Erdoğan'ın 28 Mayıs projesi
Recep
Tayyip Erdoğan çıktığı yoldan, verdiği sözden geri adım atmamasıyla bilinir. Peki
bunca sınama ve darbeye rağmen çıktığı yoldan dönmeyen, ilkelerinden ödün
vermeyen Kaptan Ahmet’ten olma,
Tenzile’den doğma, Kasımpaşalı Recep Tayyip Erdoğan (26 Şubat 1954) kimdir?..
*
O,
çocukluğu ve gençliği Taksim Meydanı’nın hemen aşağısında geçirmiş, İstanbul
İmam Hatip Okulu ve Millî Türk Talebe Birliği’ndeki (MTTB) söylemleriyle dikkat
çekmeye başlamıştı. Sonraki dönemlerde Millî Görüş’ün önemli neferlerinden biri
olarak Millî Selamet Partisi (MSP) Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanı olarak aldığı
bayrağı MSP İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı’na taşıdı. Her fırsatta fethin
simgesi mâbedin özgürlüğüne kavuşması için “Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın” münacatını yılmadan hep en ön
saflarda tekrarladı.
Beyoğlu
sokakları ona dar geliyordu. İstanbul’u sevdasını hem kavlî hem de fiilî olarak
herkese anlatmalıydı. Bütün engellemelere rağmen, yanına aldığı yoldaşlarıyla
gece gündüz demeden milletine hizmetkâr olma yolunda yürüdü. Artık “reis”liğini sandıkta da tescil etmiş,
çöp, çukur, çamur (3Ç) cenderesindeki müjdeli şehri yeniden kuşatmak için
hiçbir engel kalmamıştı.
İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan kendine “reis”lik görevi tevdî edenlere söz vermişti. Bunlardan biri de
Taksim’e cami yapmaktı. Her daim “savunma
değil, taarruz siyaseti” güden Erdoğan, “Taksim Kentsel Tasarım Projesi”yle meseleyi gündeme getirdi.
Önüne
çıkan esaret zincirlerini birer birer kırarken zamanın ruhuna seslenmek için 6
Aralık 1997’de Siirt’in Cumhuriyet Meydanı’nda “Minareler süngü, kubbeler
miğfer, / Camiler kışlamız, müminler asker, / Bu ilahi ordu dinimi bekler, /
Allahu Ekber, Allahu Ekber...” dizelerini okuyunca vesayet odaklarının kurduğu
mahkemede hükmü verilerek görevden el çektirilip, 120 günlüğüne Pınarhisar’daki
“Medrese-i Yusufiye”ye gönderildi. Önü
vesayetçilerce kesildikçe, millet her daim arkasından yürüdü.
*
14
Ağustos 2001’de AK Parti’yi kurdu. Akabinde o günkü siyaset ve mücadelenin
gereği “Millî Görüş gömleğini çıkardık.
Geçmişi unutun, yeni bir partiyiz...” diyerek yeni bir rota çizdi.
3
Kasım 2002 Genel Seçimleri’nde kurduğu parti aldığı oylarla sandıkları
patlattı. Fakat yasaklı olduğu için 58. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni kurmak
“kardeşim” dediği Kayseri
Milletvekili Abdullah Gül’e nasip oldu.
Çıktığı
kutlu mücadelede “hiç heveslenme, muhtar
bile olamazsın” denildi. Yasağın kalkması için Anayasa’nın 78. maddesinde
yapılan değişiklikle ara bir formül bulundu. Kaderin cilvesine bakın ki, daha
sonra “Sakın ha cumhurbaşkanı adayı
olma!.. Sakın ha!.. Sakın ha olma!.. Olmasın!.. Oldurmayız!..” tehditleri
savuran CHP Genel Başkanı Deniz Baykal “sehven”
önünü açtı.
Yiğit
düştüğü yerden kalkardı, o da öyle yaptı. Yapılan ara seçimde Siirt’ten
milletin vekili olarak seçildi. 4 Mart 2003’te Başbakan oldu...
*
Tarihler
2012’yi gösterdiğinde hem iktidar hem muktedir olmanın verdiği özgüvenle tozlu
raflara kaldırılan Taksim Camii fikrini gündeme taşıdı. Camiye ek olarak Topçu
Kışlası için dozerler çalışmaya başlayınca pusuda bekleyen ve “Zulüm 1453’te Başladı” sloganını
atmaktan imtina etmeyen “içimizdeki
Brutuslar” 28 Mayıs 2013’te Taksim Gezi Parkı Olayları’nın fitilini
ateşledi.
Dikkat
buyurun hangi tarihte?!.. İstanbul’un fethinin yıldönümüne denk gelen 29
Mayıs’tan 1 gün önce. “Mesele ağaç
değil, hâlâ anlamadınız mı?!..” repliği aynı “Meksika Dalgası” gibi dilden dile dolaştırılarak bütün Türkiye
yangın yerine çevirdi.
Bölgeyi
asırlardır kendilerine kıblegâh yapan güruha, Topçu Kışlası ve Taksim Camii
Projesi tıpkı Kâbe’de putları kırılan putperestler gibi ağır geldi. Erdoğan,
bütün dayatma ve tehditlere rağmen 10 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanı oldu.
Ardından
darbe üstüne darbe...
27
Nisan 2007 Muhtırası’ndan tutun da 15 Temmuz 2016 Darbe girişimine kadar birçok
sınama ile karşı karşıya kalan Recep Tayyip Erdoğan 17 Şubat 2017 tarihinde
Taksim Camii temelini attı.
24
Haziran 2018’de Başkanlık koltuğuna oturduğunda artık “sembolik” değil, muktedirdi...
*
Eser
siyasetiyle Türkiye’ye altın çağını yaşatan Erdoğan, Büyük Çamlıca’ya 63 bin
kişinin aynı anda ibadet edebileceği cami ve külliye yapma projesini
açıklayınca bazı aklı evveller “Hangi
akıllının başına Çamlıca Tepesi’ne 60 bin kişilik cami yapmak gelir ya?.. Bir
kere doldursunlar ellerini öperim…” diye demeç üzerine demeç verse de
İstanbul 3 Mayıs 2019’da (Fatih Sultan Mehmed 3 Mayıs 1481’de vefat etti. Rûhu
şâd olsun) dünya durdukça öğünülecek bir esere daha kavuştu. O eser ki, 7
tepeli İstanbul’a 8. tepede yakılan kandilleriyle ruhlara nûr, gönüllere sürûr
oldu. Doldu doldu taştı...
*
Artık
zincirleri kırmak, Ayasofya’yı açmak farzdı. “Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın” sloganını söylemden eyleme
geçirme vakti gelmişti.
Bütün
tehditlere, algı operasyonlarına rağmen tarihler 24 Temmuz 2020 Cuma gününü
gösterirken 87 yıllık “kara leke”yi
silen kararnamesiyle bütün hesapları alt üst ederek, hem müjdeli komutan ve
askere, hem de kadîm belde İstanbul’a büyük bir vefa borcunu ödedi. Duyanların,
görenlerin, kıyama duranların, secdeye varanların “Allah senden razı olsun” duasına mazhar oldu.
Çünkü
Ayasofya-i Kebîr Cami-i Şerîfi ibadete açmak; Allah’a kul, Peygambere ümmet,
Fatih’e hürmetti.
*
Sırada
gözünü ilk açtığında gördüğü ve milletine söz verdiği Beyoğlu’na bir mâbed
dikmek vardı. Her deneyenin engellendiği Taksim Camii için artık psikolojik
savaş ve kalkışma devresi kapanmış, sıra “Bismillah”
denilerek temele ilk kazmayı vurmaya gelmişti.
Allah’ın
izni ve inayetiyle, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iradesiyle, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın himayesiyle, Beyoğlu Belediye
Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın ev sahipliğiyle, Şefik Birkiye ve Selim
Dalaman’ın mimari zerâfetiyle, Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Altan Elmas’ın
ahde vefasıyla 17 Şubat 2017’de Taksim Su Mahzeni’nin arkasında cami ve külliye
tarzında inşa edilecek kutlu bir eserin temeli atıldı. 1994’te İstanbul
Belediye Başkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan için artık söz bitmiş, 23 yıl
aradan sonra bir hayal gerçeğe dönüşmüştü.
1968
yılından bu yana yapılsın mı, yapılmasın mı tartışmalarıyla gündemden düşmeyen
Taksim Camii, Tarihi Taksim Su Mahzeni’nin arkasında cami ve külliye tarzında
inşa edildi. Bu proje aslında bir cami projesi olmaktan daha ziyade, 53 yıllık
bir hayalin gerçekleşmesi, bir zincirin daha kırılmasıydı. Taksim Meydanı’na
cami dikmek İstanbul’u yeniden fethetmekti.
Kolay
olmadı... Emperyalistler ve uşakları kirli oyunlarını Erdoğan üzerinden birer
birer “Türkiye Sahnesi”nde gösterime
soktu... 27 Nisan Muhtırası’ndan
tutun da 17-25 Aralık itibar suikastine,
15 Temmuz Darbe girişiminden tutun
da ekonomik operasyonlara kadar bir
çok sınama ile karşı karşıya kalan Recep Tayyip Erdoğan 17 Şubat 2017 tarihinde
temelini attığı Taksim Camii ve Külliyesi’ni; Taksim Gezi Parkı Olayları’nın fitilinin ateşlendiği 28 Mayıs’ta, bir Cuma vaktinde, müjdeli şehir İstanbul’un
fethinin 568. seneidevriyenin arifesinde 28 Mayıs 2021’de içinde simgesel anlamlar barındıran bir günde ibadete
açtı.
*
Eser
ve hizmet üretmek gayretiyle yılın 365 gününü “aşkınan koşan yorulmaz” inancıyla ülkesi ve milletine vakfeden
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sadece insanların değil, milletlerin ve
ülkelerin tarihinde izler bırakacak
hizmetler üretti. Durmak bilmeden, yorulmadan ülkesi ve milleti için
çalışan 2023 ve 2053 hedefleri ile 2071 vizyonu doğrultusunda emin adımlarla
geleceğe yürümeye devam etti.
*Camilerden
çeşmelere, köprülerden kervansaraylara, kümbetlerden türbelere vakıf medeniyetimizin yıkıma uğramış
bütün eserlerini ayağa kaldırmak için âdeta yurdun dört bir tarafını şantiyeye
çevirerek, yitiklerimizle bizleri tekrar buluşturdu.
*“Gidemediğin yer senin değildir” diyen
Sivas eski Valisi Halil Rıfat Paşa şiarıyla yurdun dört bir yanı duble yollarla,
viyadüklerle, tünellerle, demiryollarıyla örülerek Yol Medeniyeti’nin en güzel
eserlerini verdi.
*Kaptan-ı
Derya Barbaros Hayreddin Paşa gibi denizlere yeniden hakim olmak için, içinde
üstün teknolojiler bulunduran TCG Anadolu (L-400) ile dosta güven, düşmana
korku saldı.
*Bilim
dünyasına ışık tutan Ali Kuşçuların, el-Bûrînîlerin, “İstikbâl Göklerdedir” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün
gösterdiği ülküye ulaşmak için uzun yıllar sekteye uğrayan havacılık ve millî
savunma sanayiinde hamle üzerine hamle yaparak sadece göklerde değil, uzayda da
tarih yazacak adımlar attı.
21 yılda 1 asırlık hizmetlere imza atarak eser ve hizmet siyasetiyle milletinin teveccühünü kazandı.