Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.69
Gram Altın
2955.74
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Nisan 2020

Ermeni virüsü

Korona salgın 100 yıldır Türkiye’yi baskı altında tutan Ermeni tehciri konusunda gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlatmak için yeni bir fırsat sunuyor.

Her 24 Nisan’da ABD başkanının ağzından çıkacak tek kelimeye kilitleniyor, emperyalizmin Türkiye’yi baskı altında tutma oyununu unutarak, ‘soy kırım demedi, büyük felaket dedi’ gibi konuyu özünden saptırmaya alet oluyoruz.

Diasporanın bitmek tükenmek bilmeyen iftira kampanyaları ile Türkiye karşıtlığı birleştiğinde bu furyaya parlamentolar da dahil oluyor. 1962 yılında Türklere katliam yapan Makaryos’un Kıbrıs Parlamentosu ile başlayan asılsız Ermeni iddialarını tanıma furyası, 1995’te Rusya Parlamentosu tarafından kabul edildikten sonra ivme kazanmış bugüne kadar 27 ülkeyi Türkiye karşıtlığında birleştirmiştir. Bu furyaya maalesef Avrupa Parlamentosu, Vatikan dahil olmak üzere sözde müttefiklerimizin birçoğu katılarak sözüm ona Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalıştılar. Geçen yıl yine Türkiye’yi tehdit için İsrail parlamentosuna getirdi konuyu. Bu yıl tasarıyı tanıyan ise meşru hükümete karşı batının desteklediği Libya’da darbe tezgâhçısı Hafter oldu.

Tarihi gerçekleri bir tarafa bırakarak salvo yapan bu ülkelerin iddialarının aksine 1915 yılının 24 Nisan günü ne tehcir oldu ne de tehcir kararı alındı. Osmanlı Hükümeti, İstanbul’da bazı Ermeni çetecilerin evlerini basarak bir orduyu donatacak kadar silah ve mühimmata el koydu. 11 Kasım 1914’de birinci dünya savaşına giren Osmanlı devleti Doğu’da Ruslar ile Çanakkale’de İngiliz, Fransız, Anzaklarla varlık yokluk savaşı verirken Ermeniler bu kadar silah ve mühimmatı ne yapacaklardı dersiniz. 93 Harbin’de ne yaptılarsa onu yapacaklardı herhalde. 1910-1922 yılları arasındaki dönemde Ermeni çeteciler tarafından öldürülen Türklerin sayısını merak ettiyseniz tarih kitapları en az 523 bin diye yazıyor. Kazım Karabekir’in hatıralarını okuyanlar Ermeni mezalim ve vahşetinin ne boyutlara çıktığını tarihi belgeleriyle görürler. Tehcire sebep olan Van isyanı ise 15 Nisan 1915 tarihinde çıkmış. Rusların desteklediği bu isyanda 20 bin Türk katledilmiştir. Hükümet ise 14 Mayıs 1331 (27 Mayıs 1915) tarihli ‘Vakti seferde icraat-i hükümete karşı gelenler için cihet-i askeriyece ittihaz olunacak tedabir hakkında Kanun-ı Muvakkat’ı yayınlayarak İsyan hazırlığındaki Ermenileri yine Osmanlı toprağı olan Suriye’ye göçe mecbur etmiştir. Osmanlıyı arkadan vuran bu güruhun isyanlarını bastırmıştır.

Ermenilere, Anadolu’yu peşkeş çeken Rusya ve batılı devletlerin 1915’ten sonra siyasi tazyikleri sonucu kurulan tehcir mahkemelerinde 377 kişi yargılanmış birçoğu da haksız yere idam dahil çeşitli cezalara çarptırılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin 11 Ağustos 1920’de aldığı kararla tehcir mahkemeleri kaldırılarak batılıların bu furyasına son verilmiştir. Kısacası başta İngilizler olmak üzere İstanbul ve Anadoluyu işgal edenler doğru yanlış birçok Ermeni iddiasını sorgulamış kayıtlara geçirmiş ve hükmünü vermiştir. O dönemde olmayan soykırım iddiaları ise Türkiye’nin attığı her kalkınma adımının önüne bir takoz olarak konulmuştur.

Şimdi gelelim bugün bize koronanın hatırlattığı salgına. Osmanlı devleti 1 Ekim 1914 tarihinde sivil hekim ve askerleri silah altına almıştır. Doğu Anadolu’da görevli 3. Ordu’nun salgınlar sebebiyle kaybı 116 bindir. Osmanlı ordusunda ise 473 bin asker salgın sebebiyle hayatını kaybetmiştir. Bu yıllarda Suriye’deki çekirge istilası dahil kıtlık, açlık ve salgın hastalıklardan ölenlerin sayısını ise varın siz hesap edin. En iyimser tabir ile Osmanlı topraklarında yaşayan Ermenilerin ayısı 500 bin civarında olduğuna birçok bölgede tehcir uygulanmadığına göre Tehcir edilen bütün Ermenileri ölmüş göstermek. O da yetmiyormuş gibi salgında tek bir Ermeninin ölmediğini, sıtmanın, vebanın, İspanyol gribinin Ermenilere dokunmadığını iddia etmek ancak virüslü kafaların yapacağı bir şeydir.

O dönemin şartlarıyla ilgili Türkiye’yi suçlamayı alışkanlık haline getiren İngiltere, Fransa, Almanya, ABD yetkililerine şunu sormak da bizim hakkımız. New York’ta savaş yok, sadece salgın sebebiyle ölenlerin sayısına bir bakın. Amerikalılar 10 binin üzerinde yaşlının bakımevlerinde ölüme terkedildiğini söylüyorlar. Amerika’da şu anda salgından ölen zenci ve Güney Amerika kökenlilere soykırım mı uyguladı. İspanya, İngiltere, İtalya’da ölenleri kim soy kırıma tabii tuttu. ABD tarihinde, kızıldereli, zenci soykırımı, Rus tarihinde kırım-tatar soykırımı, İngiliz tarihinde aborjin, Hindistan, Kızılderili gibi onlarca soykırım, Fransız tarihinde Ruanda, Cezayir soykırımları,, İtalya tarihinde Yugoslavya, Etiyopya, Libya soy kırmaları vardır. Tarihleri sömürü ve soykırım üzerine kuruludur. Soykırımlar üzerine kurdukları sömürü düzenlerine taş koyacak tek ülke ise Türkiye’dir. Korona’dan sonra BM, AB ve sömürgeci devletlerin pozisyonlarının aynı olmayacağı gibi, Türkiye’nin önüne kesmek için kurulan soykırım tuzağı da berteraf edilecek, Erministan işgal ettiği Revan Hanlığının topraklarından da, Azeri toprağı olan Karabağ’dan da pılını pırtısını toplayarak çekilecektir. Korona ile birlikte Ermenilerin iftira virüsü de sona erecektir. Vesselam… Gün ola harman ola…..