Dolar (USD)
32.57
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2427.37
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 May 2023

Erdoğan'ın 28 Mayıs projesi

Recep Tayyip Erdoğan çıktığı yoldan, verdiği sözden geri adım atmamasıyla bilinir. Peki bunca sınama ve darbeye rağmen çıktığı yoldan dönmeyen, ilkelerinden ödün vermeyen Kaptan Ahmet’ten olma, Tenzile’den doğma, Kasımpaşalı Recep Tayyip Erdoğan (26 Şubat 1954) kimdir?..

*

O, çocukluğu ve gençliği Taksim Meydanı’nın hemen aşağısında geçirmiş, İstanbul İmam Hatip Okulu ve Millî Türk Talebe Birliği’ndeki (MTTB) söylemleriyle dikkat çekmeye başlamıştı. Sonraki dönemlerde Millî Görüş’ün önemli neferlerinden biri olarak Millî Selamet Partisi (MSP) Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanı olarak aldığı bayrağı MSP İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı’na taşıdı. Her fırsatta fethin simgesi mâbedin özgürlüğüne kavuşması için “Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın” münacatını yılmadan hep en ön saflarda tekrarladı.

Beyoğlu sokakları ona dar geliyordu. İstanbul’u sevdasını hem kavlî hem de fiilî olarak herkese anlatmalıydı. Bütün engellemelere rağmen, yanına aldığı yoldaşlarıyla gece gündüz demeden milletine hizmetkâr olma yolunda yürüdü. Artık “reis”liğini sandıkta da tescil etmiş, çöp, çukur, çamur (3Ç) cenderesindeki müjdeli şehri yeniden kuşatmak için hiçbir engel kalmamıştı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan kendine “reis”lik görevi tevdî edenlere söz vermişti. Bunlardan biri de Taksim’e cami yapmaktı. Her daim “savunma değil, taarruz siyaseti” güden Erdoğan, “Taksim Kentsel Tasarım Projesi”yle meseleyi gündeme getirdi.

Önüne çıkan esaret zincirlerini birer birer kırarken zamanın ruhuna seslenmek için 6 Aralık 1997’de Siirt’in Cumhuriyet Meydanı’nda “Minareler süngü, kubbeler miğfer, / Camiler kışlamız, müminler asker, / Bu ilahi ordu dinimi bekler, / Allahu Ekber, Allahu Ekber...” dizelerini okuyunca vesayet odaklarının kurduğu mahkemede hükmü verilerek görevden el çektirilip, 120 günlüğüne Pınarhisar’daki “Medrese-i Yusufiye”ye gönderildi. Önü vesayetçilerce kesildikçe, millet her daim arkasından yürüdü.

*

14 Ağustos 2001’de AK Parti’yi kurdu. Akabinde o günkü siyaset ve mücadelenin gereği “Millî Görüş gömleğini çıkardık. Geçmişi unutun, yeni bir partiyiz...” diyerek yeni bir rota çizdi.

3 Kasım 2002 Genel Seçimleri’nde kurduğu parti aldığı oylarla sandıkları patlattı. Fakat yasaklı olduğu için 58. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni kurmak “kardeşim” dediği Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’e nasip oldu.

Çıktığı kutlu mücadelede “hiç heveslenme, muhtar bile olamazsın” denildi. Yasağın kalkması için Anayasa’nın 78. maddesinde yapılan değişiklikle ara bir formül bulundu. Kaderin cilvesine bakın ki, daha sonra “Sakın ha cumhurbaşkanı adayı olma!.. Sakın ha!.. Sakın ha olma!.. Olmasın!.. Oldurmayız!..” tehditleri savuran CHP Genel Başkanı Deniz Baykal “sehven” önünü açtı.

Yiğit düştüğü yerden kalkardı, o da öyle yaptı. Yapılan ara seçimde Siirt’ten milletin vekili olarak seçildi. 4 Mart 2003’te Başbakan oldu...

*

Tarihler 2012’yi gösterdiğinde hem iktidar hem muktedir olmanın verdiği özgüvenle tozlu raflara kaldırılan Taksim Camii fikrini gündeme taşıdı. Camiye ek olarak Topçu Kışlası için dozerler çalışmaya başlayınca pusuda bekleyen ve “Zulüm 1453’te Başladı” sloganını atmaktan imtina etmeyen “içimizdeki Brutuslar” 28 Mayıs 2013’te Taksim Gezi Parkı Olayları’nın fitilini ateşledi.

Dikkat buyurun hangi tarihte?!.. İstanbul’un fethinin yıldönümüne denk gelen 29 Mayıs’tan 1 gün önce. “Mesele ağaç değil, hâlâ anlamadınız mı?!..” repliği aynı “Meksika Dalgası” gibi dilden dile dolaştırılarak bütün Türkiye yangın yerine çevirdi.

Bölgeyi asırlardır kendilerine kıblegâh yapan güruha, Topçu Kışlası ve Taksim Camii Projesi tıpkı Kâbe’de putları kırılan putperestler gibi ağır geldi. Erdoğan, bütün dayatma ve tehditlere rağmen 10 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanı oldu.

Ardından darbe üstüne darbe...

27 Nisan 2007 Muhtırası’ndan tutun da 15 Temmuz 2016 Darbe girişimine kadar birçok sınama ile karşı karşıya kalan Recep Tayyip Erdoğan 17 Şubat 2017 tarihinde Taksim Camii temelini attı.

24 Haziran 2018’de Başkanlık koltuğuna oturduğunda artık “sembolik” değil, muktedirdi...

*

Eser siyasetiyle Türkiye’ye altın çağını yaşatan Erdoğan, Büyük Çamlıca’ya 63 bin kişinin aynı anda ibadet edebileceği cami ve külliye yapma projesini açıklayınca bazı aklı evveller “Hangi akıllının başına Çamlıca Tepesi’ne 60 bin kişilik cami yapmak gelir ya?.. Bir kere doldursunlar ellerini öperim…” diye demeç üzerine demeç verse de İstanbul 3 Mayıs 2019’da (Fatih Sultan Mehmed 3 Mayıs 1481’de vefat etti. Rûhu şâd olsun) dünya durdukça öğünülecek bir esere daha kavuştu. O eser ki, 7 tepeli İstanbul’a 8. tepede yakılan kandilleriyle ruhlara nûr, gönüllere sürûr oldu. Doldu doldu taştı...

*

Artık zincirleri kırmak, Ayasofya’yı açmak farzdı. “Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın” sloganını söylemden eyleme geçirme vakti gelmişti.

Bütün tehditlere, algı operasyonlarına rağmen tarihler 24 Temmuz 2020 Cuma gününü gösterirken 87 yıllık “kara leke”yi silen kararnamesiyle bütün hesapları alt üst ederek, hem müjdeli komutan ve askere, hem de kadîm belde İstanbul’a büyük bir vefa borcunu ödedi. Duyanların, görenlerin, kıyama duranların, secdeye varanların “Allah senden razı olsun” duasına mazhar oldu.

Çünkü Ayasofya-i Kebîr Cami-i Şerîfi ibadete açmak; Allah’a kul, Peygambere ümmet, Fatih’e hürmetti.

*

Sırada gözünü ilk açtığında gördüğü ve milletine söz verdiği Beyoğlu’na bir mâbed dikmek vardı. Her deneyenin engellendiği Taksim Camii için artık psikolojik savaş ve kalkışma devresi kapanmış, sıra “Bismillah” denilerek temele ilk kazmayı vurmaya gelmişti.

Allah’ın izni ve inayetiyle, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iradesiyle, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın himayesiyle, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın ev sahipliğiyle, Şefik Birkiye ve Selim Dalaman’ın mimari zerâfetiyle, Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Altan Elmas’ın ahde vefasıyla 17 Şubat 2017’de Taksim Su Mahzeni’nin arkasında cami ve külliye tarzında inşa edilecek kutlu bir eserin temeli atıldı. 1994’te İstanbul Belediye Başkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan için artık söz bitmiş, 23 yıl aradan sonra bir hayal gerçeğe dönüşmüştü.

1968 yılından bu yana yapılsın mı, yapılmasın mı tartışmalarıyla gündemden düşmeyen Taksim Camii, Tarihi Taksim Su Mahzeni’nin arkasında cami ve külliye tarzında inşa edildi. Bu proje aslında bir cami projesi olmaktan daha ziyade, 53 yıllık bir hayalin gerçekleşmesi, bir zincirin daha kırılmasıydı. Taksim Meydanı’na cami dikmek İstanbul’u yeniden fethetmekti.

Kolay olmadı... Emperyalistler ve uşakları kirli oyunlarını Erdoğan üzerinden birer birer “Türkiye Sahnesi”nde gösterime soktu... 27 Nisan Muhtırası’ndan tutun da 17-25 Aralık itibar suikastine, 15 Temmuz Darbe girişiminden tutun da ekonomik operasyonlara kadar bir çok sınama ile karşı karşıya kalan Recep Tayyip Erdoğan 17 Şubat 2017 tarihinde temelini attığı Taksim Camii ve Külliyesi’ni; Taksim Gezi Parkı Olayları’nın fitilinin ateşlendiği 28 Mayıs’ta, bir Cuma vaktinde, müjdeli şehir İstanbul’un fethinin 568. seneidevriyenin arifesinde 28 Mayıs 2021’de içinde simgesel anlamlar barındıran bir günde ibadete açtı.

*

Eser ve hizmet üretmek gayretiyle yılın 365 gününü “aşkınan koşan yorulmaz” inancıyla ülkesi ve milletine vakfeden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sadece insanların değil, milletlerin ve ülkelerin tarihinde izler bırakacak hizmetler üretti. Durmak bilmeden, yorulmadan ülkesi ve milleti için çalışan 2023 ve 2053 hedefleri ile 2071 vizyonu doğrultusunda emin adımlarla geleceğe yürümeye devam etti.

*Camilerden çeşmelere, köprülerden kervansaraylara, kümbetlerden türbelere vakıf medeniyetimizin yıkıma uğramış bütün eserlerini ayağa kaldırmak için âdeta yurdun dört bir tarafını şantiyeye çevirerek, yitiklerimizle bizleri tekrar buluşturdu.

*“Gidemediğin yer senin değildir” diyen Sivas eski Valisi Halil Rıfat Paşa şiarıyla yurdun dört bir yanı duble yollarla, viyadüklerle, tünellerle, demiryollarıyla örülerek Yol Medeniyeti’nin en güzel eserlerini verdi.

*Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa gibi denizlere yeniden hakim olmak için, içinde üstün teknolojiler bulunduran TCG Anadolu (L-400) ile dosta güven, düşmana korku saldı.

*Bilim dünyasına ışık tutan Ali Kuşçuların, el-Bûrînîlerin, “İstikbâl Göklerdedir” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği ülküye ulaşmak için uzun yıllar sekteye uğrayan havacılık ve millî savunma sanayiinde hamle üzerine hamle yaparak sadece göklerde değil, uzayda da tarih yazacak adımlar attı.

21 yılda 1 asırlık hizmetlere imza atarak eser ve hizmet siyasetiyle milletinin teveccühünü kazandı.