Ergani Sempozyumu-1
Geçtiğimiz hafta içinde perşembe ve Cuma hatta Cumartesi de devam edecek olan Ergani sempozyumuna davetliydim. Bu sempozyumun varlığından Mayıs 2012'de Sezai Karakoç sempozyumu dolayısıyla haberdar olmuştum.
Sempozyum toplantılarını bilen bilir.
Sempozyumlar iki şekilde duyurusu yapılır.
Birincisi çağrılı sempozyumlardır.
Sempozyum bilim heyeti ilmi bir alanda o konuda hangi akademisyenlerin
çalışmalarını daha doğrusu hangi yazarların da çalışmaları olduğunu bilir ve ona
göre davetname gönderirler.
İkincisi de yaygın olarak yapılan
belli bir konuda duyuruya çıkılan ve gönderilen özet bildiriler içerisinde en
uygun olan bildiri özeti kabul edilir. Bu bildiri özeti sahibine “bildiriniz-tebliğiniz
kabul edilmiştir.” şeklinde duyurularak sempozyum süreci başlatılır.
Sempozyumlarda eskiden konuşmacı
tebliğini sunardı. Şimdi ise daha çok bildiri sunuyor. Yanlış anlamayın. Sempozyum
ile bildiri aynı şey. Ben sadece aralarındaki nüans farkını belirtmek için bunu
söylüyorum. Ve aslında bildiri kelimesine neden dönüştüğünü merak ettim
doğrusu. Sonuç: Şehir kelimesi yerine kent kelimesini geçirmeye çalışanların
işi olduğunu öğrendim. Şehir-kent tartışması da yaşandı sempozyum kulislerinde.
Bendeniz “kent” kelimesinin eski Farsçada Soğutçada köy anlamına geldiğini,
bugün Azerbaycan’da Bakü’de insanlar kent denilince köy anladığını söyledim.
Dr. Şakir Diclehan Hocamız da bunu teyit etmek için Bakülü bir hocaya telefon
açtıydı. Bakülü hoca da “kent” kelimesini teyit etmişti.
Bildiri kelimesinin kendine has bir
söylemi daha önce Türkçede oluştuğunu söyleyelim. Birleşmiş Milletler
bildirisi, Möntro Bildirisi, Londra bildirisi, Çevre bildirisi hatta illegal
bildirilerinin de olduğunu söyleyelim. Bildiri kelimesi de görüldüğü gibi
siyasi ve biraz da olumsuz anlamlar yüklenmiş bir vaziyette Türkçedeki yerini
almıştır. Bu sebepten ötürü ilmi bir toplantının ya da ilmi bir şubenin bu
kelimeyle anlatılması yakışık kalır mı? Yorumu okuyucularıma bırakıyorum.
Sempozyumun ilk gününde hasta
olduğum sebebiyle katılamadım hâlbuki tebliğim de bu ilk gündeydi ikinci gün
sempozyumun yapıldığı Dicle Üniversitesi 15 Temmuz kongre merkezindeydim bu
merkez daha önce de birkaç tarihi kongreye sempozyuma şöleni ev sahipliği
yapmıştı.
Sempozyumun sonuç bildirgelerinin
açıklanacağı Ergani oturumu da cumartesi günü olacaktı oraya da mazeretimden
dolayı katılamadım. İşin ilginç yanı genelde sempozyumlarda akşam vakti kalınan
otellerde hocalar, yazarlar kuliste fikir alış verişi yaparlar. Dostluklar
kurulur, bilgi alış verişi yapılır. Ben, bunlardan da mahrum kaldım.
Akrabalarım ben otele varmadan otogarda beklemişlerdi. Çaresiz, otelden ve
oradaki hocaların sohbetinden mahrum kaldık. Sempozyumun ilk günü benim de
geleceği haber almış olan Diyarbakırlı yazar M. Ali Abakay beni aramıştı.
İstanbul’dan gelen Dr. Şakir Kurtulmuş hocamız beni aramıştı. Yine Malatya’dan
Dr. İsmail Söylemez hocamız da beni aramış, muhakkak görüşelim, demişti.
Bir sonraki yazımda, İnşaAllah, devem
ederiz.