ERBAKAN VE 'DAVAM'
Milli Gençlik Vakfı yayınları tarafından Erbakan'ın "Davam" isimli kitabı yayımlandı. Erbakan'ın farklı zamanlardaki konuşma ve sözlerinin biraraya getirilmesiyle oluşmuş bir kitap. Ancak okunduğu zaman bir bütünsellik hakim. Kitabın başlığı da, bir davası ve derdi olan insanların yaşadığı tecrübelerinin ardından biraz "manifesto" havası veren türden olmuş ve kanaatimce de isabetli olmuş. Kitabın birçok açıdan aktüel siyasi, kültürel, toplumsal, ekonomik hayata değen boyutları var. Şimdi bu aktüel boyutlara biraz değineceğim.
Birincisi, kesinlikle gençlerin okuması gerekli bir kitap. Milli Görüş'ün dışındaki cemaat gençlerinin de, "bu bizim cemaatten değil" diyerek boşvermemeleri gereken bir kitap. Nedeni de, ülküsüz, idealsiz, kendisini zamanın akışına ve hazlarına bırakmış, yegane geçerli varlık gösterme (aslında sadece görünme) ölçüsünün tüketim olduğu bir zaman diliminde, adanmışlığı ve bir hayatın neye adanacağını vurgulaması açısından önemli. Evet, Erbakan adanmış bir hayatı gösteriyor her şeyden önce. Hayatın ancak ulvi değerlere adanarak yaşanabilir olacağını, dünya ve ahiret bütünlüğünü, iman ve ekmeği birarada sürdürmeyi emreden bir dine adanmışlığı. Kitabın bitiş cümlesi bu anlamda çok manidar: "Ben ne yaptımsa Allah Rızası için yaptım."
"Davam", din olgusunu da dünya ve ahiret bütünlüğü içerisinde anlamakta ve anlatmaktadır. Erbakan kitabında, dinin sadece klasik ibadet, ritüel ve tespihten ibaret olmadığını; bunları da kapsayan ancak mutlaka siyasi, sosyal gayretlerle tamamlanması gerekli olduğunu vurgular. O, adil paylaşım olmadan imanın kemale eremeyeceğini; üstelik bu adil paylaşımın sadece müslümanlar için değil tüm insanlık boyutunda sağlanması gerektiğine dikkat çeker. "Cihat" kavramı da Onda bu adaletin tüm insanlığı kapsayacak şekilde sağlanması için mücadele etmek anlamını kazanır. Bu sebeple, hayatı boyunca dünyadaki sömürü düzeninin sona ermesi gerektiği konusundaki vurgularını sıklıkla tekrarlar. Çünkü bütün sorunların temeli buradadır ve bu sorunu gidermediğiniz sürece, insanlar arasında adaleti sağlayamazsınız.
Erbakan'ın kitabı bütün dava adamları gibi, bir meta anlatı kurarak tarihi ve bütünü süreklilik içinde anlamlandırmaktadır. Dolayısıyla Hak-Batıl kavramları ve dikotomisi üzerinden okunan tüm tarih, "bugün"ün insanlığına ve özellikle gençliğine de bir ereksellik yüklemektedir. O, kitabında Hz. u00c2dem'den başlayarak diğer peygamberleri, Hz. Muhammed'i (SAV) daha sonra İslam Tarihi'nin önemli liderlerini bir örneklik ve bu davanın temsilcileri şeklinde tanımladıktan sonra, birer uğrak noktası olarak bugüne taşımakta; aslında "bugün"ün yeniden inşasını tarihsel bağlara referansla mümkün görmektedir.
Kitabın beni etkileyen-ki anlatılanları daha önce bir şekilde parça parça okumuştum- en önemli unsurlarından birisi de dili oldu. Erbakan hoca, gayet yumuşak bir üslupla, bazen didaktik bazen hatıra tarzıyla ama mutlaka dertli bir anlatım ve dili tercih ediyor. Satır aralarında bu dertlenmeyi hissedebiliyorsunuz. Evet, bugün en büyük eksiğimiz bu. Giderek birçok alanda uzmanlarımız yetişiyor; bunlar hep profesyonellikten bahsediyor ama derdi olan insan sayısı az. Kaht-ı Rical bu olsa gerek.
Erbakan Hoca, kitabında dünya sisteminin nasıl işlediğini, olabildiğince muhtasar ve anlaşılır bir şekilde ele alıyor. Hoca'nın asıl hedefi de bu büyük resme dikkat çekmek. O, Türkiye'ye tarihi misyonunu geri kazandırmak, küresel güçlerin verdiği rolleri değil, tarihsel ve aktüel dünyanın gerektirdiği bir şekilde bölgede Türkiye'nin bir aktör olmasını sağlamak gibi bir hedefi vurgulamaya çalışıyor.
"Davam" kitabı, özellikle gençleri daha yaşanabilir bir dünyanın inşası ve hayatın anlamlı kılınması bağlamında "dert"lendirmeye çalışıyor. Hala bir derdiniz yoksa, dertlenmek için iyi bir kitap.
Kitabı bugünkü iktidar ve Saadet Partisi bağlamında iki okumaya daha tabi tutmak istiyorum. İnşaallah onlar da gelecek iki yazının konusu.