Erkekler kavvam olmalı (2)
- Kadın erkeğe itaat etmek zorundadır. Ayetin ifadesi nettir.
Bir ailede iki reis olmaz. Bunu da erkek olarak tayin eden erkek değil,
bizzat yaratan Allah'tır (cc).
Resulullah (sav) de şöyle buyurur: “İnsanın insana secde etmesini emredecek olsaydım, kadının
kocasına secde etmesini
emrederdim.” (Tirmizî, Radâ` 10. Ayrıca
bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 40; İbni Mâce, Nikâh 4.) Kadın hakları konusunda
batı, en az bin üç yüz yıl İslam’ın gerisindedir. Dolayısıyla aile konusunda
örnek alınamaz. Alınırsa ne olur. Batının aileyi bitirmesi gibi biz de biteriz.
- Kadının erkeğe itaat etmesi, Allah (cc) katında değer kazanmasının
vesilelerindendir. İtaati Allah (cc) ve Resulü (sav) emrediyorsa,
itaat kadın için alçalma değil aksine yücelmedir. Başka bir deyimle kadın,
eşine itaat etmesi oranında, Allah (cc) katındaki değerini yüceltmiş
olacaktır.
- Gıyabında eşinin haklarını, kendi ar ve namusunu koruması da
kadının sorumluluklarından biridir. Yine naslardan anlaşılacağı üzere,
kadının eşinin evini koruması, çocukları koruyup gözetmesi, onların eğitim
ve terbiyesini sağlaması da görevleri arasındadır. Cennetin; annelerin
ayaklarına serilmesi, öylesine karşılıksız ve boşuna değil. Nitekim
Resulullah (sav) şöyle buyurur: “Hepiniz
çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir
çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve
sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evi (ve çocuklarının) çobanıdır ve
sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malının çobanıdır; o da
sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz
sürüden sorumlusunuz.” (Buhârî, Cum’a 11,
nikâh 91; İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1;
Müslim, İmâret 20. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İmâret 1, 13; Tirmizî, Cihâd 27)
- İtaatsizlik yapıp eşine asi olan kadına, birtakım müeyyideler
uygulanır. Resulullah (sav) şöyle buyurur: “sizin en hayırlınız, kadınlarına en iyi davrananızdır.” (Müslim Birr, 149) Erkek durup dururken kadına
kaba saba davranamaz. Ancak itaatsizlikle eşine asi olan kadına, aşama
aşama uygulanacak müeyyideler var. Öncelik nasihat ve öğütle doğruya
yöneltmeye çalışmaktır. Bunu eşin kendisi yapabileceği gibi, nasihat
etmeye ehil kimselere de yaptırabilir. Nasihat sonuç vermezse, yatakları
sonra odayı ayırmak da bu yaptırımlardandır. Kendi aralarında sorunlarını
çözemezlerse, aralarını düzeltecek iki hakeme gitmektir. Son çare olarak
dövmenin de var olduğunu kadının bilmesi önemlidir. Evet, Resulullah (sav)
dövmek bir yana eşlerine karşı asla kırıcı dahi davranmamıştır. Kadının
insan dahi sayılmadığı bir ortamda, kadına en kibar ve merhametli
davranışın derslerini tüm insanlığa öğretmiştir.
- Bu ayette Allah (cc) canınız sıkıldığında zevk için kadınları
dövün demiyor. Burada yaptırım olarak dövmenin varlığından ziyade, kadının
böyle bir müeyyidenin varlığını bilerek, eşine karşı asi davranmaktan
caydırılması içindir. Yani Allah (cc) bu ayetin siyakıyla kadına şunu
demektedir: “Ey mümine kadın! Kocana itaat yerine isyan edip şirretlik yaparsan
ve aile düzenini tehlikeye atarsan, bilesin ki, kocanın seni dövme yetkisi
vardır, bilesin. “ İlahi te’dip ve eğitim elbette bizim bildiğimiz ve
bilemeyeceğimiz birçok hikmetler içerir.
Kaldı ki, kadın ve erkeğin karşılıklı hak ve sorumlulukları,
sadece bu ayetten ibaret değildir. Bu hassas konuyu değerlendirirken, Allah
(cc) ve Resulünün (sav) bu konudaki tüm emir ve tavsiyelerini göz önünde
bulundurmak gerekir. Ashabı kiram (Rıdvanullahi aleyhim ecmeîn) ve onların
takipçileri olan örnek Müslümanların davranışlarına da bakmak lazımdır. İslam
tarihi boyunca yaşanmış olan destansı hayatlar, tüm saflığı ve berraklığıyla
meydandır. Durum bu iken, bir ayetteki “dövün” sözcüğüyle algı oluşturup ıslama
saldırmak, art niyetten başka bir şey değildir.
Ayrıca eşler aralarındaki sorunları kendi aralarında
çözemedikleri takdirde, hakeme gitmeleri de bizzat Allah (cc) tarafından
önerilmektedir. “Eğer karı-kocanın
arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının
ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da
onları uzlaştırır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır.”[1]
- Bu müeyyideler ceza değil, bilakis kadının kendisine en büyük
mükâfat ve merhamettir. Çünkü aile yıkılacak olursa, onun enkazı
altında en çok ezilecek olan yine kadındır. Dolayısıyla bu tedbir
kadınlarla beraber aileyi ve dolayısıyla ümmeti, hatta insanlığı korumak
içindir.
- İtaatkâr ve haddini bilen kadına karşı erkek de haddini aşıp ceza
veremez. Haddini aşan erkeklere karşı da ceza-i müeyyideler elbette
vardır. İslam hukukunu incelediğimiz zaman, kadının hakları, erkeğin ise
sorumlulukları çok daha yoğun bir şekilde işlenir.