Dolar (USD)
34.74
Euro (EUR)
36.58
Gram Altın
2956.07
BIST 100
9827.23
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Eylül 2024

​Enflasyonla Mücadele Ederken…

Türkiye ekonomisi, son dönemde enflasyonla mücadele ve para politikası kararlarıyla yön bulurken, bir yandan da istihdam ve sanayi verilerinde toparlanma sinyalleri veriyor. Para Politikası Kurulu’nun politika faizini yüzde 50’de sabit tutma kararı, enflasyonla mücadelede kararlı duruşunu sürdürdüğünü gösteriyor. Peki, bu kararlar ve ekonomideki son veriler bize ne anlatıyor?

Enflasyonla Mücadele: Zor Ama Gerekli Bir Yol

Ağustos ayı enflasyon verilerine baktığımızda, yıllık TÜFE %51,97 seviyesinde. Bu oran, Türkiye ekonomisinin halen enflasyonist baskı altında olduğunu gösteriyor. Enflasyonun kontrol altına alınması kolay olmayacak, ancak Para Politikası Kurulu’nun sıkı para politikasını sürdürme kararı bu noktada kritik bir adım. Yurt içi talepteki yavaşlama ve Türk Lirası’nın reel değer kazanımı, enflasyonun ana eğilimini aşağı çekmeye başlamış durumda. Ancak, henüz istenilen seviyeye ulaşıldığını söylemek zor.

Özellikle hizmet sektöründeki enflasyonun yılın son çeyreğinde iyileşmesi bekleniyor. Bu da, önümüzdeki aylarda fiyatlarda bir rahatlama olabileceği anlamına geliyor. Ancak enflasyon beklentilerinin hâlâ risk unsuru olduğunu unutmamak gerek. Piyasalarda fiyatlama davranışları, bu beklentilere göre şekillendiği için enflasyonu kalıcı olarak aşağı çekmek için uzun vadeli, sabırlı bir politika gerekiyor.

İstihdamda Umut Verici Sinyaller

Temmuz ayı istihdam verileri ekonominin başka bir yüzünü ortaya koyuyor. İşsiz sayısı 112 bin kişi azalmış ve işsizlik oranı %8,8’e gerilemiş durumda. Bu, ekonominin yavaş yavaş toparlandığının önemli bir göstergesi. Sanayi ve hizmet sektörlerindeki toparlanma, istihdamı olumlu yönde etkiliyor. Özellikle genç nüfusta işsizlik oranındaki düşüş dikkat çekici. Genç işgücünün ekonomiye entegrasyonu, orta ve uzun vadede büyüme açısından büyük önem taşıyor.

Ancak işgücüne katılım oranı hâlâ istenilen seviyelerde değil. Ekonomide genişleme sinyalleri alırken, işgücünün daha fazla insanı kapsaması, daha güçlü ve sürdürülebilir bir toparlanma anlamına gelir.

Sanayi ve Ticaret: Toparlanma Yavaş Ama Kararlı

Sanayi üretimi verilerine baktığımızda yıllık bazda %3,9’luk bir daralma söz konusu. Ancak aylık bazda %0,4’lük bir artış var. Yani, sanayi sektörü zorlu bir dönemden geçiyor olsa da toparlanma sinyalleri veriyor. Ticaret sektöründe ise tablo biraz daha karmaşık. Yıllık bazda ticaret satış hacmi azalmış olsa da, perakende sektöründe %5,4’lük bir artış söz konusu. Bu da iç tüketimin hala canlı olduğunu gösteriyor.

İnşaat sektöründeki toparlanma ise dikkat çekici. Yıllık ciro artışı %58,8 seviyesinde. Bu, inşaat sektörünün ekonomiye ciddi bir katkı sağladığını ortaya koyuyor. Türkiye, inşaat odaklı büyüme modeline sıkça başvurduğu için bu veriler çok şaşırtıcı değil. Ancak sürdürülebilir bir büyüme için diğer sektörlerde de benzer performanslar görmek gerekiyor.

Konut Piyasası: Yatırımcılar Dönüşümlere Ayak Uyduruyor

Ağustos ayında konut satışlarındaki %9,9’luk artış, iç piyasalarda konut talebinin güçlü kalmaya devam ettiğini gösteriyor. Ancak ipotekli konut satışlarında düşüş var. Bu da, tüketicilerin farklı finansman yöntemlerine yöneldiğinin bir işareti. İlk el konut satışlarındaki %18,7’lik artış ise inşaat sektöründeki canlanmayı doğruluyor. Yeni projelere olan talep, ekonominin inşaat ayağının hala güçlü olduğunu ortaya koyuyor.

Ancak yabancılara yapılan konut satışlarındaki %26,2’lik düşüş, dikkat çekici bir başka veri. Yabancı yatırımcıların Türkiye konut piyasasına ilgisi azalıyor. Bu durum, döviz girişini olumsuz etkileyebilir. Yabancı yatırımcılar için Türkiye’nin cazibesini artıracak politikaların devreye sokulması gerekiyor.

Sonuç: Zorluklar ve Fırsatlar Yan Yana

Türkiye ekonomisi bir yandan enflasyonla mücadele ederken, diğer yandan sanayi ve istihdamda toparlanma sinyalleri veriyor. Ancak bu toparlanma, istenilen hızda değil. Para Politikası Kurulu’nun sıkı duruşu, enflasyonla mücadelede doğru bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak sanayi üretimindeki yıllık daralma, ticaret hacmindeki düşüşler ve yabancı yatırımlardaki azalma, ekonominin halen ciddi risklerle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

Önümüzdeki süreçte ekonomiyi dengede tutmak için, sanayi üretimini canlandıracak ve yurtdışı yatırımları çekecek adımlar atılması gerekecek. Bu dengelerin sağlanması, Türkiye’nin uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme yakalaması açısından kritik önemde.