Eser ve kıymet ahlakı
Bir
insanın bir başkasının malına, canına, namusuna göz dikmesi anlıktır. Gayet
basit vegayet kolay gerçekleşir. Bu kötülük, bazen anlık bazen üç beş yılda öğrenilebilir.
Ancak o insanı, bir başkasının malına, canına, namusuna göz dikmesi gibi bir kötülükten
men etmek çok zordur. Belki de bazen imkânsızdır.
Bir
insanın bir başkasının malına, canına, namusuna göz dikmesi,en büyük edepsizlik,en
büyük ahlaksızlıktır. İnsanın, insanlığın, devlet ve ülkenin çöküp batması,
tamamıyla bundandır.
Edep ve
ahlak konusu, gerçek hayatta her yönüyle herkesi ilgilendiren yaşamsal bir
tavırdır. Hangi yönden olursa olsun ister menfaat ister zarar yönüyle olsun
istisnasız herkesi ilgilendirir.
Herkesi ilgilendirdiği
gibi gerek uygulanması gerekse sonuçları itibariyle herkesi ve her kurumu
müspet ve menfi yönlerden etkiler. Edepli olup olmamak, ahlaklı olup olmamak;
ana rahmine düşen bebeği de hasat yaptığınız toprağı da etkileyecektir. Edepli
ve ahlaklı olsanız da olmasanız da edepsiz ve ahlaksızların yaktığı cehennem
ateşi istisnasız edepli edepsiz, ahlaklı ahlaksız herkesi etkiler.
Durum
böyle ise nasıl olacak da edepsizlik ve ahlaksızlık düzeltilecektir?
Öncelikle
bir başkasının malına, canına, namusuna göz dikmemek bir görgü, bir edep, bir
ahlak işidir. İnsanlık meselesidir ve kurtarıcıdır.Meselenin böyle kavranması,
öğrenilmesi, öğretilmesi insanların huzur ve saadeti için elzemdir. Öğrenmek ve
öğretmek ise uzun zaman ve yüksek gayret ister.Dünyanın en zahmetli işidir. İnsanlığın
öğrenileceği bu zahmetli iş, ana karnından başlatılıp kıyamete kadar devam ettirilmezse
cehennemden başkası yaşanmaz.
Bir
insanı, bir günlük bir terbiye ile doktor, terzi, öğretmen ve aşçı yapmanın
mümkünü yoksa bir günlük terbiye ile edepli ve ahlaklı olması da mümkün
değildir.Edep ve güzel ahlak öğrenmek isteyen diz çökmelidir. Önce gönlünde,
yüreğinde ve kalbinde diz çökmelidir. Bunu başarmadan terbiye alacağı yerde
gerçekten dizini çökemez. Diz çökmenin en zoru, terbiye tedrisatı anında insana
karşı yapılanıdır.Bu terbiye ile her yeni gün yeni bir doğruyu yaparak eski bir
yanlışından vazgeçer ve yüksek bir şuura ulaşabilir.
Edep ve
ahlak şuuru yüksek olmadıkça ülkelerin büyük tümsorunları çözülemeyeceği gibi
cehennem ateşi de asla söndürülemez. Bu sorunlar ve ateş, şikâyetle değil önce
kendini değiştirmekle düzeltilebilir ve söndürülebilir. Şikâyet etmek, işin son
kertesi ve acizce olanıdır. Faziletli olmak,şikâyet etmeden her gün hata
işlememe cehdi ve her gün eski bir kötülükten uzak kalma azmidir.
Aslında
edep ve ahlakın insan ve toplumdaki kalitesi her şeyin aynasıdır. İnsan, edep
ve ahlak aynasının karşısına geçtiğinde gördüğü edep ve ahlak kalitesi neyse
şikâyet ettikleri de aslında odur. Edep ve ahlakın kalitesi, doğrudan doğruya
ülkenizin kalitesi, doğrudan doğruya kurumlarınızın kalitesidir. Doğrudan
doğruya toplumunuzun kalitesi, doğrudan doğruya o ülkedeki insanlığınızın
kalitesidir. İnsanınız ve insanlığınız ne kalitedeyse her kurum çalışanı ve kurum
kültürü doğrudan doğruya o kalitedir.
İnsana
ve insanlığa faydası olan ameller ve kıymetler yaşandığı ve yaşatıldığı sürece
asla ve asla ölmez. İnsan, ölmeyen ve ölmeyecek eser ve kıymet bırakandır. Bu
eser ve kıymet ahlakı ilehayatı değiştirebilir, çekilmez olan hayata bir huzur
katabilir.
Boşa
vakit öldüren, edep ve ahlakı değil edepsizlik ve ahlaksızlığı yaşayanve yayaninsan
aslında insanı ve insanlığı öldürdüğünü hiç unutmasın. Her insanın; insana,
insanlığa ve bu dünyaya vereceği az ya da çok bir eser ve bir kıymet mutlaka
vardır. Şöyle bir tefekkür edip kendi muhasebelerini yapmaları, ne verdiklerini
tartmaları ile zaten büyük bir edep ve ahlak deryası oluşacaktır.
İnsanlardan
bir edep ve ahlaklılık görmenin, almanın rahatlığını yaşarken bir edep ve ahlaklılığı
sizden görmelerini yani sizin onlara vermenizin de büyük huzurunu yaşayın. Edep
ve ahlakın hâkimiyeti, böylece önce kendini değiştirmekle başlar.