Erken evlilik faciası
13 Ocak 2019 Pazar günü HÜDA PAR İstanbul Kadın Kollarının düzenlediği 6284 Sayılı Yasanın ve erken evlilik yapanların uğradığı facialara ilişkin panele katıldım.
Panel öncesi ilgili yasanın uygun gördüğü yaştan önce birbirini sevip de evlenen ve çocuk sahibi olan dört kızımız başına gelenleri anlattı. Salonda bulunanların hepsi kederlendi, birçoğu da gözyaşlarına hâkim olamadı.
Düşünün, daha doğrusu kendinizi onların yerine koyun. Veya evlatlarınız olduğunu varsayın:
Delikanlı ile genç kız birbirlerine âşıklar. Bir an önce evlenip yuva kurmak için çırpınıyorlar. Ancak evlenmeleri yaşları açısından mümkün değil. Yakın zamana kadar evlenmeleri ailelerin onayı ile serbestti. Şimdi ise kızın yaşı 16 ise, aileler de uygun görse olmuyor. Mahkeme kararı gerekiyor. Hâlbuki bizim geleneklerimiz de dinimiz de buna engel koymuyor.
Elbette özellikle günümüz şartlarında evliliğin 18 yaşından büyükler için mümkün olması uygun. Bunun için yasal düzenlemeyi anlamak da makul geliyor. Ancak evlenmiş olanlara verilen ceza zulüm ki ağır zulüm.
Ailelerin çocukların evlilikleri için onayı var. Artık evlenmişler, bir arada yaşıyorlar. Bir veya iki çocukları da olmuş. Delikanlı baba olmanın heyecanı ve gururu içinde. Çalışıyor, evine ekmek getiriyor. Eşini seviyor. Mutlular ve gelecek açısından umutlu bir aileler.
Ama erkeğin hakkında açılmış ve süren mahkeme var. Suçlama ise korkunç: “Çocuk yaştaki kızın ırzına geçmek.”
Hâlbuki bu çift ailelerin onayı ile evlenmişler, halen de karı-kocalar, çocukları da olmuş. Kız da “Ben kocamı sevdim. Hem de çok sevdim. Şimdi de seviyorum. Kendi isteğimle de evlendim. Evlendiğim için pişman da değilim. Mutluyum. Hem ben evlendiğim o zaman çocuk da değildim. Tam 4 yıldır adet görüyordum” diyor. Mahkemenin umurunda değil. Bu genç çiftin erkeği, ailenin babası maalesef çocuk tacizi suçlamasıyla yargılanmaya devam ediyor. Artık yapacak bir şey yok. Geri dönüş de yok.
Evleneli 3-4 yıl kadar olmuş. Çok şükür kimseye muhtaç olmadan hayatlarını mutlu bir şekilde sürdürüyorlarken bir gün kapıya jandarma veya polis geliyor. Eşinin, çocuklarının ve komşuların gözü önünde ellerine kelepçe takılıyor. “Suçlusun” deniyor. “Hem de ağır suçlusun.”
Boynu eğik delikanlı, iki küçük yavrusu kucağında iken soruyor: “Ne suçu? Ne cezası?”
Cevap acı: “Hakkında 10 yıl kesinleşmiş cezan var. Seni cezaevine götürüyoruz. Suçun ağır: Çocuğa tecavüz. Küçük yaştaki kızın ırzına geçmek.”
Sonrası mı? Anlatmak zor, çok zor…