Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Nisan 2017

Eşikteki Türkiye

Millet olarak son yüz elli yıldır kendimizi bir yerlerde konumlandırabilme mücadelesi veriyoruz. Siyaseten ve stratejik olarak Batı ile bütünleşme maceramızın ise altmışıncı yılını doldurduk. Millet olarak fikren de kendimize tam bir istikamet bulamadık. Zaman zaman savrulduk. Yönümüzü bulduk derken demokrasi kazaları oldu. Sekteye uğratıldık. Sürekli bir taarruza maruz kaldık. Reçetesi sürekli yenilenen hastaya döndürüldük. İyileşme emareleri görüldüğü an vücuda yeni enfeksiyonlar enjekte edildi. Bu sefer yeni bir mücadele başlattık. Ayağa kalkmak üzere iken çelme yedik. Oturmak üzere iken de altımızdaki sandalye çekildi. Bir adımımız içeride, bir adımımız dışarıda kaldı. İçeriye giremedik, içerisi içimize tam ılımadı; dışarıda da kalamazdık, artık geri dönmek olmazdı. Eşikteyiz, eşikte bekleyip duruyoruz.

Savunan değil taarruza geçen Türkiye

Avrupa ve dünya bizi seviyor (!) olmalı ki referandum sürecini bizimle yaşadılar. "Hayır " kampanyalarına katıldılar. İçerideki hayırcılar da bunu görmek istemedi. Türkiye, bu sonuçla iç siyasetine müdahale ettirmek istemediğini deklare etmiş oldu. Bu sonuç "Evet" açısından yetersiz olsa da Batı'ya karşı zaferdir. Evet'in zaferini içerideki Hayır'a karşı düşünürsek bunu tam idrak etmiş sayılmayız. Türkiye ilk kez bu kadar vakur ve güçlü bir duruş sergilemiştir. Siyasu00ee aktörleri kumanda edilen Türkiye gitmiş, onun yerine kendi tarihinden ve değerlerinden beslenen ve dirilişini ilan eden bir lider Türkiye doğmuştur. Bu ivmeyi hızlandırmak gerekir. Kıl payı oldu, oylar şöyle sayıldı, böyle geçersiz oldu gibi tartışmalara takılmadan hızlı bir şekilde düzenlemeler yapılmalı. Ayağa kalktık, yürümeliyiz, koşmalıyız, taarruza geçmeliyiz.

Parti iktidarı yerine halkın iktidarı

Parlamenter sistem iyiydi, kötüydü, yetersizdi tartışmalarına takılmadan yeni döneme başlamak gerekir. Prangalar kırılmıştır. Bugüne kadar içinde bulunduğumuz sistemi halk belirlememişti. İngilizlerin dizayn etmeye çalıştığı siyasu00ee sistem ve temsili demokrasi ile düşe kalka bugünlere geldik. Millet asıl, seçtiklerimiz vekildi. Ne yazık ki bu görünüşte böyle idi. Seçimlerden sonra millet unutulur, seçilenler asilzade olur, halk kendi haline bırakılır, vekiline ulaşmak için olmadık yollar aranır, atılmadık taklalar bırakılmazdı. Siyasu00ee ahlakımız bu şekilde yerlerde idi. Bütün bu oyunlar, 16 Nisan ile terk edilmiştir. Hükümeti halk belirleyecektir. Kirli hesaplar yapılmayacaktır. Halkın iktidarına geçilmiştir.

Ağanın oyu nerede?

Şener Şen'in o unutulmaz filmini herkes bilir. Ağanın desteklediği partiye bir oy çıkar ve herkes o, bir oyu kendisinin verdiğini söyler. Ağa, bu duruma şaşırır ve "Benim oyum nere?" der. MHP'nin durumu tam da böyle gibi. Bu ironik hali yaşar gibiyiz. Devlet Bahçeli tam destek verdi. "Evet" kazandı. Şimdi "Hayır" dediği halde "Evet" dedim diyecek MHP hatta Ak Parti seçmeni bile çıkacaktır.

Ne evet ne hayır, çıkarcılara dikkat!

Ak Parti'nin de fire verdiği aşikar olan bir seçim oldu. Bu değerlendirme ve tartışmalar uzun süre devam edecektir. Referandumun sonucunu "Evet" veya "Hayır" taraftarlarına bırakmayacak bir de "çıkarcılar" ortaya çıkacaktır. Asıl bunlara dikkat etmek gerekir. Şu tartışmalar Ak Parti'de çoğalacaktır: İçimizde Kripto FETÖ var. FETÖ de vardır, çıkarcılar da, sahtekarlar da. Temizlik geç kaldı. Bu arada FETÖ soruşturmalarında daha titiz, daha akıllı ve daha itinalı olmak gerektiği mesajı da alınabilir. 1 Kasım seçimlerinde bile Ak Parti'ye oy verdiğini ama şimdi alakası olmadığı halde FETÖ'den mağdur olduğunu, işini kaybettiğini söyleyenleri duyuyor, görüyoruz. Geciken adalet, adalet değildir.

u00c2dil bölüşüm ve hukukun üstünlüğü ilkesi esas alınarak bu eşikten içeri girilmelidir. Partiler bölen değil, birleştiren olmak zorundalar. Türkiye, bu sonuç ile ikiye bölünmüş bir seçmen kitlesi görünümünden kurtulmalıdır. Bunun için halkın iktidarına bir an önce geçilmeli. Devlet yönetiminde adam kayırma olmadan atama sistemi gözden geçirilmeli. İhaleler, iş verme, taşeron sistemi, atama gibi devletin elindeki imkanlar adil kullanılmalıdır. Birlikte bu eşikten atlama zamanıdır. Sonucu millet belirlemiştir. Şimdi icraat zamanıdır.