Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Haziran 2021

Erdoğan'ın NATO klasörü

Türkiye’de gündem 14 Haziran Pazartesi Günü yapılacak NATO toplantısına odaklanmış durumda.

ABD Başkanı Joe Biden’ın Erdoğan ile görüşmesini soran gazetecilerin aldığı yanıt klasik bir Türk-Amerikan ilişkileri anlatımından öte bir şey değil.

Ne Biden PKK/PYD’den vazgeçer ne de Türkiye S400’den...

Trump döneminde “BÜYÜK ABD”nin yaptığı “ekonominizi mahvederim” tehdidi havada kaldı.

Evet, zorluk çekildi.

Evet, 128 milyar dolar gitti.

Evet, ekonomik kırılganlık devam diyor.

Ama çok iyi ders verildi.

Her istediğinizi yapacağınız dönem “BİTTİ” denildi.

Zirveden beklentim sıcak pozlar verilerek Rusya tarafının son zamanlarda Türkiye’ye yönelik artan sert dili ve taleplerini dengelemek olacaktır.

Böyle bir poz riskleri bir miktar öteleyebileceği gibi kırılganlığı da bir miktar yumuşatabilir.

Türkiye’nin birinci gündemi iki ülke arasında sorunların çözümü için toplantılar başlatmak olacaktır.

Erdoğan’ın dosyasında Biden’a teklif edeceği iki konu var.

Birincisi Ukrayna’ya NATO’nun direkt desteğini vermek yerine Türkiye üzerinden böyle bir yol gidilmesini teklif etmek. (Bayraktar SİHA’larla bunun ilk adımı atıldı.)

İkincisi ise Biden’ın Almanya’nın Rusya’dan doğal gaz alımının artıracak Kuzey Akım 2 hattındaki yaptırımı kaldırılmasına karşı enerji diplomasisine ağırlık vermek ve Paris İklim Anlaşmasını Meclis’te onaylamak.

Almanya ile Karadeniz üzerinden yapılabilecek iş birliğinden Biden’ın ve Almanya’nın sıfır karbon politikasına kadar bir dizi teknik öneri masada olacaktır.

Kadın siyasetçilere fırsat

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Ahmet Şık şöyle demiş:

“Devlet katil, devleti yıkmamız gerekiyor.”

İlk kısmına bakınca tam bir devlet düşmanlığı kokuyor.

Bir de ikinci kısma bakalım:

“Odağına yurttaşı koyan, asgari hukuk ve demokrasi normlarını kendisine rehber edinmiş ve bu ülkede barışı tesis edecek doğru bir devleti kurmak için bu devleti yıkmak gerekiyor.”

Soruları sıralayalım:

Devlet katil olur mu?

Devlet istenerek yıkılır mı?

Asgari hukuk ve demokrasi normları nedir?

Barış nasıl tesis edilir?

Doğru devlet nedir?

HDP’deyken HDP jargonuyla TİP’deyken TİP jargonuyla siyaset yapmaya çalışan bir gazeteci...

Sanırım bu sözlere en güzel cevabı Mehmet Akif Ersoy vermiş:

‘Gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen iki kazma kürek, iki de ırgat gerek.

‘Hadi gel, yapalım geri şunu’ desen bir Sinan, bir Süleyman gerek.

Bir ülke kurmak öyle kolay iş değil.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sert bir dille eleştirdi. CHP ise savunmaya geçti.

Uğruna şehitler verilmiş bir vatanı yıkmak ise hiç kolay değil.

Bunu en güzel Mustafa Kemal Atatürk bilir.

Onun partisinin de bu yoldan gitmesi beklenir.

HDP’nin kapatılması gündeme gelince HDP seçmenine göz kırpmak için öz değerlerden vazgeçilmez.

Benden söylemesi; konuştuğum CHP’liler oldukça rahatsız...

Aksayan yönleri demokratik yollarla, konuşarak hep birlikte pekala çözebilecek bir düzen kurmak bu kadar mı zor gerçekten.

İlla yıkmak, yok etmek mi gerek?

Böyle deli dumrul konuşan milletvekilleri bu zamana kadar gerçekten toplumun ihtiyaç duyduğu ve ortak uzlaşı sağlanabilecek bir yasa için diğer milletvekilleri ile iletişim kurup kurmadığını biliyor musunuz?

TBMM’nin kulislerinde sıkça dolaşan bir gazeteci olarak söyleyeyim:

Çoğunun derdi poz vermek ve partisinin duruşunu korumak. Kimsenin vatandaşın dertlerini çözmek için münferit bir çaba göstermek gibi bir gayesi yok.

Bolca konuşarak taraftar toplamaya çalışmaktan öte bir çaba görmedim.

Eğer bir devrim olacaksa o eğitim ve ahlâk devrimi olmalı.

O zaman bakın bakalım her şey nasıl bir anda değişiyor.

Aslında sayın Devlet Bahçeli buna ön ayak olacak bir teklifi “Siyasi Etik Yasası” önerisiyle yaptı.

Çok cesur ve bir o kadar isabetli bir teklif. Canı gönülden kutluyorum.

Lakin Ahmet Taşgetiren’e konuşan Meclis Eski Başkanı Cemil Çiçek’in açıklaması da kayda değer:

“Bu ölçüler gelirse siyasette adam kalmaz”

İyi işte belki siyasette kadınların sayısını bu yolla çoğaltabiliriz.

Demokrasiden dem vuranlara bak hele!

Bir yanda Kabataş Olayı bir yanda Fazilet Durağı şimdi de Nişantaşı Olayı ve daha niceleri...

Hep birlikte yaşamak zorundayız.

Eğer bu düşünceden uzaklaşırsak 70’lere geri döneriz.

İnşallah yapılan yanlışı anlar ve gerçek bir demokrat olabilirler.