Erdoğan ve AK Parti fark atabilir!..
İki büyük avantajı var İktidar Partisi’nin:
1-Recep Tayyip Erdoğan
karizması,
2-Karşısında böylesine “saçma sapan hareketler yapan” bir
ittifakın bulunması.
*
Ekrem İmamoğlu’na “siyasi yasaklılık” getirmeyen, getirir
gibi yapan yargılama sürecinde yaşananları görüyorsunuz.
“Mağduriyet”
üzerinden prim kasayım derken, “basit”, “cıvık” hal ve hareketlerle
her şeyin aleyhlerine dönmesine sebep oldular.
“Çak
Çak İttifakı”nın arz ettiği mağduriyetin vakarıyla
uzaktan yakından alâkalı olmayan cıvık görüntüler, milyonları “irrite” etti.
“Bu masa ittifakından bir
numara olmaz. Seçimi kazanırlarsa vay bu memleketin haline” kanaatini iyice
güçlendirdi ve yaygınlaştırdı.
CHP’nin Genel Başkanı,
İstanbul Belediyesi’nin başında bulunan İmamoğlu’na “Otur oturduğun yerde, sağını solunu da oynatıp durma!” demediyse
de, “85 milyondan” bahseden Akşener’i de işaret eder biçimde, “16 Milyona hizmet et!” mesajını
vermekten…
Genel Başkan’ın kim
olduğunu, onu kimin aday yaptığını, İyi
Parti’ye ne büyük iyilikler yaptığını ima etmekten geri durmadı…
Akşener, bir ara, “CHP’ye olan borçlarımızı ödedik, hatta 31
Mart’tan dolayı alacaklı hale geldik, kimseye diyet borcumuz da yok!”
diyerek restini çekmişti.
Kendileri, “ İstanbul’u, Ankara’yı bizim sayemizde
kazandınız, ötüp durmayın, masanıza da
kasanıza da başlatmayın!” demediyse de, söylediklerinin meali buydu.
Ne ilişkiler;
HDP’nin ağır topları da
İyi Partili Milletvekillerine parmak sallıyor, “O koltuklarda bizim sayemizde oturuyorsunuz!” diyerek.
Kimin eli kimin cebinde,
kim kimden ne kadar alacaklı, belli değil.
Bu
kadar atışmayı, masa altından tekmeleşmeyi, entrikayı parlamenter sistemin kısa
süreli koalisyon dönemlerinde bile görmemiştik doğrusu!..
Koca bir millet, masa
ittifakındaki alacak, verecek, diyet ilişkileriyle mi uğraşacak?
Vatandaşın gündemindeki
meseleler belli.
Nice vatan evlâdı “Nasıl geçinecem, çocuğumu nasıl
evlendirecem?” diye düşünürken, masa muhalefeti böylesine müsait bir
ortamdan bile istifade edemiyor.
Vatandaşı birebir
ilgilendiren konular ülke gündeminden iyice uzaklaşsın diye gayret sarf ediyor.
Hani…
“Bunlar
iktidarla anlaşmalı mı acaba?” diye düşüneceksin de…
Komplo teorisinin bu
kadarını da akıl ermiyor!..
*
Her neyse ne;
Belki de Erdoğan
önderliğindeki iktidarın Türkiye’nin
Yüzyılı için attığı ve atacağı adımların da tamamlanması için, yanlış
üzerine yanlış yapıyorlardır farkına varmadan!..
Belki de seçimi büyük
farkla kaybetmelerinde memleket için çok büyük hayırlar vardır.
Bugünkü tablo, 2023
seçimleri için (ortamdaki bütün olumsuzluklara rağmen) Siyasi İktidara büyük imkânlar
sunuyor gibi.
Bir ara “Bu iş bitti,
seçimi kazanacağımız belli de, acaba 400’ü aşabilir miyiz?” havalarına giren masa muhalefeti epeyce
dağılmış durumda.
Önde gelen yandaşlarından
“Böyle giderse Erdoğan yine işi bitirir”
yollu sözler işitiyoruz.
Aralarından AK
Partililerin bile dillendiremediği oranları ortaya atanlar çıkıyor, mesela
yüzde 65, akla ziyan!..
*
Görünen o ki, siyasi
iktidar için fevkalade müsait bir zemin oluştu.
Bu Sayın
Cumhurbaşkanı’nın alandaki etkinliğini gittikçe arttırmasıyla birlikte, masa muhalefetinin iyice dağıtmasından ve
dağılmasından kaynaklanan bir durum.
Masanın ilk iki sıradaki
partileri arasındaki çekişmeler, çatışmalar, borç-alacak-diyet atışmaları Deva,
Gelecek ve Saadet Partilileri de “hayli” bunaltmış olmalı.
İki fil tepişirken ezilen
çimenlere benziyorlar maalesef!..
*
“Bu masa ittifakından bir
numara olmaz. Seçimi kazanırlarsa vay bu memleketin haline” kanaatinin gittikçe
güçlendiği ve yaygınlaştığı bu süreçte, iktidar cenahı İstanbul’u ve Ankara’yı kaybetmesine yol açan
hatalarını tekrarlamazsa hem Cumhurbaşkanlığı hem de Milletvekilliği
seçimlerini açık ara kazanabilir.
Tekrarlarsa da…
Kaybedebilir!..
*
Bu sosyal medya ortamında
uzun yazıların okunması iyice zor oluyor.
İyisi mi burada keselim
ve “İstanbul'u, Ankara'yı kaybetmesine
yol açan ve tekrarlanmaması gereken hatalar”dan kastımızı önümüzdeki
yazılara bırakalım.
Kısmetse yazarız.