Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Şubat 2013

Erbakan Hoca'yı An(La)Mak!

27 Şubat 2011 Erbakan Hoca'nın ölüm tarihi; kaderin garip cilvesidir ki, 28 Şubat'a bir kala 28 Şubat süreci ile Erbakan'ı bir kere daha konuşma fırsatı oluşturdu. Kendisine has üslubu, özgüveni, tevekkülü ve en önemlisi kapsayıcı ve kuşatıcı ufuk ve zekasıyla hem Türkiye siyasetinde hem de dünya gündeminde hep önemli bir yeri oldu. Türkiye'nin alttan gelen en önemli dinamiklerini mobilize etti ve en önemlisi onlara büyük bir özgüven kazandırdı. Bu vesile ile Allah(CC) kendisine rahmet eylesin.

Erbakan Hoca'ya dair aslıında söylenecek çok şey vardır ama ben sadece önemli gördüğüm birkaç noktaya temas edeceğim. Rasim Özdenören'in erken dönem kitaplarından birisi "Yumurtayı Hangi ucundan Kırmalı?" ismini taşıyor. 80'li yılların sonuna doğru okuduğum bu kitapta Özdenören, bize "sağ" ile "sol"dan başka çıkış yolu önermeyerek zihnimizi mahkum etmek isteyenlere karşı üçüncü bir yolun varlığından bahsediyordu. Bence Erbakan'ın hem Türkiye siyaseti hem de Türkiye ekonomi-politiğinde yaptığı şey buydu; Üçüncü bir yolun varlığı.

O güne kadar toplumsal hafızalarında varolan dinamikleri ve islama ait değerleri sağın içinde konumlandırmaya çalışma teşebbüslerine yeni bir menfez açmaya çalışmıştı Erbakan Hoca. Bu süreçte ise, her yerde varolan kendine güvensizliği de aşma yolunda söylem ve filleriyle önemli girişimlerde bulunmuştu. Hayatı boyunca Başbakanlığı sadece 1996-1997 yılları içerisinde bir yıl sürdürmüş olmasına rağmen, Hoca'nın Türkiye'ye dair tezlerindeki haklılığı, iktidarın pozisyon alışlarında sürekli dikkat etmesi gereken bir "odak" oluşturmaktaydı.

Erbakan Hoca'nın derdi sadece bir parti kurmak, siyaset yapmak ve iktidar olmaktan ibaret değildi. O, hayata, Türkiye'ye ve giderek dünyaya dair tezleri, öngörüleri ve ufukları olan bir liderdi. Toplumun farklı katmanlarındaki sivil toplum yapılanmaları ile eknomik, sosyal, siyasal, kültürel, eğitsel vb. toplumun çok farklı gerçeklik yüzlerini bu siyasetle ve ufukla buluşturmak istedi. Böylece bu farklı katmanların katılımı ve mobilizesini de sağlamış oluyordu. Bundan dolayı aşağıdan yukarıya doğru toplumsal tabanın sağlanması ve siyasi tezlerin sağlamlaştırılmasında emin adımlarla ilerlemek istediğini de görmeliyiz diye düşünüyorum. Nitekim Türkiye'de kendi tezleri üzerine çalışabilecek önemli bir kadro oluşturduğunu burada özenle belirtmeliyiz.

Bu kadro meselesi hakikaten önemlidir. Şöyle bir iddia ile bu önermemizi açmaya çalışalım. Erbakan Hoca, böyle alttan bir siyaset yapmamış ve kadro oluşturmamış olsaydı, Tayyip Erdoğan'ın bugün yakaladığı trendi elde etmesi mümkün değildi. Belki bu iddiayı bazıları biraz abartılı görenler olabilir. Ama ister kabul edin isterse etmeyin gerçek budur. Çünkü Tayyip Erdoğan alttan gelen bir siyasetçi olarak bu kadrolarla iş yaparak bugüne gelebilmiştir. 2002 seçimleri ve ardından 2004 yerel seçimlerinde, o kadar bürokratik mekanizmanın başına geçenler ve aslında AK Parti'yi oluşturanlar, Erbakan Hoca'nın rahle-i tedrisinden geçmiş olan kişilerdir.

Erbakan Hoca'nın siyasetinde kanaatimce öne çıkan iki nokta daha vardır. Birincisi; bu toplumun hafızasında yer etmiş olan temel değerleri ve islamı bir dinamik olarak öne çıkarmış; bunları tekrar hatırlatmış ve bunlar üzerinden toplumu mobilize etmeye çalışmıştır. Böylece Türkiye'nin temel "eksen"ini tekrar hatırlatmıştır. İkincisi de, daha önce ötelenen, ikincilleştirilen sosyal katmanları vurguladığı dinamiklerle buluşturmaya çalışarak onların Türkiye'nin sosyal kapitali içerisinde yeniden yer etmelerini sağlamıştır.

Öte yandan Erbakan Hoca'nın sadece iç siyasetle sınırlanmış bir ufku yoktur. Türkiye'nin müslüman bir ülke olarak tarihi misyonunun tekrar kazanmasını temel hedef koyarak, islam dünyası ile tekrar ilişkiler kurmuş ve Batı ile de ilişkilerini devam ettirmiştir. Onun D-8 projesi, batı emperyalizminin de önemli bir korkusu olmuştur. Bugün Türkiye'nin islam dünyasındaki olumlu imajında Erbakan Hoca'nın büyük rolü vardır.

Toplumu ve dünyayı iyi okuyabilen bir lider olarak Erbakan'ın fikir ve ufuklarını okuyabilmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple Onun övgü ve yergi tavırları dışında soğukkanlı olarak okunabilmesi, belki de en iyi an(la)mak olacaktır.