Dolar (USD)
34.64
Euro (EUR)
36.43
Gram Altın
2925.56
BIST 100
9669.34
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Eylül 2013

Enteleküel Çöküş

İnanın üzülüyorum,

Kim olsa üzülür,

Bir zamanlar özgürlüklerden, demokrasiden dem vuranların geldikleri nokta üzüntü verici. Dahası birilerini aydın diye biliyorsunuz, ama bir süre sonra sadece entelektüel oldukları anlaşılınca üzüntü de katmerleşiyor.

Hani sıradan yazar, akademisyen, gazeteci olsa yanmam, ama yıllarca kalemlerini halkın lehine kullanan şahısların kişisel ihtirasları yüzünden kirlenmeleri ülkemizin acı bir gerçeği.

Geçen akşam Prof. Mehmet Altan'ı televizyondan izlerken vah vah dediğimde yanımdaki dostum, 'abi biliyorsun, bu tayfa Tayyip Bey'den ayrıcalık görmeyince bu hale geldi' dedi. Doğru, Tayyip Erdoğan kendilerine ayrıcalık tanımayınca bozuldular, dahası başbakan Erdoğan 'dindar gençlik istiyorum' dediği gün bunlar kılıçları kınlarından çektiler.

Prof. Mehmet Altan katıldığı televizyon programında adeta çuvalladı. Bildiğimiz Mehmet Altan'dan eser yok, ali okulu mezunu ve kahve kültürü ile büyümüş Mehmet Altan vardı ekranda.

Programda biri 'Türkiye Suriye politikasında önceleri Esad'ın değişebileceğine, halkının taleplerine karşılık vereceğine inandı, ancak derin Baas yönetimi Esad'ı kuşatıp halka kurşun yağdırma pahasına hiçbir adım atmasına müsaade etmedi. Türkiye de bu yüzden Esad'a sırtını çevirdi' der demez Mehmet Altan, 'o zaman başbakan Erdoğan Uludere faillerini bulsun' diyerek kendince 'entelektüel analoji' kurmaya çalıştı.

Elbette Uludere ile ilgili vicdanları rahatlatan sonucu beklemek hakkımız, ama Allah aşkına bu tartışmada Uludere ile Esad ne alaka..?

Program boyunca kim 'Suriye'de insanlar kimyasal silahlarla katlediliyor, Türkiye haklı olarak buna sessiz kalamaz' dediyse Mehmet Altan 'o zaman 27 Nisan muhtırasını verenleri yargılayalım' demeye getirdi.

Sayın Altan profesör, ona bu konularda ders verecek değilim, ama söz konusu 'ilgi, alaka, ünsiyet, münasebet, ilişki, teşbih, insicam, terkib, ahlak vb' olunca söyleyecek sözümüz var elbet. Belki retoriği o yapar, ama belagat da bizden sorulur. Hermenötik söz konusuysa sözü M. Altan söylesin, ama yorum/sama olunca konu, müsaade ederse biz de harmanlarız. Mehmet Altan 'global dünyanın spesifik sorularını' anlatsın elbet, ama bizim de küresel sorunlarla ilgili söyleyecek kelamımıza müsaade edilmeli.

Bunu niçin mi söylüyorum?

Altan ailesi bütün uğraşlara rağmen yeryüzüne teşrif buyurmadı. Çok yukarılarda dünyaya bakınca halkın derdiyle ilgilenmiyor, halkı kendi belirledikleri dertlerine çağırıyor. Bunu da kibir ve gururlarından dolayı kendilerinde bir hak olarak görüyor. Yoksa 'Esad 120 bin insan öldürdü, başbakan susmayacak bunu eleştirecek tabi' diyen konuşmacıya attığı alaylı bakıştan sonra 'madem öyle Tayyip Erdoğan Gezi eylemlerinde öldürdüğü! beş yurttaşımızın hesabını versin' diyecek kadar zıvanadan çıkar mıydı?

Son zamanlarda Gezi'yi dahi tartışırken "başbakan Erdoğan'ın kibri yüzünden oldu" diyenlerin bu ukala ve kibirli durumu kendilerine liberal demokrat, sosyalist diyen pek çok aydın! ve gazetecide görmek mümkün.

Daha düne kadar 'başbakan çözmüyor' dedikleri Kürt sorununda başbakan adımlarını hızlandırınca bu liberal demokrat sosyalist kesim akıl almaz reaksiyon gösterdi:

"Başbakan samimi değil, samimiyse bu süreçte ne yapılacaksa her şeyiyle anlatsın" diyerek süreci sekteye uğratacak tepkiler sergilediler.

Şimdi de Mehmet Altan "başbakan Suriye ile uğraşacağına tarım alanında modernizasyona gitsin" diyecek noktaya gelmiş bulunuyor. Biri "başbakan Tayyip Erdoğan su içti" diyecek olsa Mehmet Altan derhal "önce bilmem nerenin polisinin yaptığının hesabını versin" diyecek. Diyarbekirliler böyleleri için 'aqilu00e9 sivik baru00e9 girane/hafif akıl ağır yüktür" diyor.

Öyle bir akıl ki bu ülkenin yarısından fazlasına "gerici, yobaz, makarnacılar" diyenlerle aynı safa düşmüş M. Altanlar. Ve bu hükümeti eleştirirken bu seçkinci sınıfın son Mohkan'ı! "taşra metropolü yönetmek istiyor" diyor. Yani,

"Bidon kafalılar, göbeğini kaşıyanlar kalkmış bizi yönetmek istiyor" demeye getiriyor. Keşke Mehmet Altan hep Türkiye'nin tarım politikasını, sanayi toplumu ve tarım toplumunu anlatsaydı.

Hakikaten bu iş öyle M. Altan olmakla çözülmüyor. Hani bunlar sık sık başbakan Erdoğan için niyet okuma yoluna gidiyorlar ya, aynen öyle, bunların niyeti bozuk, ülke insanının geleceği bunları çok da ilgilendirmiyor. Bunları ilgilendiren en önemli şey ülke halkın mı ülkesi olacak yoksa ekabirlerin mi?

Halk kararını vermiş;

Ülke hepimizin olacak, eşit adil, hakkaniyete uygun.

Twitter: @ahmetay_