Erdem'li Ömür
Anadolu İrfanı’nın hakikat mektebi Bâbıâli’de
kurulmuştur. Burada fazilet ve ahlak abidesi Hoca’ların yetiştirdiği Erdem’li
talebelerden ders almak da esasında her kula nasip olmayan bir talih. Benim
Cağaloğlu’nda hâl ve duruşundan, sohbet ve muhabbetinden feyz aldığım
şahsiyetlerden, gayr-ı resmî hocalarımdan biri de Ebubekir Erdem ağabeydir.
Cağaloğlu’nda Bir Yayıncı Portresi Ebubekir
Erdem, hatıralardan meydana gelen bir biyografi ve portre kitabıdır. Fatih
Kınalı ve Melike Günyüz’ün hazırladığı bu kıymetli eser, Erdem Yayınları’ndan
günışığına çıktı. Neşri o kadar isabetli olmuş ki tarif edilmez. Kitabı büyük
dikkat, heyecan ve merak içinde okudum. Zira anlatılan semt, içinde doğup
büyüdüğüm muhitim Bâbıâli. Bahsedilen şahsiyetlerin ekser kısmına da şükürler
olsun aşinalığım var.
Yayıncı-yazarımız
öncelikle Erzurum’daki ailesini anlatıyor. “Narman doğumlu Ebubekir” şehrin
tabiriyle “iman galası” zatların evladıdır. Narman’dan Erzurum’a, Erzurum’dan
İstanbul’a geliş. Çevresi geniş bir ailenin çocuğu olan Ebubekir Bey mühendis
olarak yetişmesine, ticari birikim, tecrübe ve hevesine rağmen âdeta kendisini
Nurettin Topçu Hoca’nın yoluna adar. Zaten eserin bütününe nüfuz eden bir
öncüdür Topçu. Ebubekir Bey’in de her hâl ve şartta rehberi, büyüğü, örnek
aldığı aydınlık yüzlü mütefekkir.
Türkiye’nin
fikir cereyanları incelenirken “Nurettin Topçu-Hareket ve Dergâh” grubuna
dikkat ve rikkatle bakmak gerek. Zira ferasetli ve basiretli bakışların egemen
olduğu bir iman hareketidir. “Anadoluculuk”diye tabir edilen düşünce sistemi,
esasında İslam’ın özünden ilham alan bir ideal, dava, mefkûre, fikir ve ülkü
hareketidir. Kitabın bütününde bu adanmışlığı görürüz. Ebubekir Bey Hareket dergisi etrafında iken, Dergâh
grubunda faaliyette bulunurken, Derya Dağıtım’ı kurarken, Erdem Yayınları’nı
ülkemize kazandırırken zannediyorum hep bu haklı endişeyi içinde taşımıştır.
“Acaba bu yaptığım iş/hizmet, Nurettin Hoca’nın bize öğrettiği prensiplere uyar
mı?”
Benim
Ebubekir Bey’le yolum, 80’li yılların ortalarında Derya Dağıtım’da kesişti. Mustafa
Ruhi Şirin Bey Erdem Yayınları’na çocuk dizileri hazırlıyordu. Ben de mütevazı birkaç
kitapla katkıda bulunmuştum. Erdem Ailesi’ni tanıdıkça bazı soy isimlerin
boşuna verilmediğini düşünmüştüm. Hakikaten Erdem, yayın dünyasında fazilet,
ahlak ve iyilik kavramlarının yaşadığı bir müessese olmuştur. Neşriyat
dünyasında seçkin bir ‘marka’dır. Çocuk yayıncılığına seviye ve itibar
getirmiştir. Bunun için aileler ve çocuklar “Erdem Yayınları” levhasını görünce
mutlu olurlar. Zira orada titizlik, hassasiyet, küçük okuyuculara sevgi ve
saygı vardır. Ebubekir Bey bu güzide müessesenin yüce gönüllü mimarıdır; hayırlı
halefleri/çocukları bayrağı taşıyor.
Hatıralar, ulu davaya
bağlanan ve gayret kemerini kuşanan bir idealistin hayat hikâyesidir.
Kayınpederinin takım elbise alsın diye gönderdiği 500 lira ile Mesuliyet dergisini çıkaran bir serdengeçtiden
bahsediyoruz. Hatıralarda adı en çok geçen isimler, benim de çok saydığım,
sevdiğim çehreler:Mehmet Kaplan, Orhan Okay, Ezel Erverdi, Mustafa Kutlu,
İsmail Kara, D. Mehmet Doğan, Sücaettin Erdem, Bekir Sıddık Soysal, Cahit
Çollak… Ve araya serpiştirilen günlükler… Kitabı okuyunca içimden, “Keşke
Ebubekir ağabey bunca iş yapmışken yazmaya da fırsat bulsaydı. Birkaç eser
vücuda getirseydi.” dedim. Ama mümkün mü? Ticaretten siyasete çok geniş bir
yelpazede “kazma kürek” işleriyle uğraşan bir şahsiyetten söz ediyoruz. Bu
mütevazı tabir kendisine ait ama esasında sağlam ve iyi müesseselerin temelinin
atıldığı ‘kazma kürek’lerdir bunlar. Sosyal ve kültürel faaliyetler, musiki
hevesi ve ebru tutkusu da cabası…
Bana
“Anadolu’yu tarif et.” deseler mücessem bir sima olarak “İşte karşımızda
duruyor: Ebubekir Erdem!” derim. Samimiyetiyle, ihlasıyla, azmiyle, gayretiyle,
kuşatıcı bakışı, kucaklayıcı anlayışı ile Anadolu’nun bir remzidir
kahramanımız. Sayfaları çevirdikçe yeni sürprizler bizi karşılıyor. Çabalar,
koşuşturmalar, bazen kırılganlıklar ama hep ardına bakmadan yürüyüşler… Derdi/meselesi
olan herkesin ibretle okuyacağı, dersler çıkarıp istifade edeceği bir kitaptır Ebubekir Erdem. Eserin sonunda
dostlarının hüsn-ü şehadetleri ve fotoğraf kareleriyle kitap bütünlüğe
kavuşmuş, bir hayat kitabına bürünmüş.
Ebubekir
Erdem, Nurettin Topçu’nun has bir talebesi ve manevi evladıdır. Yanı sıra bu
toprağın sesi olan bütün fikirlerin, akımların, inanışların yanındadır. Hayırlı
hizmetleri canü gönülden desteklemiştir. Yaygın tabirdir, kullanayım,
“kırmızıçizgileri” vatandır, bayraktır, ezandır, Kur’an’dır, memlekettir,
insaniyettir. Bunlara aykırı olmamak şartıyla herkesle
görüşür, çalışır. Bu bakımdan kendisine rahatlıkla Türkiye’nin ortak vicdanı diyebiliriz.
Ben kitabı okumaya doyamadım. Zira bu sayfalarda okuduklarım sadece bir ailenin
özel tarihi değildir; Türkiye’nin yakın geçmişinden olağanüstü kesitleri de
ihtiva ediyor. İnanıyorum ki sizler de büyük bir heves, iştiyak ve şevk içinde
okuyacaksınız.