ESKİ TÜRKİYE BAMBAŞKAYDI:
Ya eğitim-öğretim yılı başlamadan kitap setleri, tabletler masa üstünde şimdilerde yahu bunlar psikolojimizi mi bozuyor ne, eskiden üç kitap vardı, dördü yoktu dönem sonuna kadar kitap mitap görmezdik ne eğlenceli yıllardı ya.
Eski Türkiye'de çöp dağları devasa boyutlardaydı ne güzel metan gazları soluyorduk, küçücük hastaneler vardı eskiden, her odada 8-10 hasta yatıyordu hastalar birbirinin derdiyle hemhal olup şifa buluyordu, hastanelerde dost bulur ahbap oluyorduk kopuş tipi odalarda, tabi aradaki hijyen faslını saymazsak; ama bugün öyle mi Vallahi billahi beş yıldızlı otel standardında hastane odaları var ya pes Vallahi ya hep israf hep israf. Eczane sistemi harikaydı eskiden, kimse ilaç alamazken hastalar, memur-işçi akrabasına gider akrabasının sağlık karnesine ilaç yazdırırken o arada akrabalık ilişkileri gelişir herkes sıla-i rahim yapardı; lakin şimdi akraba akrabaya uğramaz akrabasını tanımaz oldu. Havalimanları yoktu eski Türkiye'de, ne güzel İstanbul'a 25 saatte varıyorduk- otobüste de sigaralar içer güzel dostluklar kurardık ahhh ahu2026 hatıralar canlanıyor. Ayrıca denizin üstüne havalimanları inşa ediyorlar sözüm ona hizmet diye, doğa düşmanlığı mı ne. Eski Türkiye'de barajlar yoktu çocuklarımız boğulmuyordu- nesil yok olmuyordu ama şimdi öyle mi dünyanın en büyük barajları falan filan ne bu ya, hem çocuklarımız boğulmaz oldu bir de dünyaya meydan mı okunuyor ne! Duble yollar yoktu her gün bir kaza her gün bir trafik kazası ne güzel erkenden ölüyorduk dünyanın derdini kahrını çekmiyorduk. Paletli ambulanslar yoktu o yüzden doğumlar maceralı geçerdi, doğum köyde yapılırdı ve tüm çocukların ebesi belliydi şimdi öyle mi herkes hastane konforunda doğum yapar bebek ne ebesini tanır ne de hayatın zorluklarıyla karşılaşmıyor doğum zamanında, ama eski Türkiye'de doğum esnasında bile hayatın zorluklarına karşı tecrübeyle donanırdık şimdi hastanede doğar doğmaz kuvözlerde lüx yaşam enjekte ediliyor bize. Cidden eski Türkiye bir harikaydı hele eğitim başkaydı tebeşir tozlarıyla tedrisatın pratiğinin rahlesinden geçerdik, ne şimdiki tahtalar öyle teknolojik meknolojik zaten ne geldiyse aslımızı astarımızı kaybettiğimiz, teknolojiye, popüler kültüre uyum sağladığımız yüzünden oldu. Ayrıca başka mühim bir konu: kimse hastasını yaşlısını taşıma derdinde değildi eskiden, yaşlılarımızın yüküyle kamburlaşmazdı sırtımız; ama şimdi öyle mi devlet tüm hastaları yaşlıları engellileri maaşa bağlamış tamam para veriyor ama insanlar da hastalarına bakmak zorunda kalıyor lakin eski Türkiye bir başkaydı yahu. (Gerçi necip insanımız her dem büyüğüne saygıda kusur etmezdi)
Eski Türkiye dünyaya posta koymuyordu ne güzel egemen güçler bizi tepe tepe yönetiyordu biz de etliye sütlüye karışmıyorduk şimdi ise her şeye her meseleye kafa yormak zorunda kalıyoruz, şimdi beyin kalmadı yahu dünyaya kafa tutmaktan, büyük düşünmekten. Ayrıca şu mesele de çok mühim, eski Türkiye'de her yerde üniversite yoktu biz de doğulular ne güzel eğitim için 4-5 yıl İstanbul'a gider orda kalır orda yaşar İstanbulluyuz diye hava atardık köydekilere, şimdilerde her kentte üniversite var kendi evinizde yüksekokulda okuyoruz, artık İstanbul'a turist olarak bir haftalığına gidiyoruz şimdi adımız çıkmış artist turiste ah ah eski Türkiye sen ne güzeldin be. Ayrıca eskiden tüm sahiller bizimdi, şimdi Ruslardan, İngilizlerden geçilmiyor sahiller-rıhtımlar ahh ahh gavur işgalinde miyiz ne her yer turist kaynıyor güya turizm gelişsin diye, para aksın diye, yahu hani rızık Allah'tandı.(tövbe tövbe eski kadercilik anlayışımız nerde yahu, rızkımızı Rus turistlere bağladık ya).
Başka birşey başka bir önemli nokta eskiden faili meçhuller cennetiydi Türkiye kimse kendi katilini tanımaz kinini daim içinde diri tutmaz ve failinin ailesiyle kan davası yaşama durumuna girmezdi ama şimdi öyle mi, adam vuran hemen tıkılıyor e tipine f tipine, gel de bir ömür senin katilin hangi cezaevinde biliyorsun ve insan gam yiyor ahh ah. Nerdesin eski Türkiye. Ah ah eskiden zanaat cennetiydi ülkemiz şimdilerde darbecilik mesleği kaybolup gitti, şimdiki darbeciler herşeyi yüzüne gözüne bulaştırıyor, millet zanaat nedir unuttu yahu, yazık. Eskiden eloğlu eski Türkiye'ye bir "vali" atıyordu o herşeyi çözüyordu sanki elinde Musa'nın asası vardı, ama şimdi her işi biz halletmek zorundayız, yani kaymakam vali teknokrat bürokrat diplomat falan fistan hepsini biz seçmek zorundayız. Ha şöyle bir durum da var eskiden dünyaya örnek bir trafik kültürümüz vardı saatlerce araçlarda müzik dinler zaman geçirirdik ama şimdi ne öyle köprüler möprüler denizaltı otoyollar hep israf hep israf adımız çıkmış müsrife, Allah'a hesabımızı nasıl hesap vereceğiz. Eskiden Kürtçe yasaktı biz de ne güzel Türkçe öğreniyorduk şimdi 40'ından sonra insanın ana dilini öğrenmesi de epey zor, hep bu devletin oyunlar illa beynimizi ilimle yoracak... Eski Türkiye eski Türkiye senin özleminde olanın gözüne batasın yeni Türkiye...