Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Mart 2019

Erkeklik krizi mi istismar bahanesi mi?

Erkeklik krizinin varlığı kadın hakları savunucularının çoğu tarafından kabul edilmeyen bir olgu. Onların çoğunluğunun erkeklik krizi olgusunu reddetmelerinin sebebi şüphesiz ki, bu vakayı kadının karşısına dikerek onu daha da ezme aracı haline getiren kitledir. Kadının hali hazırda yaşadığı sıkıntıları görmezden gelmeyi ve kadının etinden, sütünden cümle nimetlerinden yararlanmayı kendisine prensip edinmiş bu kitle, aynı zamanda kadını mümkün olduğunca ‘bağlı’ tutmaya gayret ediyor ki, kendisine karşı yeteri kadar itaatkar olsun. Erkeklik krizini de kadının bağını kısaltma, daha da kısaltma aracı olarak kullanıyor.

Velakin, hakikatin istismar ediliyor olması, hakikatin niteliğinden birşey azaltmaya yetmez. Her ne kadar kadını mahkum tutma aracı olarak kullanmaya çalışılsa da, sorumluluk ve özürden kaçmanın bir yolu olarak öne sürülmeye çalışılsa da benim açımdan erkeklik krizi inkar edilemez bir vaka.

Her geçen gün kendisini bir kadının, güçlü bir kadının karşısında nasıl konumlayacağını bilemeyen erkekler kervanının nüfusu artıyor. Bu kervanın üyeleri evlenmek için, ya sayıları gittikçe azalan ve sözde geleneksel diye tanımlanmış, kolu kanadı kırılmış, kendisine tanrı rolü oynayabileceği sahipsiz, desteksiz, zavallı kadınların arayışına giriyor veya güçlü bir kadın karşısında azan komplekslerini yumruk ve tokat ile susturmaya çalışan eğitimli psikopatlar adaylığına geçiş yapıyor.

Bizde bir dönem çok yaygın görülen 'Köyden kız arama' gerçeğinin bir ucu da bu erkeklik krizine değer. 'Geleneksel' yapının dışına çıkmış, bu anlamda bireysel yetilerle daha fazla donanmış, daha fazla 'görmüş geçirmiş' erkek aynı yoldan geçmiş güçlü bir kadın ile eşit ilişki kuramayacak kadar olgunlaşmamışsa soluğu köyden kız aramakta alıyordu. Bu günler yerini erkekliğine daha çok güvenen, daha donanımlı ama hala aynı yeteneklere sahip bir kadın ilişki kurmayı beceremeyen diplomalı dayakçılara bıraktı. Bu anlamda 'haddini bilen' kırsal, kadın için şehirden daha güvenli bir yer haline geldi.

Bütün bu istismar ve kötü kullanmaya, kötülüğe kalkan edinmeye rağmen erkeklik krizi gerçek bir kriz. Tuhaftır ki, batıdaki kadın hareketinin olumsuz bir sonucu olarak batılı erkeğin bu krizi yaşadığını iddia veya ima eden batılı olmayan erkek, aslında erkeklik krizini pek çok yönden daha fazla yaşıyor.

Batılı erkek erkeklik krizini adeta bir fonksiyon krizi olarak yaşarken, batılı olmayan erkekse bunu ciddi bir güç krizi olarak yaşıyor. Üç beş yıl evvel Bermuda Adası'na ziyaretim esnasında oradaki Bermuda İslam Cemaati'nin mensupları ile bir röportaj yapmıştım. Bu cemaatin önde gelen isimlerinden biri de Bermuda'da İslam kitabının yazarı, aynı zamanda iyi bir entelektüel olan Radell Tankard idi.

Bermuda, hala büyük bir Afrikalı nüfusu barındırıyor. Köle olarak adaya taşınan o insanların torunlarının dikkate değer bir bölümü de adanın müslüman cemaatini oluşturuyor. Yüzyıllarca köleliği yaşamış bu toplumun bireylerinden biri aynı dini, aynı değerleri ve aşağı yukarı aynı adalet terazisi ile bakışı taşıyan biri olarak karşımda oturuyordu. Ona cemaatleri içinde kadınların durumunu sorduğumda çok ibretlik bir cevap almıştım. Bu ibretlik cevap da, Wilkinson'ın ibretlik hikayesi de bir sonraki yazıya kalsın...