ESKADER Şöleni
F. Gülen öldü. Türkiye’ye getirilip insanlarımıza yaptığı bütün kötülüklerden, işlediği cinayetlerden ve İslam’a verdiği zararlardan ötürü hesap vermedi. Ama bir de hakiki dünyada asıl mahkeme, yani Mahkeme-i Kübra var. Orada elbette herkes gibi sorgulanacak! Bu ibretli ölüm dolayısıyla hâlâ onu kutsayan ve sapık yolundan gidenlere bir tavsiyemiz var: Cenabı Allah her insana akıl vermiş. Aklımızı başkalarına kiralamayalım. Zira yaptıklarımızdan dolayı biz hesap vereceğiz. DEAŞ’i Müslümanların başına musallat eden, Siyonist İsrail terör örgütünü himaye eden, Gazze, Filistin ve Beyrut’ta bebekleri, çocukları ve kadınları katlettiren Amerika, niçin FETÖ’ye sahip çıkıyor? Bunu düşünmek lazım! Rabbim bütün Müslümanlara ‘kardeşlik şuuru’, basiret, feraset ve akl-ı selim nasip etsin. Müminleri düşmanlarından emin kılsın, âmin. Şimdi dünyanın kötülük merkezi ABD ve koruduğu terör örgütlerinden kalbin has bahçesine dönelim:
Cumartesi günü “Yazı, Editörlük ve Medya Kursu”ndaki öğrencilerimle birlikte Türk Edebiyatı Vakfı’ndan çıktık, Fatih Kültür Sanat Merkezi’ne geldik. Fatih Belediyesi’nin kültür sanat faaliyetlerine tahsis ettiği bina ve salonu çok güzel. Kısıtlı imkânlara rağmen 16 yıldır Türkiye’nin en güzel ödül törenlerine imza atan Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği’nin “2023 Kültür Sanat Ödülleri” merasimi hazırlanmıştı. Kapıda hattat Kâmil Nazik’le karşılaştık. Salona girdiğimizde seçkin davetli topluluğunu gördüm. Uzun zamandır görüşemeyen muhabbetli dostlar selamlaşıyor, ayaküstü de olsa hasret gideriyordu. Hatırladığım isimler arasında Ebubekir Erdem, Fethi Erhan, Ahmet İyioldu, Rahim Er, Mustafa Gül, Mehmet Cangir, Muhammed Sani Adıgüzel, Bekir Tuncer Salihoğlu, Sait Yıldırımer, Hüseyin Sarıkoç, Ziya Karatekin, Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, Gazi Altun, Yusuf Dursun, Mahmut Topbaşlı, Zekeriya Yılmaz, Remzi Alioğlu, Gülper Refiğ, Bayram Bilge Tokel ve daha birçok aşina sima… Sağ tarafta mükâfat kazanan eserler sergileniyor, bir kısım misafir ödüle layık görülen eserleri ve ESKADER’in afişlerini inceliyordu. Sonra vakit geldi salona geçildi. İçeride iki değerli dost arasında oturdum. Mehmet Kâmil Berse ve Cafer Vayni. Önde oturan Mehmet Maksudoğlu ile sıramızdaki Serhat Kabaklı ve Lütfullah Parıltı ile selamlaştık. Salon doluydu. Cemalettin Tül’ün sunduğu merasim, Salih Turhan'ın, sanatçı dostları Rüstem Avcı ve Tuba Akkavak ile birlikte sundukları müzik ziyafeti ile başladı. Dernek tarihinin özetlendiği belgeselden sonra ESKADER Başkanı Fatma Ersem Yargıcı’nın özlü açılış konuşmasını dinledik. Yargıcı’nın İsrail terör örgütünün, Gazze ve Beyrut’ta yaptığı bebek ve çocuk katliamlarını ESKADER adına ağır bir dille eleştirmesi salonda dakikalarca alkışlandı. Daha sonra ödüller sahiplerine verilmeye başlandı. Prof. Dr. Mehmet Kaplan’ın talebesi Prof. Dr. Birol Emil’e “Özel Ödül”, Prof. Dr. Zeynep Kerman, Prof. Dr. Mehmet Maksudoğlu’na ve Haşim Vatandaş’a “Üstün Hizmet Ödülleri” verildi. Şerif Keskin, Erol Ülgen, Osman Suroğlu, Vural Kaya, Bayram Bilge Tokel, Leyla Şerif Emin, Selvigül Kandoğmuş Şahin, Fethi Erhan, Turan Türkmenoğlu, Halil Ziya Doğruöz, Salih Turhan, Bekir Sıddık Soysal, Alper Lütfi Göncü, İsmail Karakurt, Tuncer Baykara, Mehmet Narlı, Şule Köklü, Duran Boz farklı dallarda ödüle layık görülürken; “En İyi Film” olarak yönetmen ve senarist Bekir Bülbül’ün “Bir Tutam Karanfil” i ödüllendirildi. En iyi TV programı dalında “Anıların İzinde” ile Fehmi Atay, Klasik Sanatlar alanında ise Hattat Hamid’in talebesi Kâmil Nazik mükâfat aldılar.
4 Mart 2008 tarihinde Bâbıâli’de bir avuç gönüllü ile kurduğumuz ESKADER’in 16 yıldır düzenli olarak devam eden ödül faaliyeti, büyük takdir topluyor. Her buluşmada kültür sanat dünyasının nabzı. Büyük ilgi çeken merasime katılanlar arasında, Kuzey Makedonya İstanbul Başkonsolusu İdriz Fazlioski, Konsolos Sevim Sey, İstanbul Üsküp Derneği Başkanı Naim Aras, Rumeli Türkleri Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Dönmez ve isimlerini hatırlayamadığım pek çok mümtaz şahsiyet salonu doldurmuştu. Ödül töreninde takdim edilen özenli hediyeler el yapımıydı. Özel Ödül’ün sahibi olan, yaşayan edebiyat tarihçimiz Prof. Dr. Birol Emil’in hitabesi alkış aldı. Tekerlekli sandalye ile salona giren ve konuşmaları dikkatle takip eden Hocamız, sıra kendisine geldiğinde ayağa kalktı ve tarihî konuşmasını ayakta yaptı. “Efendim bir defa sizlere teşriflerinizden dolayı çok çok teşekkür ediyorum. İkinci olarak beni 62 yıllık hocalık hayatımın sonunda böyle bir zamanda bu kadar manalı ve güzel bir mükâfata layık gördükleri için yöneticilerimize, dostlarımıza ayrıca teşekkür ediyorum. Ben 62 yıl aralıksız hocalık yaptım. Münferit üniversitelerde görev yaptım. Pek çok öğrenci ve profesör yetiştirdim. Dünyaya ikinci bir geliş olsa, Cenabı Hak ikinci bir gelişi nasip etse hakikaten yeniden hoca olmak isterdim. Çünkü hocalıkta var olan birtakım hususiyetler, meziyetler ve faziletler öyle sanıyorum ki başka bir meslekte mevcut değildir. Çünkü size teslim edilen genç nesilleri yetiştirmek kadar sanıyorum dünyada daha güzel bir yol ve fonksiyon olamaz.” Bu şölenin yaşanmasında Fatma Ersem Yargıcı, Şerif Aydemir, Mustafa Nadir Önay, Filiz Ertekin, Mustafa Yılmaz, Nigar Öztaşçı, Ayşenur Aydemir, Mücahit Kocabaş, Ali Altunterim ve Emine Savaş’ın emekleri var. Yönetim kuruluna ve diğer adsız kahramanlara müteşekkiriz. Sağ olsunlar. Nice törenlere!