Enkazda insanı aramak
Ülkemizde on bir ili etkileyen iki büyük depremi (6 Şubat 2023), depremin artçılarını ve daha sonra yaşananları Kahramanmaraş’ta ikamet ettiğim için yaşadım. Öncelikle depremde ölenler için Allah (cc) tan rahmet, yaralılara geçmiş olsun dileklerimi iletmek isterim.
Deprem
anı! Gecenin karanlığında içinde bulunduğumuz bina beşik gibi sağa sola
sallanmaya başladı. Uyandım ama yataktan kalkamadan dolabın biri yatağın
üzerine devrildi. Dolaptan nasıl kurtulduğumuzu -ne kadar şükretsem az- hala düşünüyorum!
Nasıl binadan çıktığımı da şimdi tam olarak hatırlamamaktayım. Bahçede olan
arabanın içerisine oturduk. Yanımda eşim ve oğlum vardı. İnsanlar birbirine
ulaşmaya çalışıyordu. Radyoyu açmış karanlıkta haber almaya çalışıyordum. Radyodan
4. Derece doğal afet nedeniyle uluslararası yardım çağrısı yapıldığını
duyduğumda sorunun çok büyük olduğunu düşündüm.
Hemen
sonrası! Kısa sürede gelen telefonlarda ağlamaklı seslerle binaların olmadığı
haykırılıyordu. Denilen yerlere gecenin karanlığında gittik. Koca binalar enkaz
yığınına dönmüştü. Hala tutulan fener ve arabaların ışıklarında toz bulutları
yükseliyordu.
Enkaz
Karanlık
içerisinde akrabaların/tanıdıkların olduğu binalara gittim. Çok sayıda enkazla
karşılaştım. Enkaz yığıntı/çöküntü anlamındadır. Şimdi bina enkazlarının içinde
akrabalarımız, arkadaşlarımız ve dostlarımız vardı.
Karanlıkta
enkazdan dışarıya “yardım edin”, dışardakiler de “kimse var mı” diye sesleniyordu.
Yardım isteyen bir ses duyulduğunda insanlar elleri ile molozları atmaya
çalışıyordu.
Sabah
oldu! Ortalık aydınlandığında afetin boyutları daha iyi anlaşıldı. Devasa
binalar kağıt kıyma makinasından geçirilip atılmış kağıtlar misali bir çöp
yığınına dönmüştü. Bir yığın ki içinde canlı veya cansız insanlar vardır.
Şimdi
sorun enkazda insanı aramaktı!
Aramak
Daha önce (Haziran 2021) “İnsanı
Ararken…” başlıklı bir yazı yazmış ve “Istırap çekmek ve çektirmek” diye de bir alt
başlık kullanmıştım. O yazımda şu
satırlara vermiştim: Yalnız bilgi, para, makam vs mülkiyetler yönünden
değil, insan olarak gelişmek. “İnsanı aramak üzere yola koyulanın, yolu
üzerinde kendi kendisiyle çarpışıp da kendine rastlaması ve sonrası sırasında
duyduğu şaşkınlığın yanında hiç kalır.”
Enkazların
etrafındaki insanlar şaşkınlık hem de tam bir şaşkınlık içerisindeydi.
Duygularını feryat ederek/ağlayarak dışa vuranlar vardı. Acıyı içine gömüm
yardıma koşanlar vardı. Tüm olup bitenden etkilenip donuk bir yüz ifadesi ile
şaşkınlık içinde olanlar vardı.
Şimdi
iki yönden insan aranacaktı. Birincisi enkazda olanları, ikincisi afete maruz
kalıp yaşama tutunmaya çalışanlar için insanlığı aramak.
İnsanlık
Enkazda
kalanlar konusunda imkanlar ölçüsünde gereği yapıldı. Olayın büyüklüğü dikkate
alındığında elbette acılı insanların büyük yarasını dindirecek ilaç yoktur.
Enkazın dışında bebek, hamile kadınlar, yaşlılar, hasta olup ilaçları enkazda
kalanlar, kıyafeti olmadan dışarı çıkan insanlar vs için büyük bir yaşam sınavı
vardı. İlk iki gün kar ve yoğun yağmur yağışı yaşamı daha da güçleştirdi. İlk
andan itibaren afeti yaşayıp hayatta kalan insanlar birbirine yardımcı olmaya
başladılar. Çok geçmeden dışardan gelen yardımlarda ulaşmaya başladı. Ölen ve
yaralılar dışında bir bardak suyu paylaşılması, bir parça ekmeğin bölünüp ikram
edilmesi duygulandığım sahneler oldu. Toplumumuzda var olduğunu düşündüğüm
insani damar ayaktaydı…
Ümit
ederim çekilen bu ızdırap (acı) insanlık arayışımızda, birbirimizi sevme ve
saygı duymada, karşılıklı güvenmeye yardımcı olur.
Bu
vesile ile acılar/taziye için arayan tüm dostlara teşekkür ederim. Sizlere, tüm
milletimize sağlık ve huzur dilerim.
Son
söz: Anlam çekilen ızdıraplardan olumlu bir
sonuç çıkartmaktır.