşlı akrabalarımız sürekli Haseki Hastanesi’ne komşu evde otururlardı.

Hep hastaydı her ikisi de, bir gün değilse, ertesi gün mutlaka Haseki’ye giderdik.

Oralardaki doktorların, hemşirelerin yarısına yakını beni tanırdı.

Bakıldığım ev ilaç doluydu, en büyük zevklerimden biri prospektüs okumaktı; ilaçların endikasyonlarını, kontrendikasyonlarını, kullanım dozlarını ezberime alırdım, belki de bu sayede okuduğumu aklımda tutma kabiliyetim çok gelişmişti.

O yıllarda, hastanelerin durumlarını tahmin edersiniz; her giden hastalığı artmış olarak geri dönerdi.

Hani denir ya, “Allah muhtaç etmesin, eksikliğini de göstermesin.”

Biraz büyüdüğümde, Almanya’dan gelen Merhume Anneannem çok hasta oldu, bir ayı aşkın süre Haseki’nin çok yakınındaki Vatan Hastanesi’nde yattı.

O günlerin neredeyse tamamını hastanede geçirdim.

Bir süre sonra, Rahmetli Babam Türkiye’ye kesin dönüş yaptı.

“Bakın, benim de babam var!” diye etrafa hava atarken, sırt ağrıları başladı.

SSK hastanelerine gitti geldi, SSK doktorları “kas ağrısı” teşhisiyle, merhem verip durdular.

Meğer yanlış teşhismiş, tümör varmış ve dördünce evreye gelmiş hastalık.

Bir gün yere yığıldı kaldı, bacakları tutmaz oldu.

Hemen Samatya Hastanesi Acil’e koştuk; Babam acıdan inliyor, görevliler ilgilenmiyor…

Bir ikisine saldırma noktasına geldim.

Nihayet baktılar.

Cerrahpaşa’ya gönderdiler.

Orada, bakıldı edildi.

“Yatması lâzım ama yatacağı yer yok, her yer dolu” dediler.

Hastane hastane dolaştık, Merhum Babam acılar içinde inlerken…

En sonunda SSK Okmeydanı Hastanesi’ne gittik.

Oraya da almıyorlardı.

Merhume Üvey Annem ağladı, bayıldı.

Bir merhametli doktor halimize acıdı.

Yatışımızı yaptırdı.

Koğuş nizamı bir yerdi.

Torpilliler için ayrılmış bir oda vardı.

Orada hatırı sayılır bir politikacının babası yatıyordu, tek kişilik, televizyonlu, buzdolaplı, tuvalet banyolu mekân.

Biz 12 kişinin bir arada kaldığı odada,ya da koğuşta.

Şartlar çok kötü, inleyen inleyene…

Personel yetişemiyor, hastaları bizler sedyelere yükleyip çekimlere, kemoterapilere götürüyoruz.

Durumlar berbat, tuvaletler berbat.

*

Doktorun biri çağırıyor aylar sonra bizi.

Çatık kaşıyla, “Babanın tedavisi yok, eve götürünün onu. Hemen çıkış yapmanız gerekiyor. Hasta var sizin yatağı bekleyen!” diyor.

“Bu ne acele, insan bu, hayvana bile böyle davranılmaz!” diye çıkışıyorum.

“Polis çağırırım!” diyor.

Merhume Üvey Annem, “Gel, bir de bu işlerle uğraşmayalım!” diye beni çekiştiriyor.

İçimde kalıyor acım ve öfkem.

Aşağıya iniyorum.

Babamın yattığı yere.

Başında hakikaten de tekerlekli sandalye üzerinde oturan ve acıdan inleyen bir hasta bekliyor.

Babam kalkacak ki, o yatacak!

Ambulans arıyorum, yok!..

Halamı arıyorum, “Gel yardım et!” diye.

Uzakta oturuyor, gelmesi hayli vakit alacak…

Uğraş didin, bir yerden ambulans ayarlıyorum, onun da gelmesi hayli vakit alacak…

Bu arada personel sıkıştırıyor, Merhum Babam’ın yatağının başında inleyerek bekleyen hasta ve yakınları sıkıştırıyor.

Babamın belden aşağısı tutmuyor.

Ağrıları çok, inliyor.

Akşam üstüne kadar, fırça yiyerek kalıyoruz orada.

Ambulans geliyor, koğuştan kurtuluyoruz.

*

Böyle böyle, yıllar yılı hastaneler işte…

Merhum Babam 1987’nin Şubatı’nda vefat etti.

O günlerdeki hastaneler…

*

Sonrası var, birçok akraba var hastanelerde yatan.

Ben genellikle oralarda.

İşte son olarak Merhum Enes Evlâdımız’ın kanser süreci ve vefatı.

Şimdi de, hastamız eksik değil şükürler olsun.

Bugün Etlik Şehir Hastanesi açılıyor ya…

Bir gün öncesinden dolaştım; Bilkent’teki Ankara Şehir Hastanesi gibi, dev sağlık sağlık tesisi.

Merhum Enes, önce GATA’da, ardından Ankara’daki Şehir Hastanesi’nde yatmış, orada vefat etmişti.

Aylar boyunca hastanede kalmıştık yine.

Eski dönemlerle kıyaslanabilir gibi değil, Anadolu’nun dört bir yanından gelen hastalar ve yakınlarının “eski vakitlere” dair acı hatıralarını dinledim oralarda.

Türkiye nereden nereye gelmiş…

Bunu yaşayanlar kıyas edebiliyor.

Bugün de birçok problem var, randevularda tıkanmalar var, tıp fakülteleri öğrencilerinin “cerrah olmak istemedikleri” söyleniyor…

Sağlık personeli ile hasta ve hasta yakınları sık sık karşı karşıya geliyor.

Biz “empati” çağrısında bulunuyoruz…

Problemleri biz de görüyoruz, yaşıyoruz.

Bunlar oluyor, düzeltilmesi şart.

Lâkin…

Bugün, eskisiyle kıyas kabul etmeyecek ölçüde ilerledi sağlık hizmetleri.

Sağlıkta karşılıklı hoyrat tavırlar, şiddet olayları bugün de var, ama yaşayanlar bilir eskiden çok daha sıkıntılıydı bu işler.

Geceden sıralara girilir, sıra numarası alınırdı.

Kuyruklar hiç bitmezdi, ilaçların çoğunu semtteki eczaneden alamazdınız, önünde uzun kuyrukların oluştuğu hastane eczanelerine mahkûm olurdunuz.

Hastanelerde soru soracak olsanız, yüzde 99 ihtimalle azar işitirdiniz.

Bugün, bunları aşmak için tedbirler alınmış.

Mesela,

Bilkent’teki Ankara Şehir Hastanesi’nde koridorlara görevliler koymuşlar, “adres” göstermek için.

Basit bir uygulama ama düşünmek ve hayata geçirmek gerek.

Dönelim düne…

GÖZ ALABİLDİĞİNE HASTANE!

Etlik Şehir Hastanesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın öncülüğünde açıldı.

Biz oralardaydık.

Her yer çok kalabalık.

Açılış merasimine ilgi çok büyük.

Muazzam bir tesis.

Ağırlıklı olarak “alt ve alt orta gelir grubu”ndaki vatandaşlarımızın ikamet ettikleri Keçiören İlçesi’nde.

Buralar için çok önemli, dar gelirlilerin ikamet ettiği bir bölgede, dedik ya…

Çevre illerden gelecekler var, Allah düşürmesin eksikliğini de göstermesin.

Bilkent’teki Ankara Şehir Hastanesi hayli yoğundu, iş yükü çok ağırlaşmıştı, Başkent’e ve Türkiye’nin dört bir yanına hizmet vermekte zorlanıyordu.

Etlik Şehir Hastanesi yükü azaltır mutlaka.

Bazı hastanelerin Etlik Şehir Hastanesi’nin hizmete girmesinden dolayı kapatılacağı, dolayısıyla hastaların mağdur edileceği iddiası vardı.

Sayın Bakan, bu iddiaların doğru olmadığını söyledi.

Umarız geçiş döneminde, Hastane'nin oturma, yerleşme sürecinde büyük aksaklıklar olmaz.

Hastaneyi dolaşırken, bu işlerin ne kadar zorlu, ne kadar büyük işler olduğunu görüyorsunuz.

Göz alabildiğine Hastane; 8 hastaneden oluşan bir bütün.

Toplam alanı 1.022.725 metrekare,
Toplam kapalı alan: 1.145.129 metrekare,
Toplam yatak kapasitesi: 4.050,
1000 poliklinik,
125 ameliyathane,
691 yoğun bakım yatağı,
3.359 servis yatağı,
-Türkiye’nin en büyük kronik yara bakım merkezi,
-Ankara’nın en kapsamlı klinik araştırma merkezi,
-Ankara’nın ilk ve tek hibrit ameliyathanesi,
-Ankara’nın en büyük hiperbarik oksijen tedavisi merkezi,
-Ankara’nın en büyük uyku bozukluğu tanı ve tedavi merkezi,
-Kamu hastanelerindeki tek otizm merkezi,

Göz alabildiğine hastane.

*

Hayırlı olsun.

Rabbim bütün hastalarımıza şifa versin.

Hastaneler benim ikinci evim.

Etlik Şehir Hastanesi’ne de sık sık gelecek gibiyim!