Eskimeyen Eserler Okurdan Rağbet Görüyor
Asırlar önce basılmış kitaplar bugün de kitapseverler tarafından ilgi görmeye devam ediyor. Çünkü bilgi eskimez ve her dem yenidir.
Yayın
dünyasında yeni kaleme alınan eserler elbette alınıyor, okunuyor ve bu
kitaplardan istifade ediliyor. Ancak unutulmaması gereken husus şudur ki,
klasik diye tanımlanabilecek ve asırlar öncesinde insanlara takdim edilmiş olan
eserler de bugün yeniden neşredildiğinde, kitapseverlerden ilgi görüyor ve
sevgiyle okunuyor. Bu tür eserlerden bazılarına kısa kısa temas edelim:
Dünyada Dede Korkut
Türklerin
ilk klasiklerinden biri kabul edilen Dede Korkut hakkında yapılan neşriyata,
seçkin bir eser daha katıldı. Fikret Türkmen ve Gürol Pehlivan’ın birlikte
hazırladıkları Dünyada Dede Korkut
Araştırmaları, Ötüken Neşriyat tarafından kültürümüze kazandırıldı. Millî
kültürümüzün şaheseri kabul edilen Dede Korkut Kitabı, nesiller boyunca okunan
ve alaka çekmeye devam eden temel bir eser. Bilim adamları da bu hikâyeler hakkında
ciddi araştırmalara girmekte ve yeni bilgileri meraklılara ulaştırmaktadır. Dünyada Dede Korkut Araştırmaları’nda
başlıca şu konular, etraflı biçimde araştırılıyor: “Türk Destanı ve Kafkaslar”,
“Kitab-ı Dede Korkut’un Yeni Bir Elyazması”, “Dede Korkut Kitabı’nn Coğrafi
Anlatımı”, “Kitab-ı Dede Korkut’ta Allah Kavramı”, “Dede Korkut Destanları
Hakkında”, “Dede Korkut Etiği”…
Doğu ve Batı Arasında Bir Tatar
Mollası, Zâhir
Bigi’nin Hayatı, Romanları ve Seyahatnâmesi’nden meydana gelen iyi bir çalışma.
Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere’nin hazırladığı kitap, 1870-1902 yılları arasında
yaşamış olan modern Tatar edebiyatının öncülerinden Zâhir Bigi’nin Türkistan Seyahatnamesi ile iki romanını
ihtiva ediyor. Eseri neşre hazırlayan Kanlıdere, romancının hayatına dair yeni
bilgileri içine alan ayrıntılı bir giriş yazısı ile okuyucuyu selamlıyor.
Ardından yazarın üç eserini Türkiye Türkçesine aktarıyor. Özgün metinler Arap
harflerinden Latin harflerine çevrilmiş. Zâhir Bigi, devrine göre farklı ve
renkli bir imam profili çiziyor. Amacı halkını bilinçlendirmek ve onların zihin
dünyalarında yeni ufuklar açmaktır. Döneminin iyi bir aydını olan yazar,
Türkistan coğrafyasını merak edenler için sağlam bir rehber.
Sevgi Esintileri
Tasavvuf,
tarihimiz boyunca edebiyat âleminin başat konularından biri olmuştur. Zira bir
bakıma insanoğlunun merak edip hayal kurduğu, araştırıp tefekkür ettiği bütün
mevzular, hem tasavvufun hem de edebiyatın ilgi alanına girmektedir. Ali Şir
Nevâyî’nin Nesâyimü’l-Mahabbe Min
Şemâmü’l-Fütüvve, okuru ‘Yiğitlik Kokularından Sevgi Esintileri’ne doğru
zihni bir yolculuğa çıkarıyor. Eserde tasavvuf ve mutasavvıflar hakkında zevkle
okunacak seçkin metinler mevcut. Prof. Dr. Vahit Türk’ün hazırladığı eser,
Herat doğumlu olan ve meşhur Muhâkemetü’l-Lûgateyn
adlı eserin de müellifi olan Ali Şir Nevâyî’nin bir bakıma titiz bir çalışma
neticesinde meydana getirdiği bir güldeste. Şeyh Üveys Karanî ile başlanan
eserde yüzlerce mutasavvıfın ruh ve gönül dünyasında dolaştıktan sonra Penbeçe
Müneccime’ye kadar geliniyor. Bilhassa tasavvuf kültürüne meraklı olan
okuyucuların ellerinden bırakamayacağı ve zaman zaman dönüp yeniden okuyacağı
bu kıymetli eseri de Ötüken Neşriyat irfanımıza kazandırdı.
Gülzâr-I Hakîkat
Fazlullah
Rahimî’nin Gülzâr-ı Hakîkat adlı eserini
Hüseyin Top hazırladı. Eserde Mevlâna Celaleddin-i Rumî Hazretlerinin muazzam
eseri Mesnevî-i Şerif’te geçen bütün
hikâyeler ve bu metinlerde verilmek istenen mesajlar toplu olarak sunuluyor.
Dağıstan asıllı bir Türk olan ve ailesinin Türkiye’ye göç etmesi üzerine
Tokat’ta doğan Rahimî, tasavvuf alanında derin bilgiye sahip olan bir
mutasavvıftır. Kendisini İslam’a, Kur’an’a ve Resûllullah’a adamış bir gönül
insanı ve Allah dostudur. “Hakikatin Gül Bahçesi” anlamındaki Gülzâr-ı Hakîkat, Mevlâna’nın bendelerinden
olan müellifin büyük bir iştiyakla hazırlayıp okuyuculara takdim ettiği nefis
metinlerden meydana geliyor. Bilindiği gibi Mevlâna’yı hakkıyla anlayanlar
olduğu gibi ne yazık ki yanlış yorumlayanlar da görülmüştür. Bu hâl, dün olduğu
gibi bugün için de geçerlidir. İşte Rahimî gibi Mesnevî’yi doğru yorumlayan mihmandarlar, tasavvufa ve Mevlâna’ya
muhabbetle yaklaşanların takip etmesi gereken rehberlerdendir. Eser bir bakıma Mesnevî’nin şerhi. Ötüken bu mühim eseri,
Hüseyin Top’un titiz gayreti ve iyi bir baskı ile irfanımıza kazandırmış
bulunuyor.
Aziz Mahmud Hüdâyi’nin Şiirleri
Aziz
Mahmud Hüdâyi, tasavvuf âlemindeki öncülüğü ile gönüllerde taht kurduğu gibi Divan’ını teşkil eden şiirleri ile de
asırlardan beri milletimizin dilinde ve yüreğinde yer etmiş maneviyat
büyüklerimizdendir. Prof. Dr. Azmi Bilgin’in hazırladığı ve Hazretin bütün
şiirlerini bir araya toplayan Divan,
meraklıları tarafından büyük alaka çekeceğe benziyor. 16. Yüzyılın ikinci
yarısıyla 17. Asrın başlarında yaşayan Aziz Mahmud Hüdâyi, hem Türk tasavvuf
şiirinin önde gelen temsilcilerinden biri hem de Celvetiyye Tarikatı’nın
kurucusudur. Dolayısıyla tasavvuf âlemimizle birlikte edebiyat dünyamızda da mümtaz
bir yer işgal etmektedir. Bilgin, iyi bir kütüphane arama ve tarama
çalışmasından sonra bu mühim eseri vücuda getirmiş bulunuyor. Eserin başında
Aziz Mahmud Hüdâyî’nin ayrıntılı olarak hayatı ve dönemi anlatılıyor. Daha
sonra şiirlerinde işlenen başlıca konular ele alınıyor. Mutasavvıf şairimizin Divan’ındaki Mesnevi, Kıtalar ve
Rubailer, Müfredler, Arapça Şiirler, Arapça Kıtalar, Arapça Müfredler ve Arapça
Secîli Sözler ile Farsça Kıta ve Müfredler ayrı ayrı toplanmış. Kitabın sonunda
sözlük ve kaynakça yer alıyor. Tasavvuf ve tekke edebiyatımıza kazandırılmış bu
kıymetli eser, Kapı Yayınları’ndan çıktı.
Türklerde Tasavvuf
Dokuz
Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde 40 yıldan beri tasavvuf dersleri
okutan Prof. Dr. Mehmet Demirci Hoca, bu sahada kaleme aldığı eserler, yazdığı
yazılar, yaptığı sohbetler ve verdiği tebliğlerle tanınan mümtaz bir ilim
adamıdır. Hocanın Post Yayınları’ndan çıkan yeni eseri Türkistan’dan Balkanlara Türklerde Tasavvuf adını taşıyor. Asya’nın
ışık adamlarından Ahmed Yesevî Hazretleri’nin açtığı kutlu yolun nasıl adım
adım genişleyerek Anadolu’yu kuşattığını sonra da Balkanları kucakladığını
anlatan yazarımız, Yeseviliğin doğduktan sonra bir çınar gibi gelişmesini ve yedi
iklim dört diyara yetişmesini dile getiriyor. Oradan Balkanlara kadar uzanışın
hikmeti üzerinde duruyor. Hocamız, tasavvufun Türkler üzerinde meydana
getirdiği müspet tesir üzerinde düşünürken okuyucunun zihninde de yeni ufuklar
açıyor. Eserdeki başlıklardan bir kaçı şöyle: “Müslüman Türklerde Tasavvuf”,
“Ahmed Yesevî”, “Tarihten Günümüze Ahmed Yesevî”, “Yesevî Türbesi ve Yazıları”,
“Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Döneminde Mutasavvıfların Rolleri”, “Tarih Şuuru
ve Derviş Gaziler Hakkında”, “Zaferlerimizde Mâneviyat Unsuru”, “Merkez
Efendi’nin Yetiştiği Kültür Çevresi”, “Birgivi ve Tasavvuf”, “Balkan
Müslümanlığında Gâzi-Dervişlerin Rolleri ve Sarı Saltuk Örneği”, “Balkan
Fetihlerinin İtici Gücü Olarak Gazâ Rûhu”, “Tuna Kasidesi”, “Türkiye’nin
Çağdaşlaşma Sürecinde Tarikatler”. Muhtevası oldukça geniş olan eseri
okuyanların, gönül heybelerini ziyadesiyle dolduracağı ve birçok faydalı
bilgiye sahip olacağı rahatlıkla söylenebilir.
Sükût Sanatı Hâmûş-Nâme
Yusufi-yi
Erzincanî’nin eseri Sükût Sanatı
Hâmûş-nâme’yi Turgay Şafak Farsçadan tercüme etti ve neşre hazırladı. Eser, Büyüyen Ay Yayınları arasında çıktı. Hayatı
hakkında elde pek bilgi bulunmayan Yusufi-yi Erzincanî’nin bu eserinin orijinal
metinle birlikte basılması çok isabetli ve önemli bir hizmet olmuştur.
Hikâyeler şeklinde telif edilmiş olan eser, mistik alanda okumayı ve iç âleme
dalmayı sevenlerin elden bırakamayacağı ve bir çırpıda okuyacağı kıymetli bir
kaynak. Eserin ‘tıpkıbasım’ının metnin sonuna eklenmesi araştırmacılar için ayrıca
büyük bir kolaylık sağlıyor.
Akıl Fikir’den Üç Eser
Tarih alanında değerli eserleri tarihseverlere kazandıran Akıl Fikir Yayınları, tasavvuf alanında temayüz etmiş şahsiyetler hakkında kaleme alınan eserleri de okuyucularına sunuyor. Masum Aydın’ın Arapça aslından çevirdiği ilk eser, Ebuel Fida Hafız İbni Kesir Ed-Dımeşkî’nin yazdığı Hallac-ı Mansur adını taşıyor. İkinci eser ise Allame İzzeddin İbnül Esir’in Moğol Felaketi. Bu seriden üçüncü kitabı Muammer Yılmaz’ın kaleminden okuyoruz: Mânâ Mülkünün Meczup Sultanı Behlül Dânâ ve Harun Reşit. Salgının etkili olması beklenen önümüzdeki sıcak yaz günlerinde kitaplara sığınmak, en doğru çözüm ve en mantıklı iş olsa gerek.