Erbakan neden hazmedilemedi?..
Millî Görüş Lideri Necmeddin Erbakan, Şems’ini arayan Mevlânâ gibi yollara düştüğünde; çoğu kimse “bir çiçekle bahar gelmez” diyordu. O ise “bir çiçek açmadan da bahar gelmez” muştusuyla Tarık Bin Ziyad gibi bütün gemileri yakıyordu. En sıkıntılı anlarda bile çevresindekilere umudun sonsuzluğa uzanan haritasını çizerek tek başına bir ordu gibi davasında yeni bir çığır açıyordu.
***
Geçirdiği “hasta adam” travmasıyla dünyaya küsenler, O’nun kurduğu hayallerle “ölüm uykusu”ndan uyanmaya başlıyordu.
O, ateşten bir gömlek giyiyor; adına da “Millî Görüş” diyordu. Ve en sıkıntılı anlarda bile çevresindekilere umudun sonsuzluğa uzanan haritasını çiziyordu.
Kur’an’ın rûhu, Peygamber’in şuuru bu topraklarda bir kez daha mâkes buluyor; “Millî Görüş” bayrağı altında dalga dalga İslâm coğrafyasına yayılıyordu.
O, İslâm âleminin içinde bulunduğu sıkıntıların asıl kaynağını “ümmet şuuru”ndan uzaklaşmasına bağlıyor; her fırsatta küresel firavunların ve siyonizmin köleleştirdiği Müslüman coğrafyanın tekrar ayağa kalkma yolunun “cihad farzı”ndan geçtiğini beyan ediyordu.
“Anadolu’nun Ruhu”na ket vuranlar, bendine sığmayan “Savunan Adam”ı her defasında engelliyor; o bütün engellemelere rağmen “kesilen sakal” gibi her defasında daha gür çıkıyordu.
Leopard tanklarıyla başlayan rüyâ; Gümüş Motor, Devrim Otomobili’yle gerçeğe dönüşüyor; idealize edilen “millî sanayii”nin temelleri yurdun dört bir tarafına atılıyordu.
***
1968’de Odalar Birliği Başkanlığı, Süleyman Demirel ve eyyamcıları tarafından ilga ediliyor; O yılmıyordu...
1971’de Millî Nizam Partisi antidemokratik bir şekilde kapatılıyor; O yılmıyordu...
1980’de Millî Selamet Partisi antidemokratik bir şekilde kapatılıyor; O yılmıyordu...
Ve 1995’te Türkiye’de yeni bir dönem başlıyor; daha çetin günler artık O’nu bekliyordu... Refah Partisi genel seçimlerinde yüzde 21.37 oyla 158 milletvekilliği alarak büyük bir başarıya imza atıyor; O’nun başbakanlığında kurulan Refahyol Hükümeti, milletin özlediği hizmetler için kolları sıvıyordu. Millet O’ndan çok memnundu; fakat dış güçler, kartel medyası, darbeci askerler, sendikacılar, çeteler rahatsız oluyordu.
13 Nisan1909’da Sultan 2. Abdülhamid’e “Kızıl Sultan” denilerek uygulanan çökertme operasyonu, bu defa “28 Şubat Postmodern Darbesi”yle O’na uygulanıyor; Müslümanlara 88 yıl aradan sonra bir kez daha “28 Şubat bin yıl sürecek” sloganıyla diz çöktürülüyordu.
Sultan 2. Abdülhamid’e uyguladıkları dezenformasyonlarla 33 yıl sonra başarıya ulaşan zihniyet; O’nu “İrticacı Erbakan” yaygarasıyla 11 ay gibi kısa bir sürede hâl ediyordu.
1998’de Refah Partisi antidemokratik bir şekilde kapatılıyor; O yılmıyordu.
2001’de Fazilet Partisi parçalanarak antidemokratik bir şekilde kapatılıyor; O yılmıyordu.
20 Temmuz 2001 tarihinde kurulan Millî Görüş’ün yeni temsilcisi Saadet Partisi, onun ilk neferlerinden birinin adı ise yine davasının kölesi olan “Savunan Adam Erbakan”dı. Fakat emperyalistlerin O’na karşı hamlesi bitmek bilmiyor; 2 Aralık 2007’te yeni bir oyunla “ömür boyu siyasi yasaklı” yaftası boynuna asılıyordu.
O yılmıyordu...
Hizmet kervanı yola dizilince, O yine en ön saftaki yerini alıyor; Millî Görüş bayrağının dünya durdukça dalgalanacağını haykırıyordu...
Son nefesine kadar...
***
Yazımızın başlığında can alıcı bir soru sormuştuk; Erbakan neden hazmedilemedi?..
“Hak geldi, batıl zâil oldu” dediği için...
Allah'ın ipine sımsıkı sarıldığı için...
Küresel Firavunların sömürü düzenine ve siyonistlerin Arz-ı Mev’ud Planı’na karşı çıktığı için...
Narkozlanan Ümmeti zalimlere karşı vahdet sancağı altında toplanmaya davet ettiği için...
***
Bugün, 27 Şubat 2011 tarihinde 85 yıllık mücadele ve çile dolu dünya hayatını tamamlayarak sonsuzluk yurduna göçen Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın vefatının 9. sene-i devriyesi. Bir kez daha rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Mekânı Cennet, makamı âlî olsun.
***
HAMİŞ:
Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan 2003 yılında tarihi bir uyarıda bulunmuş, İslâm coğrafyasının sürüklendiği felakete şu ifadelerle dikkat çekmişti: Biz yıllardan beri Amerika’nın İsrail’in asırlık hedeflerine hizmet ettiğini, tek kutuplu bir dünya olmanın imkânlarını kullanarak İsrail’in “Arz-ı Mev’ud” politikasını gerçekleştirmesine yardım ettiğini, Amerikan müdahalesinin, Filistin, Afganistan, Irak’la sınırlı olmadığını, sırada Mısır, Suriye ve Türkiye’nin bulunduğunu söylemekteyiz. Siz meseleyi Suriye mi sanıyorsunuz? Onların Suriye’yi istemesinin tek nedeni var; o da Türkiye’yi işgal etmek için zemin hazırlamaktır. Eğer bir gün mesele Suriye olursa, bilin ki hedef Türkiye’dir.