Esnafın sesine kulak vermek ya da vermemek!..
MİLAT’ın büyük bir sıkıntı alanına işaret eden “Esnaf Entübe” başlıklı haberi büyük ilgi gördü. Birçok okuyucumuz aradı.
MİLAT’a emek veren herkese, duyarlılıklarından dolayı teşekkürlerini iletmemi istedi.
“Hükümet’in, pandemi (Benim ifademle, plandemi) ortamından etkilenen esnaf için önemli destek paketleri açıkladığı” hatırlatmasının yapıldığı haberde, sıkıntının buna rağmen gittikçe büyüdüğü ifade ediliyordu.
Bir dokun bin ah işit.
MİLAT’ın “sıkı” okuyucularının kahir ekseriyeti dar gelirlidir.
Esnafın yakından tâkip edenleri de, ağırlıklı olarak bu sınıftandır.
Bundan dolayı da, bu kesimin verdiği “ayakta durabilme” mücadelesine en fazla dikkat çekmesi beklenen gazetelerden biri de MİLAT’tır.
MİLAT, esnafın sıkıntılarını “birebir yaşadığı için” çok iyi bilmektedir.
Türkiye’nin “büyük kaynaklara hükmeden” medya grupları, sokaktaki vatandaşın dertleriyle pek ilgilenmez.
İnsanımızın günlük hayatında karşılığı olmayan “balon” gündem maddeleri üzerinden atışır, çekişir, ilgili yerlere “selâm” çakarlar.
Sokaktaki vatandaş için sıkıntısını duyurabilmenin, ilgililere seslenebilmenin yolları son derece kısıtlıdır.
“Bilgi ve malzeme kirliliği”, garip gurebanın üç beş takipçili hesaplarla aşamayacağı kadar kesiftir.
Bundan dolayı da, “vatandaşın derdine” dikkat çeken haberler, yazılar ilgiyle karşılanır.
MİLAT gibi, “Doğrunun hakkını teslim eden, yanlış yapıldığında da, muhatabı kim olursa olsun ikaz etmeyi vazife bilen” medya organlarının “sokaktaki vatandaşa” tercüman olması çok mühimdir.
Bazı gazete ve televizyonların, memleket için iyi olan ne varsa karşı çıktıkları, ülkenin dibine “dinamitler yerleştirmekten” başka dertlerinin olmadığı çok iyi bilinmektedir.
Onun için oralardaki haberler, yazılar, “Maksatları belli!” denilerek göz ardı edilebilmektedir.
Esnaftan gelen mesajlar da bu yöndedir.
Bendenize, “Sizin gibi 28 Şubat karanlığı ile mücadele etmiş ve her dönemde bizim yanımızda yer almış kardeşlerimizin dertlerimizle ilgilenmesinden ziyadesiyle memnuniyet duyuyoruz. Sizin ikazlarınıza çok ihtiyaç var!” çerçeveli mesajlar yağmaktadır.
Esnaf’ın derdinden girdik, oradan devam edelim müsaadenizle yazıya:
Evet, esnafta büyük sıkıntı var.
Plân/demi tedbirleri birbirini takip ederken…
Dükkânını güç belâ döndürmeye çalışan esnafın, MİLAT’ın haberinde belirtildiği üzere “ENTÜBE” olduğunu, duymamak için gözleri ve kulakları tıkamak, “elit ilişkiler ağında” kaybolmak gerek.
Birçok esnafın, mecburen “banka kredisi çekmeye yöneldiğini” ancak, “durumu iyi olmadığı”, “borcunu ödeyeceğine” dair yeterince “güvence veremediği” için sonuca ulaşamadığını görüyoruz.
“Para tâcirleri”, “paraya ihtiyaç duymayana” ya da “çok fazla paraya ihtiyaç duyana” destek veriyorlar.
“Yoğun bakımdaki” hastanın “her an ölebileceğini” göz önünde bulunduran “para tâcirleri”, “acı reçete” için kendilerine gelenlere “hayır” karşılığını veriyor.
İyice sıkışan esnaflardan bazılarının, “gayri resmi tefecilere” yöneldikleri de, duyarken acı çektiğimiz gerçeklerden.
Bu seslere kulak verelim!
BİZE ulaşan esnafların kahir ekseriyeti, ülkenin önemli atımlarına tam destek veriyor.
Özellikle “sınır ötesi operasyonlarımızı”, bağımlılıktan kurtarmayı vaat eden “savunma hamlelerini, doğalgaz arama çalışmalarını”, sosyal medyadaki mütevazi hesaplarından desteklediklerini bildiğimiz vatan evlâtları bunlar.
Bugüne kadar siyasi tercihlerini hangi yönde kullandıklarını da, bu yazdıklarımızdan çıkartırsınız.
Onlardan biri, Ahmet Ersoy, “Bu ay gerçekten çok durgun. Telefon çalmıyor düşünün. Yaşam hareketle sürer. Böyle giderse yasak isteyenler de işsiz kalır!” demiş.
Bir başkası Mustafa Deniz, iğneyi fena batırmış:
“Serdar Abi, Bill
Gates’ten bir tek siz almadınız galiba fon falan. Esnaf çoklarının umurunda
değil. Varsa yoksa, tedbirlerin sertleştirilmesi, varsa yoksa kapanma.”
Ali Aydın, “Lokanta
kapalı, bir lokanta kaç sektörü bekliyor. Meyve, sebze, un, vesaire… Böyle
giderse yalnız biz değil, Allah muhafaza memleket entübe olur!”
Böyle böyle nice mesaj…
Bunlar içleri yanan vatandaşlar. Geleneksel ve sosyal medyada, tuzları kupkuru olup “vatandaş aç” muhabbeti yapanlar da var. Zaten yazılanlara çizilenlere bakacak olursak, sesi en çok çıkanlar da bunlar.
Yukarıdan aşağı “marka” takılan tipler, bir yandan “ekonomimizle” diğer yandan da “savunma sanayimizle” uğraşıyorlar.
Her dönemde iktidar olan, her dönemde kültürel iktidarın sahibi olan zihniyetin temsilcilerinin yaygaralarına elbette itibar edilemez
Amma velâkin bana ulaşan vatandaşlarımızın dünyaları bambaşka.
Onların kahir ekseriyeti ya 28 Şubat mağduru ya da 28 Şubat mağdurlarının evlâtları.
Ağırlıklı siyasi tercihlerine de az önce işaret ettim zaten. Bu kesimin kahir ekseriyeti de, ya esnaftır ya esnaf çocuğudur.
Bugünkü siyasi iktidarın “önde gelenlerine” baktığınızda da bu durumu görürsünüz.
Hepsi bir şekilde “esnaflıktan” hem de “küçük esnaflıktan” gelmiştir.
Onlar, esnaftaki “dükkân döndürme telâşının” ne demek olduğunu çok iyi bilirler.
Memursanız, “devlet garantisiyle” evinizin her türlü ihtiyacını görebilirsiniz.
Esnaf ve özel sektör işçisi için vaziyet böyle değil.
Sıkıntı büyük. Büyük Marketler, çok büyük marketler küçük esnafın büyük bölümü bitme noktasına getirmişti zaten.
Bugünkü ortam da, bir şekilde “büyüklere” yarıyor.
Küçükler, MİLAT’ın ifade ettiği gibi: “Entübe”.
Mesela…
Okullar kapalı olduğundan, buralara iş yapan sektörler entübe. Zincir marketlerin “kırtasiye ürünleri” satmasından dolayı, okullar açıkken bile topu dikme noktasına gelen kırtasiyeci, plân/demi tedbirlerinden dolayı iyice “yamulmuş” durumda.
Buralardan duvar boyacısı kardeşimiz de, perişan hallerde olduğunu söylüyor. Onların işi kışa girerken haliyle düşer ama bu seferki düşme daha keskin, daha sert. Birçok sektörde sıkıntı had safhada, aman dikkat!..
Plân/demi öncesinin ve aslında ondan çok öncesinin “bol para, mutlu ülke” günlerinde, -biraz da “Harca Türkiye” manşetlerinin etkisiyle- bol keseden borçlanmanın da olumsuz etkileri bugünlere sarkmış durumda.
Ev kredisinin taksitlerini ödeyenler var, işini büyütmek için çektiği kredinin taksitlerini ödeyenler var, çekleri, senetleri döndüğü için “yeniden kredi çekemeyenler” var.
“Kara listede” oldukları için “Kamu Teşvikleri”nden faydalanamayanlar var.
Kredi kartı borçluları var.
Faizin faizi, bindikçe biniyor sırtlarına. “Borcunu öde mektubu”nun ağır maliyeti de yine bu garip sırtlarda!..
Hükümetin borçları yapılandırmak için attığı adımları biliyoruz.
Esnafın bir kısmı, Finansal Yeniden Yapılandırma vesilesiyle biraz nefes aldı ama…
İyice yorgun haldeki esnaf için bu son tedbirler, zincirleme “devrilişe” yol açma tehdidini de beraberinde getirdi.
Önümüzde de “Kara Kış” var, Allah kolaylık versin zor durumda olan bütün kardeşlerimize.
Siyasal iktidar, bu kadar geniş kapsamlı tedbirleri almayı şüphesiz istemezdi. Ama küresel bir tezgâh var orta yerde. Muhalefetin yıkıcı kesiminin hücumları da çok keskin. “Ekonomi için, koltuk için vatandaşın sağlığını hiçe saydılar!” yaygarasının yıkıcı etkilerinden çekinmesi tabiidir her Siyasal İktidar’ın. Bunu görüyoruz, bununla birlikte, “Böyle gittiği takdirde işlerin başka yerlere götürüleceği” endişesini de duyuyoruz.
Bendevi Palandöken’in mesajı
Esnafın, özellikle de “küçük
esnaf”ın büyük sıkıntılar içinde olduğu şu günlerde talepler birbirini
izliyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı
Bendevi Palandöken, iş yerleri kapanan ve çalışma saatleri sınırlandırılan
esnafın vergi, prim ve kredilerini;
elektrik, su ve doğal gaz faturalarını ödeyemediğini dile getiriyor ve
şöyle devam ediyor: “Tüm tedbirlere
riayet eden esnafımız bu süreçte destek bekliyor. Esnafımız ve yanında
çalışanları için nakit desteği verilmeli. Kapalı oldukları dönemde elektrik,
su, doğal gaz faturalarından muaf olmalılar ve pandemi sonrası da bu
faturalardan vergiler kaldırılmalı. Öte yandan vergi, prim, kredi borçları da
faizsiz olarak ertelenmeli. Yeni yapılandırma tekrar görüşülerek, en az 6 ay
ödemesiz 60 ay vade olarak yeniden düzenlenmeli. Yüzde 70’i kiracı konumunda
olan esnafımıza kira yardımı yapılmalı. İcralar durdurulmalı, zor durumdaki
esnafın üzerine gidilmemeli.“
Bendevi Palandöken bunları söylerken, İstanbul’dan, “Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin kiracılarından plan/demi süreci bitinceye kadar kira almaması” yönünde talepler yükseliyor.
Bütün belediyeler bu yönde bir adım atarsa, azımsanmayacak sayıdaki esnaf “azıcık da olsa” nefes alabilir. Bir de son olarak…
“Bizim Medya”ya bu meselelere eğilmesi çağrısında bulunmuş olayım. Kimileri, “fırsatçı esnaf” yollu genellemelerle “faturayı” esnafa çıkartmaya çalışırken, faturaların altında ezilen esnafın sesi maalesef pek yansıtılmıyor.
Milyonlarca vatan evlâdı da, “dertlerinden kopuk medya anlayışı”na tepki gösteriyor.
Hatlarınızı, posta kutularınızı kapatarak, kulaklarınızı, gözlerinizi kapatarak “yokmuş” gibi davranabilirsiniz ama…
Milyonların ahı bırakmaz peşinizi!..