Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Eylül 2018

Esas mesele enerji paylaşımıdır

Bilindiği gibi zengin doğal kaynakların başında gıda ve enerji kaynakları gelir. Özellikle Sanayi devriminden sonra enerji meselesi devletlerin hareketlerine etki etmiş, savaşlar çıkartılıp milyonlarca masum insanın ölümüne sebep olmuştu.

Bugün Suriye’de ve diğer İslam coğrafyalarında yaşanan acılar, iki nedene dayanıyor. Birincisi, İsrail’in karşısında direnebilecek hiçbir güç bırakmamak. İkincisi ise, Doğu Akdeniz’de keşfedilen enerji paylaşımında başta Türkiye olmak üzere, Lübnan ve Suriye’yi denklem dışı bırakmak olduğu her geçen gün daha net anlaşılıyor.

ABD’nin Fox Televizyonuna konuk olan bir uzman bu gerçeği şöyle ifade etmişti ‘’ İsrail’in güvenliği büyük ölçüde sağlanmıştır. ABD, Doğu Akdeniz’de keşfedilen enerjiyi Avrupa’ya ulaştırma konusunda ortaklarıyla görüşmelerini sürdürmektedir.’’

Aradan birkaç gün geçtikten sonra Yunanistan’ın Ekathimerini gazetesinde çıkan bir haberde ABD’nin ortakları kimler olduğu anlaşılıyordu. ‘’ ABD’nin enerji devi Exxon Mobil, Kıbrıs'ın özel ekonomik bölgesinde keşif sondajına başlamayı planlıyor. Türkiye'nin tahmin edilemez davranışları karşısında Yunanistan, İsrail ve ABD’nin desteğine güveniyor.’’ diye yazmıştı.

Adını vermek istemeyen uluslararası ilişkiler uzmanı olan Yunanlı bir akademisyene bu konuyu sorduğumda enerji paylaşımının bir netliğe kavuşmadığını şöyle ifade etti. ‘’ Doğu Akdeniz’de keşfedilen enerjinin paylaşımı konusunda Rusya’nın tavrı oldukça önemli olacaktır. Avrupa üzerinde enerji hâkimiyetini sağlayan Rusya bu özeliğini kaybetmek istemiyor. Rusya’nın Akdeniz’deki üslerini güçlendirmenin araka planında enerji paylaşımı var. Netanyahu, bu duruma bir çözüm bulmak için Putin’le bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Ancak İngiltere ve ABD’nin bazı şirketleri Rusya’nın bu işe dâhil edilmesinden rahatsız olduğu için enerji paylaşımı kapalı kapılar ardında sürdüğünü sanıyorum.’’

Öyle anlaşılıyor ki, üzerinde anlaşmaya varılmış, sınırları belirlenmiş bir enerji paylaşımı henüz yok. Gelişmeler ülkelerin sahip olduğu kapasite ve beklentilerine göre şekilleneceği anlaşılıyor.

Doğu Akdeniz’deki enerjide hak iddia eden Lübnan, siyasi dengelerin kırılgan olması hasebiyle her an karıştırılmaya müsait bir ülke konumunda. Suriye ise, 2011’den beri iç savaşın yıkıcı etkisini yaşayarak kendi bütünlüğünü koruyacak mecali kalmadı. Türkiye ise, 7 Şubat Mit Krizi olayından sonra birçok girişime muhatap oldu ama halkın feraseti ve Erdoğan’ın güçlü liderliği tüm emperyalist girişimleri sonuçsuz bırakmıştır.

Gelişmeler oldukça önemli ve hassas. İçinden geçtiğimiz zaman dilimini ve uluslararası ortamı doğru değerlendirmelerle ufuk ötesini görmeyi ve ülkemizin karşı karşıya kaldığı tehlikeleri önceden tahmin ederek ona göre tedbirler geliştirmeyi zorunlu kılmaktadır.

Bunun için de her türlü kısır politik tartışmaların dışına çıkarak, sahip olduğumuz tarih ve coğrafyanın birikiminden istifade ederek, canımıza ve kaynaklarımıza yönelmiş, bu küresel güçlere karşı ortak bir tavır geliştirmeliyiz.

Küresel güçlerin esas amacı enerji paylaşımıysa, bu coğrafyanın asli unsuru olan Türkler, Kürtler, Araplar ve Farslar neden kardeşliği ve daha iyi bir gelecek için dayanışmayı paylaşmasınlar?

İsrail, ‘’Kudüssü başkent’’ ilan etmesiyle dünyanın dikkatini Filistin’e çevirdiği sırada, Atina’da keşfedilen enerji konusunu görüşmüştü. Şimdi ise, tüm dünya İdlib meselesini konuşurken, İsrail’in Atina’da ABD ile birlikte Doğu Akdeniz enerji meselesi için toplantı yapması dikkat çekicidir.