Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.14
Gram Altın
2967.67
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Haziran 2016

Erdoğan kim için risk?

'Erdoğan başta ABD için risk, ABD karar vermiş, Tayyip Erdoğan'ı devirecek'miş, 'yakında hesaplaşma başlayacak'mış, diğer şık da "darbe ihtimali."

Benzer cümleleri son zamanlarda sıkça duyuyoruz. Geçen gün NEO-CON elemanı John Hannah da yukarıdaki cümleleri yazdı.

Hannah kim mi dediniz?

Hannah eski ABD Başkan'ı yavru Bush'un Yardımcısı Dick Cheney'nin danışmanıydı. Hani şu Afganistan ve Irak'ta 2-3 yıl içinde milyonlarca Müslüman'ın kanını döken W. Bush'un Yardımcısı Cheney'nin danışmanı.

Yadırgadık mı?

Tabi ki hayır.

Doğrusu ABD NEOCON'undan bunu duymak onur veriyor. Tanrıyı kıyamete zorlayacaklarına inanan ve bu amaçla dünyayı kana bulamaktan çekinmeyen Neo-Conların bahsettikleri "risk", gerçekleştirmeyi tasarladıkları katliamlara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın karşı çıkması.

"Er ya da geç hesaplaşma yaşanacak"mış.

Biz sizin dostluklarınız değil menfaatleriniz olduğunu, bize dost olmayacağınızı, hayrımızı istemediğinizi, nasıl davranırsak davranalım bu din ile millet ile kavgalı olduğunuzu, Türkiye'nin gelişmesini istemediğinizi 60 yıldır biliyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ülkesinin, milletinin menfaatlerini Batı'nın çıkarlarına feda etmediği için ABD ve Batı'nın hışmına uğradığını ise 5-6 yıldır yazıyoruz.

"Başta ABD için risku2026" demiş Sayın Erdoğan için.

ABD binlerce Mil uzakta bir ülke, Türkiye kıtalararası silahlara sahip değil, Türkiye ekonomisi ile ABD'ye zarar verecek güçte değil, Türkiye'nin BM, AB, NATO gibi uluslar arası organizasyonlarda ABD'yi zora sokacak konumu yok, Türkiye/Erdoğan neden ABD için risk olsun? Yukarıda da belirttiğim gibi eğer ABD'nin bölgemizde gerçekleştirmeyi düşündüğü şeytanca planlara mani olmak ise risk, evet, Erdoğan bu anlamda ciddi risk.

Sonra da "Er ya da geç bir hesaplaşma yaşanacak" diye de eklemiş Hannah.

Çeşitli dillerde mazi/geçmiş sigası ile istikbal/gelecek anlatıldığını biliyorum, lakin an ve maziyi kapsayan durumun gelecek siga ile anlatıldığına rastladığımı hatırlamıyorum.

Biz zaten 2011'in 13 Eylül'ü itibariyle ABD-Batı saldırıları ile karşı karşıyayız. Hannah "Er ya da geç bir hesaplaşma günü yaşanacak" dese de sözünü ettiği hesaplaşmanın hazırlıkları ONE MINUTE ile başladı. Önce 13 Eylül 2011'de MİT-KCK görüşmelerinin basına sızdırılması ile saldırıya geçildi, sonra 7 Şubat 2012'de Fetullahçıların MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı ifadeye çağırması ile ABD-AB saldırıları ayyuka çıktı.

Bu saldırılar Sayın Erdoğan'ı koltuğundan edemeyince Gezi, FETÖ ve en son hendek ile "hesaplaşmaları" farklı bir sürece evirildi. Yani hesaplaşma zaten yıllardır var. Tek fark, ABD ve Batı dünyası bizimle hesaplaşmasını OFF'tan ON'a çevirdi.

O zaman son zamanlarda daha sık rastladığımız bu açıklamalar neyin nesi?

Aslında bu yazılarla, "önce milletim, ülkem" diyen Sayın Erdoğan'a destek verenlere;

"Erdoğan'ın çevresini boşaltın, yalnızlaştırın, yoksa siz de Erdoğan gibi cezalandırılacaksınız" tehdidi var. Boş konuşmuyorum, Cengiz Çandar'ın birkaç yıl önce söylediği "Ama şu kesin: Her kim tarihi anlamda yok olmak ister ise şu dönemde Tayyip Erdoğan'ın ipine asılır..." sözlerini hatırlayalım.

Tabi, bu mesajları alan kimileri çeşitli bahanelerle Sayın Cumhurbaşkanına cephe almakta gecikmediler.

Biliyoruz, Türkiye'nin siyasal aklına saldırılar artacak, daha ağır bir hesaplaşma yaşanacak, bunu bekliyoruz. Türkiye'ye çok öfkeliler. Diz çöken bir Türkiye dışında hiçbir şık onları teskin etmeyecek. Bu yüzden bize diz çöktürmek için daha ağır saldırılarla gelecekler.

Bütün bunları göz önünde bulundurmamız gerek. Saldırılar sonuç vermez ise kukla organizasyonlarla bizleri tecrit edebilirler, ülkeye ambargo uygulayabilirler, diğer unsurlarıyla saldırabilirler, hepsine hazırlıklı olmalıyız. En çok da içerden geliştirecekleri sinsi saldırılarına karşı hazırlıklı olalım. Gayeleri açık; Balkanları kaybettiğimiz sürecin benzerini yaşatmaya çalışıyorlar. Bu yüzden bizi kuşatmayı, preslemeyi düşünebilirler.

Batı daha önce de kimi ülkeleri preslemişti, birçoğu ABD ve Batı'ya rağmen dik durup ülkesini onlara teslim etmedi. Kıbrıs Harekatı sonrası bize yapılanları unutmadık. "Hesaplaşma" dedikleri silahı daha önce Küba, İran, Kore için kullanmışlardı, şimdi Rusya da bu kuşatmada.

Peki, bu saldırılara karşı biz ne yapacağız? Her ne kadar yönetim olarak, siyasal sistem olarak benzemesek de;

Eğer Küba kadar direnemeyecek isek yazıklar olsun bize,

Yanı başımızdaki İran kadar dayanamayacak isek yazıklar olsun bize.

Bugün bütün Batıya direnen Kuzey Kore kadar olamıyor isek yazıklar olsun bize.

Rusya, bütün olumsuzluklara direndi, yetmedi yıllardır Batı ile hesaplaşma içinde.

Batı bizimle hesaplaşmaya devam edecek, çünkü biz onları rahatsız ediyoruz.

Türkiye, Deniz Kuvvetlerinde firkateynden sonra en büyük Savaş Gemisi olan Korvet inşa ediyor ise,

İnsansız hava aracını yapabiliyor ise,

Daha önceleri Kırıkkale tabancası dışında bir silahı olmayan Türkiye bugün Dünyanın en güçlü beş silahından biri olan MPT-76 Piyade Tüfeği yapıyor ise,

Akabinde Uçak Gemisi'ni yapar duruma gelmiş ise ABD tabi ki rahatsız olacak.

Bu yüzden hesaplaşma kaçınılmaz,

Peki, millet dik duracak mı?

Başka bir duruşumuz yok ki.