Erdoğan'ın mücadelesi
Bizim için hayat; iyilik ile kötülüğün, Hak ile Bâtıl’ın,
ahlâk ile ahlâksızlığın mücadelesidir. Bizim davamız; kimliğimizin, dini ve
milli değerlerimizin muhafazası, Türkiye’nin yaşatılmasıdır.
Bu toprakların insanı olarak, hakkın ve hakikatin,
doğru ile gerçeğin ve milletimizle aynı istikamette değerleriyle buluşmasının
mücadelesini veriyoruz. Kimlerin bizim yanımızda, kimlerin karşımızda olduğunu
ve kimlerin de kimlerle iş tuttuğunun farkındayız.
Terör örgütü, Türkiye’nin pay edilmesine yönelik; dil,
din ve ırk ayırımı yaparak toplumsal fay hatlarını harekete geçirmeye
çalışıyor, korkunç eylem ve katliamlar yapıyor. En son Mersin’deki
eylemde bir polisimiz şehit edildi. Vatan ve millet değerleri olan herkes teröre
kin ve öfke duyar, hiç olmazsa üzüldüğünü belli eder.
Ancak…Ülkemiz vuruldukça ve şehit haberleri geldikçe
zil takıp oynayanların varlığı aşikâr. Siyasi ihtirasları ve sırf
Erdoğan’ın yara alması için teröre arka çıkan, bir oy uğruna göz yuman, sus pus
olan muhafazakâr ve milliyetçi kimliklilere ne demeli ya? Yazıklar olsun!
TV ekranlarında Mersin’deki hain saldırıda şehit düşen
polisimiz için “zavallı adam”,
PKK’lı teröristler için ise “iki genç
kız” diyen gazeteci kılıklı kişi bu ifadenin terörü aklamak,
teröristleri masum göstermek anlamına geldiğini bilmiyor mu sanıyorsunuz?
Dünya büyük bir ekonomik kriz yaşıyor. ABD, İngiltere,
Almanya ve Fransa gibi güçlü ülkeler bile etkileniyor. Enflasyon rakamları ve
hayat pahalılığı rekor kırıyor. Avrupa’dan boş market görüntülerinin ekranlara
yansıdığına şahit oluyoruz. Elektrik ve enerji kısıtlamaları yapılıyor.
Sen kalk, bütün bunları görmezden gel ve krizin sadece
Türkiye’nin kriziymiş gibi milleti aldatmaya çalış. Adeta Türkiye batsın biz
iktidar olalım hayalini kur, Erdoğan’a karşı ayaklanma çağrıları yap. Yunan’la,
İngiliz’le, Fransız’la tekrar aynı istikamette olunsun isteniyor.
Böyleleri için kurulacak tek cümle şu; “Bu topraklar böyle bir gözü dönmüşlüğü az görmüştür.”
Kim bunlar?
Sayın Erdoğan şu açıklamada bulunmuştu: “Hafıza kayıtlarımızın içinde olanları
vakti geldiğince açıklayacağız zira bu hafıza kayıtlarının içinde çok şeyler
var, yani kim kimdir bunları milletimizin bilmesi lazımdır. Bilmesi lazım ki
yanlış istikamette olmasın.”
Türkiye karşıtlarının soy kütükleri bu açıklamada
gizlidir. 1927 yılında Türk ismi verilen 210 bin Yahudi ve 800 bin Ermeni
Türkiye’ye getirildi. Bunların hangi makamları işgal ettikleri ve hangi köşe
başlarını tuttukları açıklanmalıdır.
ABD, Yunan ve Batı ülkeleri İstiklâl ve İstikbâlimize
düşmanlık yapan bu zihniyet onlarla dost. Erdoğan’ı devirmek için onların ‘dostları’ rolündeler. Bu nasıl bir kin
ve nasıl bir öfkedir?
Türkiye, Türk ismi verilenler tarafından yeniden ABD
ve Batı yörüngesine girsin, kul köle olsun isteniyor. Erdoğan buna direndiği ve
başörtüsü gibi bir çok meseleyi çözdüğü için Menderes’in akıbeti hatırlatılıyor. “Sen, Hak yolda oldukça sapan kimse sana zarar veremez.” Bu ilahi
ifade mutlak tadtirin Allah’ta olduğunu belirtiyor.
Ya şuna ne dersiniz?
ABD ve Yunanistan’ın Türkiye’ye saldırdığı bir dönemde
Yunanistan’dan Türkiye’ye tek bir turist gelmiyor. Türkiye’den
ise Yunanistan ve adalarına turist rekoru kırılıyor, ecnebi diyarları
ziyaretçi akınına uğruyor. Sizce bu bir tesadüf olabilir mi?
Erdoğan’ın mücadelesi, büyük Türkiye’yi tuğla
tuğla inşa etmek, bütün kesimleriyle tüm halkları kardeşçe bir arada
tutmaktır. Bizim görevimiz de destek olmak, Türkiye için canını
ortaya koyanların yanında saf tutmaktır.
Önümüzde bir seçim var. Bu seçim bir partinin iktidara gelip gelmeme meselesi değildir.
Senin, benim, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği söz konusudur. Halk partisinin bu millete yaşattığı
acı ve dramların bir daha yaşanmasını istemiyoruz.
Şu uyarıyla bitirelim. Aman, içimizdeki dönek ve çürük
elmalara dikkat diyoruz. Kanser bünyeyi sardıktan sonra kurtarılması
mümkün olmayabilir.