Erdoğan'ın yanındayız
Her şey "One Minute” itirazıyla başladı ve bu itiraz “Dünya Beş’ten Büyüktür” isyanıyla
devam etti. Bugünlere gelene kadar ise çok ağır imtihanlardan geçti, çok
badireler atlattı Türkiye ve öncü kadrolar.Bu çıkışları yapanlar, yüz yıl önce kapatılan
parantezi açmaya, büyük dirilişi gerçekleştirmeye ve başına örülmüş sömürgeci
ağları ümmetin başından atmaya çalışan öncü kadrolardır. Mısır’daki,
Filistin’deki, Irak ve Suriye’deki mazlum ve mağdurun sesi, kaderi ve umududur bu
isyan bayrağını açanlar.
****
Emperyalist
çevreler hiçbir zaman, “vicdan, ahlak,
adalet ve hukuka” bakmaz ve bakmadı da. Bu odaklar, güce ve çıkarlara
bakar. Güce taparlar. Güç en iyi haklılık göstergesidir onlar için. Ne kadar
güçlü iseniz o kadar haklısınız, ne kadar zayıf ve pısırık iseniz o kadar
suçlusunuzdur. Ne demişti İngiltere eski Başbakanı Lord Palmerson: “ İngiltere’nin ebedi dost ve düşmanları
yoktur, değişmez çıkarları vardır.”
Bu ahlaksız ilke halen geçerlidir. Güç odakları oyunu daima bu kurala
göre, acımasız bir şekilde özellikle de Müslüman halklar üzerinde oynar.
****
Tarihin
yeniden yapıldığı ve yeniden yazıldığı çok zorlu süreçlerden geçiyoruz. 100 yıl
sonra öncü kadrolarla sırtındaki kamburu atıp ayağa kalkmaya çalışan, değişim
ve dönüşüm hamlesinde büyük yol alan Türkiye, uluslararası boyutlu bir saldırı
altında. Dost ve müttefik bildiğimiz ülkelerin doğrudan saldırılarına maruz
kalıyoruz. “Erdoğan’ı darbeyle olmadıysa,
dostların ittifakıyla seçimle indireceğiz” diyorlar. Akıl almaz kirli
oyunlar ve kirli senaryolar devrede. Eski sularına dönmeye ve hayat bulmaya
çalışan kirli sermaye, kirli siyaset ve kirli medya akıllara durgunluk veren
bir işbirliği halinde. Türkiye'yi, darbe girişimi şiddet, kaos, terör, ekonomik
kriz ve sokak hareketleriyle hizaya ve dize getirmeye ve de yüzyılın ardından
yeniden oluşturmayı planladıkları haritaları dayatmaya çalışıyorlar. Uluslararası ilişkilerde
proaktif ve ön açıcı bir Türkiye yerine, “şiddet,
kargaşa ve terör sorunuyla boğuşan, pazarlık masasında diz çöktürülen bir
Türkiye” istiyorlar.
****
Önce Gezi Olaylarıyla başlayan, kaos
pompalayan, sözde çevre hassasiyetini kullanan bir dış müdahale yaşandı. Tutmayınca,
17-25
Aralık yargı darbesi işleme kondu. Bu ihanet de püskürtülünce sırayı, boş
durmayan uluslararası güçlerin desteğiyle kurulan ve büyütülen taşeron örgütler
eliyle tanzim edilen ve darbe girişimi alet ve cehalet savaşı yani 15 Temmuz darbe girişimi aldı. Şimdi
yine Boğaziçi Üniversitesi üzerinden rektör bahanesiyle Gezi benzeri bir
kalkışma inşasına çalışıyorlar. Öğrencileri, demokratik hak ve talepler
görünümünde sokaklara sürüyorlar. Hesaplaşma çok büyük, topyekun saldırıya
karşı yurdun her sathında amansızca bir topyekun kardeşlik müdafaası gerekiyor.
Öfke büyük tuzaktır. Sağduyulu ve soğukkanlı bir şekilde ortak akılla hareket
etmemiz gerekiyor.
****
Bu
vatan; her zaman direnişin sembolü, insanlığın yurdu, destanların kalesi, ümmetin
umudu olmuştur. Artık sahada da olacağız masada da.
Korkmayın, susmayın bu adaletsiz düzene Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi
itiraz edin! Taşıdıkları canın Allah’tan
emanet olduğunu bilenler, baskıdan ve
hatta ölümden asla korkmaz, davasından geri adım atmaz. Bu
ülkede doğan, yaşayan ve bu ülkenin nimetleriyle karınlarını doyuran birileri,
çıkarları için tüm dünyayı ve masum insanların geleceğini ateşe atmayı göze
alabilir. Bu kimseler ne kadar güçlü olursa olsun; biz hakkın, halkın,
merhametin, adaletin ve Başkan Erdoğan’ın yanında; darbecilerin, vesayetçilerin
ve mandacıların karşısında yer almaya devam edeceğiz.
****
Yedi düvele ilaveten dâhili bedhahlar, vatanımıza yani namusumuza cephe almışsa; vatan ve kardeşlik savunması, en büyük ahlaki sorumluluktur. Bütün ideolojik farklılıkları, etnik ve mezhepsel sorunları, düşünsel saplantıları bir tarafa bırakalım. Sımsıkı asılalım ortak gemimizin mukaddes küreklerine. Bu vatana sadık olan her üyesi biliyor ve haykırıyor ki: Dava artık vatandır, dava artık namustur.” Yoktur bundan ötesi. Halkın yüzde 52'sinin oyuyla göreve gelen ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı, hele de Kur’an-ı Kerim okuyan, namaz kılan dindar bir Cumhurbaşkanı birçok vesayet sisteminin planlarını, beklentilerini ve çıkarlarını alt üst etti. Etmeye de devam ediyor.