Eski Türkiye’yi geri istiyorlar
Elli yıldır ülkede, sağ ile solu, Alevi ile Sünni’yi, Türk ile Kürdü çatıştırarak kriz ortamları oluşturanlar, kaos çıkartanlar ve darbelerle güç ve zenginlik elde edenler kısacası milletin emeğini sömürerek bir düzen inşa eden çapulcu zihniyet belli ki eski günlerini arıyor.
Gezi’de 3. Köprü, 3.Havalimanı ve Kanal İstanbul gibi büyük projelerin iptalini isteyen bu gerici çapulcu zihniyet, ağababalarının rantı ve gücü elinden gitmesin diye sokaklara dökülmemiş miydi?
Küresel emperyalizmin yandaşlığını yapan bu tayfa, ülkesini savunan ahlak, vicdan sahibi yazarlarımıza da yandaş demiyor mu?
Erdoğan liderliğinde 2071’i hedef yapan bir Türkiye, iki asırdır Ortadoğu’nun yer altı ve yer üstü zenginliklerini sömüren küresel baronlar tarafından rahatsızlık uyandırdı.
Bir devlet gibi davranmaya başladığı gün Türkiye’ye ceza kesildi. Erdoğan bu sebeple diktatör, Yezid ve iktidarlığı uğruna ülkesini harabeye döndüren bir lider olarak takdim edildi.
Ülkenin 2002 yılından beri ardı ardına operasyon geçirmesinin en önemli nedeni; Erdoğan’ın ülkeyi bağımsız, özgür ve demokratik bir ülke yapmak istemesinden ötürüdür.
Ülke insanının biriktirdiği serveti her dönem çarçur eden bu gerici çapulcu takımı da eski düzeni geri istemektedir. Yani küresel kapitalist sisteme eklemlenme sözü veren o eski Türkiye’yi geri istiyorlar.
Değişen düzenden, yeni sosyolojiden, yerli siyasetten haberleri yokmuş gibi her gün aynı deneyi yaparak farklı sonuç elde edeceklerini umuyorlar.
Oysa bilmelerinde fayda var. Bu ülkede dikili ağaçları dahi olmayan çakma siyasetçilerin, sanatçıların, aydınların ve gerici çapulcuların artık devri kapanmıştır.
Türkiye’de bundan böyle hiçbir güç, gelişmenin, demokratikleşmenin ve zenginleşmenin önünü tıkayamayacaktır.
Bizler de özgürlük ve insan karşıtı bu yobaz, gerici çapulcu takımının zihniyetiyle olan mücadelemizden bir an olsun vazgeçmeyeceğiz. Bu da böyle bilinsin istedim.
*
Geçenlerde toplumu eskiden kalma bayatlamış Gladyo taktikleriyle “Kürtçe şarkı cinayeti” yalanıyla tekrar kışkırtmayı denediler.
Rahmetli Barış Çakan’ın Kürtçe şarkı dinlediği gerekçesiyle öldürüldüğüne dair yalan haberi servis ettiler.
Oysa olayın aslı tamamen farklı olmasına rağmen yalan söyleme onursuzluğunu devam ettirdiler. Neden? Çünkü hala eski taktiklerle Türk Kürt çatışmasının zeminini hazırlıyorlar.
CHP’nin kurdurduğu İstiklal Mahkemelerinde “Türkçe bilmeyenin bu vatana hayrı dokunmayacağından idamına denilerek“ bir gece vakti genç yağız Kürt delikanlılarını asan bir zihniyetin uzantılarının bugün Kürt diye bir dertleri olmadığını zaten biliyoruz.
Kürtleri, Kürtlerin içinden bir kesimle vurmayı, ayrıştırmayı onları kadim birliktelikten uzaklaştırmayı denediklerini de biliyoruz.
Aksi halde, PKK’nın ve onun uzantısı konumundaki HDP’nin yıllardır Kürtleri cezalandıran, onları yok sayan, çocuklarının eğitimini engelleyen, varlıklarını görmezden gelen bir zihniyetle iş tutmasını nasıl izah ederiz.
Dahası Kürtlerin yaşadığı yerlere bomba tuzaklayan, evlerini tepesine yıkan, Kürt çocuklarını zorla dağa kaçıran PKK’nın Kürt diye bir derdi de yoktur. Onu da biliyoruz.
Tüm mesele;
“Türk Kürt ittifakı, İstanbul’un fethi kadar mühimdir” diyen bir anlayışın tasfiye edilmesidir.
Bu yüzdendir ki İttihat ve Terakki eliyle bu kadim kardeşlik hukukuna ağır bir darbe indirildi. Erdoğan, Kürtlere bu kadim birlikteliği hatırlattığı için ona diktatör denilmedi mi?
Sizleri Allah için seviyorum, Kürtler bu ülkenin birinci sınıf vatandaşlarıdır dediği için her yerde bomba patlatmadılar mı?
Ne zaman ellerimiz barış, ittifak ve birliktelik için uzansa ya darbelerle, ya suikastlarla, ya da bombalarla engellemek istediler.
Çünkü tüm planları, bu ülkede birlikteliği yok etmek. Çünkü bizler birbirimizden ne kadar nefret eder ve uzaklaşırsak ülkeyi o kadar kolay ele geçirebileceklerini düşünüyorlar. Bunun için her türlü yalanı, iftirayı tedavüle sokuyorlar.
Ancak milletimiz bu numaraları artık yemiyor.