Dolar (USD)
35.25
Euro (EUR)
36.76
Gram Altın
2984.81
BIST 100
10011.22
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Haziran 2020

Eşler rakip veya hasım değildir

Annelik müessesini yok eden batıyı ısrarla örnek olarak kabul ettirmeye çalın çevreler, sinsi bir şekilde kadını kocasına karşı kışkırtmaya devam ediyor. İstanbul sözleşmesi ve ilgili düzenlemeler de, işin tuzu biberi olmaya devam ediyor. Siyasi çevreler ve ilgililere sesimizi ulaştıramadık bir türlü. Biz de tehlikenin farkında olan; özel ve tüzel tüm çevreleri, bu konuda ses vermeye davet ediyoruz. İnancımızın temel esası olan Kur'an ve Sünnetten, net olarak şu mesajları edinip sesimizin yettiği her yere duyurmaya çalışalım.

  • Mümin erkekler, mümin kadınlar birbirilerindendir…
  • İlk insan; babamız Âdem (as). İkincisi annemiz Havva (ra) onun eğe kemiğinden bir parçası olarak var edilmiştir.
  • Bir bütünün parçalarıdırlar…
  • Birbirlerinin kardeşleridirler…
  • Birbirlerinin velileridirler…
  • Birbirlerinin örtüleridirler…
  • Birbirlerinin huzuru, süruru ve sükûnudurlar…
  • Birbirlerinin rakibi değil refikidirler…
  • Birbirlerinin hasmı değil hışmıdırlar…
  • İşte bu bağlamda İslam'ın kadına sunduğu makam anneliktir…
  • Cenneti annelerin ayakları altına sermiştir…
  • Dikkat! Cennet, kadınların değil, annelerin ayakları altındadır. (Nesâî, Cihad, 6)
  • Sevgi hakkının dörtte üçünü anneye, ancak dörtte birini babaya vermiştir…
  • Annelik aşkındır, coşkundur ve kutsaldır…
  • Anneliğin yeri doldurulamaz…
  • Annelik hakkı dokunulmazdır…
  • İnsanlığın bildiği en eski hak, anne hakkıdır…
  • Annelik yoksa insanlık yok olma yolunda demektir…
  • Annesiz, nesil emniyetini nasıl temin edeceğiz?
  • Annelik yük değil, yüceliktir…
  • Özgün kadının önceliği anneliktir…
  • Özgür(!) kadının önceliği ise dünyalık hazlar ve paradır…
  • Yani annelik dünyada izzet, ukbada ebedi saadettir…
  • Özgür kadınlığın sonu ise, dünya ahiret zillet ve felakettir.
  • Anneliği reddeden kadın yarımdır…
  • Annelikten vazgeçmek insanın yarısından vazgeçmektir… Hatta insanlıktan vazgeçmektir…
  • Ümmet olmanın özünde umm vardır, yani anne…
  • Mekke'nin bir diğer ismi “Ummu'l-Kura” yani, şehirlerin anası.
  • Fatiha suresinin bir ismi de “Ummu'l-Kitap” yani, kitabın anası.
  • Bu bakımdan İslami yeniden doğuşun ilk adresi anne ve ailedir…
  • Peki, doğurmaktan korkan kadınlarımız yeniden doğuşa nasıl katkı sağlayabilirler?
  • Filistinli anneleri hatırlıyorum…
  • “Sizin Filistin direnişine katkınız nedir?” sorusuna şu cevabı vermişlerdir… “Olabildiğince daha çok çocuk doğurmak…”
  • Kur'an’da bir surenin adı “Nisa”dır, yani kadınlar… Rical yani erkekler suresi yok.
  • Bir surenin adı “Meryem”dir. Peygamber olmayan bir erkek adı yok…
  • İnsanlık, binlerce yıldır Safa-Merve arasında, bir annenin; Hacer’in (ra) izini sürmektedir.
  • Mekke, şehirlerin anasıdır, Hacer de Mekke’nin…
  • Tarihte tevhid çağını yeniden başlatanlardan biri de Musa’dır (as). Başrolde Musa (as) ama arka planda, isimsiz kahramanlar annesi, ablası ve Asiye (ra)…
  • Bir surenin adı “Âli İmran”dır. Yani İmran’ın hanımı… Yeni bir tevhid çağı başlatan İsa’nın (as) annesi ve ninesi…
  • Nihai tevhid çağının başrolünde de Muhammed Mustafa (sav) ama yine arkasındaki isimsiz kahramanlar; Âmine, Halime ve Hadice (ra)…
  • Kadın; insanlığın yarısıdır. Geri kalan yarısını da doğurandır. (Şehit İmam Hasan el Benna (rh.a)
  • Başarılı başarısız, her insanın arkasında bir kadın vardır.
  • Ensarı ve muhacirini doğuranlar birer anadır…
  • Fatihleri ve Selahaddinleri doğuran ve yoğuran da birer anadır…
  • Beşik sallayan eller, dünyayı da sallar…
  • Annelik ulvi bir sanat, Rabbani bir ikramdır…
  • Dünyada da Ukbada da en yüce kariyer anneliktir…

Boşuna dememişler: “Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar.”

Şu anda İslam toplumunu tehdit eden büyük risk; annesizlik ve kardeşsizliktir… Biz anne babalığın hakkını veremedik. Nesillerimizin eğitim ve terbiyesinde sınıfta kaldık. Anne adaylığı yerine, kariyer ve hazlara tapınmayı koyan kızlarımız, anneliği zül sayar oldular. Bunun neticesi olarak; kendi evinde çocuklarıyla ilgilenmeyi bıktırıcı, sıkıntılı bulanlar; dışarıda, kurum ve kuruluşlarda öğretmenlik ve eğitmenliğe, hatta marabalık, işçilik ve hamallığa can atıyorlar…

Kendi çocuklarını kreşte, anaokulunda yurtta büyütenler, bilmelidirler ki, oralar çocuğu sadece “gözetir” ve biraz da “korur” ama asla bir anne gibi ve yeterince eğitip terbiye edemezler. Unutmayalım ki, kadınları çalışan bir toplumun çocukları, kreş ve dadı nesli olacaktır. Kreşte büyüyen çocuklar, ilerde anne ve babalarını huzurevlerinde atarlar… Doğrusu, çok ağır bir imtihan…