Erken seçim masası
Seçime yaklaştıkça seçimin de bize
doğru yaklaştığını görmeye başladık.
2022 yılı boyunca muhalefetin "erken
seçim" taleplerine karşı AK Parti ve MHP’den “Seçim
zamanında yapılacak” açıklamaları gelmesine rağmen geçtiğimiz
gün Ömer Çelik’in işaret verdiği MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli’nin ise her şartta ortaya çıkacak erken seçime destek verileceği
açıklaması bir anda tabloyu değiştirdi.
Erken seçimin bir ihtiyaç olduğu konuşulmadan ya da gerekçesi
tam olarak ortaya koyulmadan gelen bu talebin oluşmasında oy
oranlarındaki değişim ile sahada oluşan tablonun büyük
etkisi olduğu görülüyor.
Bir yıl önce ekonomideki zorlu tablonun
muhalefet liderleri nezdinde erken seçim konusunun gündeme
getirmesine öne çıkarsa da 7 Nisan itibarıyla yapılan seçim
düzenlemesiyle bu taleplerin bir anda bıçak gibi kesildiğini gördük.
Önce, Eylül diye verilen
tarihler Kasım ayına sarktı.
En sonunda tüm muhalefet partileri erken
seçim çağrısını rafa kaldırdı.
Bu sefer ise iktidardan erken
seçim açıklamaları gelmeye başladı.
2022 Nisan ayında Meclis'ten geçen seçim
kanunuyla ile artık oylarda yapılan düzenleme önümüzdeki
seçimlerde çok büyük bir yer tutuyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Cumhurbaşkanı seçimi için yüzde 50 artı bir oy
ile seçilme yeterliliğinin sağlanmak zorunda olması, oy oranları çok olan büyük
siyasi partilerin, oy oranları görece daha az olan küçük
siyasi partilerle iyi ilişki kurmasını ve onları göz ardı etmesini
engelliyordu.
Parti içi demokrasi sağlanamasa da "toplumsal uzlaşıyı artıracak" bir
girişim olarak gördüğüm bu durum, büyük partileri çok rahatsız etmiş olacak ki
neredeyse hepsi bu düzenleme sonrası oldukça sessiz kaldı.
Yapılan düzenlemeye daha önce yazdığım
yazılarda açıkça karşı çıktı.
Çünkü demokrasinin ileriye gitmesi ve
uzlaşı kültürünü artırılması ülkemizin geleceği açısından daha yerinde olacak
bir yaklaşım olacaktır.
Bir toplumda yüzde 50 çoğunluğu elde etmek
öyle kolay bir iş değil.
Evimizde aile üyelerimizle bile
çok az konuda fikir birliği sağlayabiliyorken hâliyle toplumda
bu oranları bulmak epey zor.
Ama işin güzel tarafı da bu ya...
İlk seçim düzenlemesi, kanunlarda herhangi
bir değişiklik yapacak güçte olmamaları nedeniyle düşük oy alan partilerin de
yasal düzenlemelerde söz sahibi olmasını sağlıyordu.
Bu, demokrasinin daha da gelişmesini
gazetecilik yaklaşımımın temeline alan biri olarak eksik bir demokrasi olsa
bile destek verdiğim hatta çok memnun olduğum bir durum ortaya çıkarıyordu.
Fakat bu düzenlemenin kaldırılması eski
siyasi jargonları geri getirdi.
İktidarın refleksini değiştirmesi ve
Parlamenter Sistemdeki çoğunluk oyu alanın sözünün geçtiği düzenin yıkıldığını
anlaması gerekiyor.
AK Parti, "demokratik" ve "liberal" değerleri öne
çıkaracak ilkelerle "özgürlükçülüğü" ve "özel teşebbüsü"
merkezine alan bir siyasetten "kabuğuna çekilen" ve "belli bir
kitle üzerinden siyaset yapan" parti hâline gelmemeli.
Bunu aşmanın yolu çok belli...
Bazı meselelerde "ortak hareket
etmek" bu kapsamda çok önemli bir siyaset olmalı.
Vatandaş durumu görüyor.
Neye, nasıl destek vereceğini de biliyor.
Havanda su dövmeye gerek yok.
Bu ülkenin daha fazla demokratik düzenlemeye
ihtiyacı var.
Dar bölge seçim sistemi, ön seçim, siyasi etik
yasası ve iç tüzük düzenlemeleri için hâlâ geç değil.
Düne kadar "Seçime gidiyoruz. Anayasa
değişmez" diyenlere rağmen başörtüsü meselesi nedeniyle anayasanın
değişmesi konusunda muhalefet ile iktidarın ortaklaştığı bir zemine gelebildik.
Atılacak adımlar ile Meclis kapanmadan
gereği yapılacak bir hava yakalanmışken seçime doğru gidişte siyasetin ve
Ankara koridorlarının aklındaki tek soru, erken seçim ile başörtüsü
düzenlemesinin birbirini sıkıştıran ve üç sandık gelme ihtimalini canlı tutan
denklemi...
Yapılan çağrılara ve verilen sözlere
rağmen muhalefetin çekimser kalmasının bir anlamı yok.
Bu konuda bir anayasa düzenlemesine
ihtiyaç olmadığına inansam da küçük partileri dışarıda bırakamayan siyasettin
büyük partilerin birbirini yok saydığı noktaya getirilmesi oldukça anlamsız
gördüğüm ve pratik faydasının namümkün olduğu garip bir duruma neden oluyor.
Bu bağlamdan bakınca 6 Nisan ve öncesi
için seçim ihtimâli oldukça yakın görülüyor.
Anayasa görüşmesi oylandıktan hemen sonra
seçimin öne alınmasına ilişkin düzenlemenin gelme olasılığı epey yüksek gibi...
Kimsenin sandıktan korkmasına gerek yok.
Halk zaten oyunu çoktan verdi. Şu an
sadece teferruatları yaşıyoruz.