Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Haziran 2021

Eskimeyen Eserler Okurdan Rağbet Görüyor

Asırlar önce basılmış kitaplar bugün de kitapseverler tarafından ilgi görmeye devam ediyor. Çünkü bilgi eskimez ve her dem yenidir.

Yayın dünyasında yeni kaleme alınan eserler elbette alınıyor, okunuyor ve bu kitaplardan istifade ediliyor. Ancak unutulmaması gereken husus şudur ki, klasik diye tanımlanabilecek ve asırlar öncesinde insanlara takdim edilmiş olan eserler de bugün yeniden neşredildiğinde, kitapseverlerden ilgi görüyor ve sevgiyle okunuyor. Bu tür eserlerden bazılarına kısa kısa temas edelim:

Dünyada Dede Korkut

Türklerin ilk klasiklerinden biri kabul edilen Dede Korkut hakkında yapılan neşriyata, seçkin bir eser daha katıldı. Fikret Türkmen ve Gürol Pehlivan’ın birlikte hazırladıkları Dünyada Dede Korkut Araştırmaları, Ötüken Neşriyat tarafından kültürümüze kazandırıldı. Millî kültürümüzün şaheseri kabul edilen Dede Korkut Kitabı, nesiller boyunca okunan ve alaka çekmeye devam eden temel bir eser. Bilim adamları da bu hikâyeler hakkında ciddi araştırmalara girmekte ve yeni bilgileri meraklılara ulaştırmaktadır. Dünyada Dede Korkut Araştırmaları’nda başlıca şu konular, etraflı biçimde araştırılıyor: “Türk Destanı ve Kafkaslar”, “Kitab-ı Dede Korkut’un Yeni Bir Elyazması”, “Dede Korkut Kitabı’nn Coğrafi Anlatımı”, “Kitab-ı Dede Korkut’ta Allah Kavramı”, “Dede Korkut Destanları Hakkında”, “Dede Korkut Etiği”…

Doğu ve Batı Arasında Bir Tatar Mollası, Zâhir Bigi’nin Hayatı, Romanları ve Seyahatnâmesi’nden meydana gelen iyi bir çalışma. Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere’nin hazırladığı kitap, 1870-1902 yılları arasında yaşamış olan modern Tatar edebiyatının öncülerinden Zâhir Bigi’nin Türkistan Seyahatnamesi ile iki romanını ihtiva ediyor. Eseri neşre hazırlayan Kanlıdere, romancının hayatına dair yeni bilgileri içine alan ayrıntılı bir giriş yazısı ile okuyucuyu selamlıyor. Ardından yazarın üç eserini Türkiye Türkçesine aktarıyor. Özgün metinler Arap harflerinden Latin harflerine çevrilmiş. Zâhir Bigi, devrine göre farklı ve renkli bir imam profili çiziyor. Amacı halkını bilinçlendirmek ve onların zihin dünyalarında yeni ufuklar açmaktır. Döneminin iyi bir aydını olan yazar, Türkistan coğrafyasını merak edenler için sağlam bir rehber.

Sevgi Esintileri

Tasavvuf, tarihimiz boyunca edebiyat âleminin başat konularından biri olmuştur. Zira bir bakıma insanoğlunun merak edip hayal kurduğu, araştırıp tefekkür ettiği bütün mevzular, hem tasavvufun hem de edebiyatın ilgi alanına girmektedir. Ali Şir Nevâyî’nin Nesâyimü’l-Mahabbe Min Şemâmü’l-Fütüvve, okuru ‘Yiğitlik Kokularından Sevgi Esintileri’ne doğru zihni bir yolculuğa çıkarıyor. Eserde tasavvuf ve mutasavvıflar hakkında zevkle okunacak seçkin metinler mevcut. Prof. Dr. Vahit Türk’ün hazırladığı eser, Herat doğumlu olan ve meşhur Muhâkemetü’l-Lûgateyn adlı eserin de müellifi olan Ali Şir Nevâyî’nin bir bakıma titiz bir çalışma neticesinde meydana getirdiği bir güldeste. Şeyh Üveys Karanî ile başlanan eserde yüzlerce mutasavvıfın ruh ve gönül dünyasında dolaştıktan sonra Penbeçe Müneccime’ye kadar geliniyor. Bilhassa tasavvuf kültürüne meraklı olan okuyucuların ellerinden bırakamayacağı ve zaman zaman dönüp yeniden okuyacağı bu kıymetli eseri de Ötüken Neşriyat irfanımıza kazandırdı.

Gülzâr-I Hakîkat

Fazlullah Rahimî’nin Gülzâr-ı Hakîkat adlı eserini Hüseyin Top hazırladı. Eserde Mevlâna Celaleddin-i Rumî Hazretlerinin muazzam eseri Mesnevî-i Şerif’te geçen bütün hikâyeler ve bu metinlerde verilmek istenen mesajlar toplu olarak sunuluyor. Dağıstan asıllı bir Türk olan ve ailesinin Türkiye’ye göç etmesi üzerine Tokat’ta doğan Rahimî, tasavvuf alanında derin bilgiye sahip olan bir mutasavvıftır. Kendisini İslam’a, Kur’an’a ve Resûllullah’a adamış bir gönül insanı ve Allah dostudur. “Hakikatin Gül Bahçesi” anlamındaki Gülzâr-ı Hakîkat, Mevlâna’nın bendelerinden olan müellifin büyük bir iştiyakla hazırlayıp okuyuculara takdim ettiği nefis metinlerden meydana geliyor. Bilindiği gibi Mevlâna’yı hakkıyla anlayanlar olduğu gibi ne yazık ki yanlış yorumlayanlar da görülmüştür. Bu hâl, dün olduğu gibi bugün için de geçerlidir. İşte Rahimî gibi Mesnevî’yi doğru yorumlayan mihmandarlar, tasavvufa ve Mevlâna’ya muhabbetle yaklaşanların takip etmesi gereken rehberlerdendir. Eser bir bakıma Mesnevî’nin şerhi. Ötüken bu mühim eseri, Hüseyin Top’un titiz gayreti ve iyi bir baskı ile irfanımıza kazandırmış bulunuyor.

Aziz Mahmud Hüdâyi’nin Şiirleri

Aziz Mahmud Hüdâyi, tasavvuf âlemindeki öncülüğü ile gönüllerde taht kurduğu gibi Divan’ını teşkil eden şiirleri ile de asırlardan beri milletimizin dilinde ve yüreğinde yer etmiş maneviyat büyüklerimizdendir. Prof. Dr. Azmi Bilgin’in hazırladığı ve Hazretin bütün şiirlerini bir araya toplayan Divan, meraklıları tarafından büyük alaka çekeceğe benziyor. 16. Yüzyılın ikinci yarısıyla 17. Asrın başlarında yaşayan Aziz Mahmud Hüdâyi, hem Türk tasavvuf şiirinin önde gelen temsilcilerinden biri hem de Celvetiyye Tarikatı’nın kurucusudur. Dolayısıyla tasavvuf âlemimizle birlikte edebiyat dünyamızda da mümtaz bir yer işgal etmektedir. Bilgin, iyi bir kütüphane arama ve tarama çalışmasından sonra bu mühim eseri vücuda getirmiş bulunuyor. Eserin başında Aziz Mahmud Hüdâyî’nin ayrıntılı olarak hayatı ve dönemi anlatılıyor. Daha sonra şiirlerinde işlenen başlıca konular ele alınıyor. Mutasavvıf şairimizin Divan’ındaki Mesnevi, Kıtalar ve Rubailer, Müfredler, Arapça Şiirler, Arapça Kıtalar, Arapça Müfredler ve Arapça Secîli Sözler ile Farsça Kıta ve Müfredler ayrı ayrı toplanmış. Kitabın sonunda sözlük ve kaynakça yer alıyor. Tasavvuf ve tekke edebiyatımıza kazandırılmış bu kıymetli eser, Kapı Yayınları’ndan çıktı.

Türklerde Tasavvuf

Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde 40 yıldan beri tasavvuf dersleri okutan Prof. Dr. Mehmet Demirci Hoca, bu sahada kaleme aldığı eserler, yazdığı yazılar, yaptığı sohbetler ve verdiği tebliğlerle tanınan mümtaz bir ilim adamıdır. Hocanın Post Yayınları’ndan çıkan yeni eseri Türkistan’dan Balkanlara Türklerde Tasavvuf adını taşıyor. Asya’nın ışık adamlarından Ahmed Yesevî Hazretleri’nin açtığı kutlu yolun nasıl adım adım genişleyerek Anadolu’yu kuşattığını sonra da Balkanları kucakladığını anlatan yazarımız, Yeseviliğin doğduktan sonra bir çınar gibi gelişmesini ve yedi iklim dört diyara yetişmesini dile getiriyor. Oradan Balkanlara kadar uzanışın hikmeti üzerinde duruyor. Hocamız, tasavvufun Türkler üzerinde meydana getirdiği müspet tesir üzerinde düşünürken okuyucunun zihninde de yeni ufuklar açıyor. Eserdeki başlıklardan bir kaçı şöyle: “Müslüman Türklerde Tasavvuf”, “Ahmed Yesevî”, “Tarihten Günümüze Ahmed Yesevî”, “Yesevî Türbesi ve Yazıları”, “Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Döneminde Mutasavvıfların Rolleri”, “Tarih Şuuru ve Derviş Gaziler Hakkında”, “Zaferlerimizde Mâneviyat Unsuru”, “Merkez Efendi’nin Yetiştiği Kültür Çevresi”, “Birgivi ve Tasavvuf”, “Balkan Müslümanlığında Gâzi-Dervişlerin Rolleri ve Sarı Saltuk Örneği”, “Balkan Fetihlerinin İtici Gücü Olarak Gazâ Rûhu”, “Tuna Kasidesi”, “Türkiye’nin Çağdaşlaşma Sürecinde Tarikatler”. Muhtevası oldukça geniş olan eseri okuyanların, gönül heybelerini ziyadesiyle dolduracağı ve birçok faydalı bilgiye sahip olacağı rahatlıkla söylenebilir.

Sükût Sanatı Hâmûş-Nâme

Yusufi-yi Erzincanî’nin eseri Sükût Sanatı Hâmûş-nâme’yi Turgay Şafak Farsçadan tercüme etti ve neşre hazırladı. Eser, Büyüyen Ay Yayınları arasında çıktı. Hayatı hakkında elde pek bilgi bulunmayan Yusufi-yi Erzincanî’nin bu eserinin orijinal metinle birlikte basılması çok isabetli ve önemli bir hizmet olmuştur. Hikâyeler şeklinde telif edilmiş olan eser, mistik alanda okumayı ve iç âleme dalmayı sevenlerin elden bırakamayacağı ve bir çırpıda okuyacağı kıymetli bir kaynak. Eserin ‘tıpkıbasım’ının metnin sonuna eklenmesi araştırmacılar için ayrıca büyük bir kolaylık sağlıyor.

Akıl Fikir’den Üç Eser

Tarih alanında değerli eserleri tarihseverlere kazandıran Akıl Fikir Yayınları, tasavvuf alanında temayüz etmiş şahsiyetler hakkında kaleme alınan eserleri de okuyucularına sunuyor. Masum Aydın’ın Arapça aslından çevirdiği ilk eser, Ebuel Fida Hafız İbni Kesir Ed-Dımeşkî’nin yazdığı Hallac-ı Mansur adını taşıyor. İkinci eser ise Allame İzzeddin İbnül Esir’in Moğol Felaketi. Bu seriden üçüncü kitabı Muammer Yılmaz’ın kaleminden okuyoruz: Mânâ Mülkünün Meczup Sultanı Behlül Dânâ ve Harun Reşit. Salgının etkili olması beklenen önümüzdeki sıcak yaz günlerinde kitaplara sığınmak, en doğru çözüm ve en mantıklı iş olsa gerek.