ERKEN SEÇİM Mİ?

“En önemli seçim bu seçimdir” diyerek girdik bütün seçimlere. Yerel ve genel seçimler, yapıldığı zamana göre büyük önem taşıyorlardı elbette. Her an değişen ülke ve dünya gündemi zaman zaman seçimlerin erkene alınmasını da gerekli kılmıştı. Beş yılda bir yerel, dört yılda bir genel seçimler için sandık başına giderken yerelde sadece belediyelerin değil aynı zamanda genel durumu, genel seçimler için de bazen yerel durumu göz önüne alarak kullandık oylarımızı ve tayin ettik başkanlarımızı.

2002 de iktidara gelen Ak Parti ile o günden bu güne altı genel, üç yerel, iki referandum ve iki cumhurbaşkanlığı seçimi yaşadık. 16 yılda yaşadığımız bu 13 seçimin her birisinin evvelinde ülkeyi farklı ortamlara taşıyacak sıkıntılarla karşılaştık. Bazen terör, bazen siyasi manevralar, bazen dış ülkelerin müdahalesi bazen de muhalefet partilerinin saldırıları. Ancak seçimler her birini adeta temizleyerek geçti. Seçimlerden önce nerdeyse sekteye uğrayan ülke gidişatı, seçimlerin akabinde düzeldi ve yeni bir Türkiye’ye uyanarak yeniden yolumuza devam ettik.

Şimdi ise dolar saldırısının altında ekonomik kıskaca alınmak istenen bir ülke durumundayız. Adeta piyasalarda yaprak kıpırdamıyor. Batırılmak istenen bir ülke durumuna getirilmek istenmekteyiz. Bu durumdan etkilenmemek mümkün değil. Ülke ticaretinin lokomotifi durumunda olan bütün işlerde yavaşlamanın ötesinde duraklama ve hatta gerileme söz konusu. Durumdan nemalanmak isteyen ana muhalefetin keyiften ağzının suyu akmakta. Hep söyledik ve bir kez daha tescil edildi ki bizdeki muhalefetin tek derdi kendi koltuğunu muhafaza edebilmek. Onlar için vatan elden gitse de önemli değil.

Bu durumdan belediyelerin de etkilenmemesi mümkün değil. Yükselen dolarla birlikte artan fiyatlardan dolayı değişen maliyetler işlerin ya durmasına ya da iptal edilmesine sebep olmaktadır. Ekonomimizin üzerindeki bu baskının daha ne kadar süreceği ise meçhul. Cumhurbaşkanımız ve bakanlarımız tarafından yapılan müdahale ve açıklamalar duruma adeta yan etki yaparcasına, yükselen ateşi daha da hararetlendirmektedir.

Aslında dünya üzerinde bir oyun oynanmak isteniyor. Yüz yıl önce kurgulanan oyunun süresi bitmek üzereyken yeni bir yüzyılın oyunu kurgulanmak isteniyor. Ancak bu sefer oyun kurucuların arzu etmediği şeyler var ortada. Yüz yıl önce masada toprakları pay edilen, geleceği tazminatlarla ipotek altına alınan Türkiye’nin bu sefer oyun kurucu durumuna gelmesi planlanan bir durum değildi aslında. Doğuda her ülke üzerinde planlanan oyunlar tuttu ama bir tanesi var ki üzerinde planlanan oyunların tutmaması bir taraf etrafındaki ülkelerin üzerinde oynanan oyunları da bozma kudretini göstermektedir. Batının asla kabul edemeyeceği bir durum bu durum. Bu durumun devam etmesi demek batının gelecek yüzyılda doğunun eline bakması ve ona muhtaç olması demek olacak. Enerjide, ekonomide, petrolde, doğalgazda ve daha birçok konuda ortalığı yok yere kızıştıranların korkusu aslında gelecek korkusudur. Her konuda karşılarına çıkan Türkiye’nin durdurulması ve kendilerine mecbur edilmesi gerekir. Bütün bu kavgaların sebebi budur aslında.

Yerel seçimlerin normal zamanına altı ay varken koparılan fırtınanın sonuçları seçimlerde alenen ortaya çıkacaktır. Duruma farklı yorumlar getirenlerin niyetleri alttan alttan Ak Parti’ye vurmaktır. Hizmetin en güzelini vatandaşa ulaştırmada mahir olan Ak Parti’li belediyelerin birçoğu bu oyunların kurbanı olabilecektir. İşin içine bir de siyasi çıkarlar, koltuk sevdaları ve kişisel kinler girince bu oran daha da artabilecektir. Zaman bazen en güzel çözüm olabilirken bazen de kangren olma ihtimali olan hastalıklar için zarara götüren süreç olabilir. Onun için erken teşhis ve tedavi hastalığın ilerlemesini durduracak ve belki de iyileştirecektir.

16 yıl genelde ve 14 yıl yerelde harika hizmetler sunan bu anlayışın sekteye uğramaması için erkene alınacak yerel seçimler ileride ortaya çıkabilecek vahim durumlar için erkenden müdahale olabilecektir.

Daha güzel bir Türkiye için el ele olmak ümidiyle…