Enflasyonla mücadele
Gerek hükümetin, gerekse vatandaşın ana gündemindeki konulardan biri enflasyon.
Enflasyonla mücadele
sıklıkla belirttiğim üzere sadece bir kurumun değil, herkesin elini taşın
altına koyması gerektiği bir konudur.
Çünkü ekonomi hayatın
sadece bir kısmını temsil eden bir konu değildir. Ekonomi, günlük hayattan
bağımsız olmayan, hayatın her anında var olan bir konudur.
Bu nedenle enflasyonla
mücadelede gerek Merkez Bankası, gerek hükümet kanadının her birimi, gerekse
her bir vatandaş olsun bu mücadelede aktif rol üstlenmelidir.
Yetkililerin
enflasyonun düşürülmesiyle ilgili yaptıkları açıklamalar gerek bilerek, gerekse
bilmeyerek bazen yanlış anlaşılıp yanlış yorumlanabiliyor.
Enflasyonla ilgili
bilinmesi gereken bazı hususlar var. Bunların başında enflasyonun ne olduğu
konusudur.
Enflasyon tanımı
gereği, fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artıştır. Yani fiyatlar genel
düzeyinde sürekli olarak bir artış yaşanıyorsa burada bir enflasyon vardır.
Enflasyonun düşmesi
fiyat artış hızının düşmesi anlamına gelir. Yani yine fiyatlar artmaya devam
ediyordur. Bir diğer ifadeyle fiyatlar genel olarak düşüş eğiliminde değil,
fiyatların önceki dönemlere kıyasla daha az arttığı anlamına gelir.
Zaten enflasyonla
mücadelede öncelikli hedef de budur. Fiyat artış hızını yavaşlatmaktır. Nasıl
ki bir araç hızla ilerliyorsa önce ayak gazdan çekilir ve sonrasında frene
basılır böylece arabanın hızlanması azalır ve sonra araba yavaşlamaya başlar.
Fiyatlar da böyledir. Fiyat artış hızını giderek en aza indirmek hedeflenir.
Ancak yine az da olsa enflasyon olması istenir. Çünkü deflasyon da ayrı bir
problemdir. Ancak Türkiye bu problemle henüz karşılaşacak durumda değil…
Fiyat artış hızının
düşürülmesi enflasyonun düşmesi anlamına gelir. Yani örneğin piyasada tek bir
ürün olduğunu varsayarsak bu ürünün fiyatının önceki döneme göre %20 değil %10
artması anlamına gelir. Yani her hâlükârda fiyat artıyordur. Ancak daha az
artıyordur.
Günümüzde enflasyon
sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok bölgesinde artışını sürdürüyor.
Özellikle pandemi sebebiyle piyasalarda oluşan dengesizlik enflasyonu olumsuz
etkiledi. Salgının ilk dönemlerinde yaşanan kısıtlamalar sebebiyle talebin
hızla daralması ve bu yıl da aşılamanın artması ve buna bağlı olarak
kısıtlamaların azalması sebebiyle talebin ani ve hızlı bir şekilde artması
piyasaları altüst etti. Bununla beraber tedarik zincirindeki bozulmanın da
etkisiyle hammadde temini konusuna ciddi problemlere yol açtı. Buna bağlı
olarak da üretici fiyatlarında hızlı bir artış yaşandı ve yaşanmaya devam
ediyor. Talep artışı ihracatçı Türk sanayisine önemli kazançlar sağladı.
Ancak döviz kurundaki
bu yükselişle birlikte Türk ürünlerine olan talep artışı yurtiçinde ürün
kıtlığına da yol açtı. Hâlihazırda üretici maliyetlerinde yaşanan artışla
birlikte Türkiye’de de yaşanan talep artışı enflasyonu artıran önemli etkenler
arasındayken bir de ihracatın artması ve ithalatın bu oranda artmaması içeride
ürün kıtlığına neden oldu ve bu durum enflasyonun diğer ülkelere kıyasla daha
fazla artmasına neden oldu.
Enflasyon, pandemi
sebebiyle birçok ülkede artış gösteriyor. Citi enflasyon sürpriz endeksine
bakıldığında Temmuz ayında 2008’den bu yana en yüksek seviyesine ulaştığı
görülmektedir.
ABD’de yıllık TÜFE
Ağustos ayında 2008 yılından bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Yıllık
çekirdek TÜFE ise 1991 yılından beri en yüksek seviyeyi gördü. Aynı şekilde
dünya üretim merkezi haline gelen Çin’de de üretici fiyatlarındaki artış TÜFE’yi
de artırmaya devam ediyor.
Türkiye’de enflasyonun
diğer ülkelere göre daha fazla artmasının birkaç dikkat çekici nedeni daha
olduğu söylenebilir. Öncelikle hammadde ve ara mamul fiyatlarında döviz
cinsinden fiyatların artması ve döviz kurunun da yükselmesiyle birlikte diğer
ülkelere göre enflasyonun daha hızlı yükselmesine neden oldu. Bununla birlikte
özellikle 2018 Ağustos ayında yaşanan döviz kuru operasyonu sonrasında dövizin
yükselişi bahanesiyle zamların hız kazanması etkili oldu. Maalesef ki ülkemizde
fırsatçılık da diğer ülkelere göre daha fazla etkili oluyor. Ekonomide yaşanan
bir birimlik sorunu fırsatçılık sebebiyle en az 3-4 kat daha fazla hissediyor
ve yaşıyoruz. Bu da işin ahlaki probleminden kaynaklanıyor.
Bu nedenle başta da
söylendiği üzere enflasyonla mücadele tek bir kurumun baş edebileceği bir konu
değildir. Enflasyonla mücadelede herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor.
Katma değer artırmadan salt fiyat artışı enflasyonu körüklüyor.